Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Meçhul
Meçhul

Meçhul

Gaye Boralıoğlu

“İki yüzyılın büyük bir gürültüyle bir araya geldiği yıllarda, dünyanın en kalabalık kıtası ile dünyanın en zengin kıtasının birleştiği bir ülkede İbrahim adında biri…

“İki yüzyılın büyük bir gürültüyle bir araya geldiği yıllarda, dünyanın en kalabalık kıtası ile dünyanın en zengin kıtasının birleştiği bir ülkede İbrahim adında biri yaşadı.”

…Ve yok oldu. Evet, ortadan kayboluverdi.

Meçhul’de Gaye Boralıoğlu, korunaklı sitelerin, yüksek plazaların, lüks kafelerin olmadığı “öteki” dünyada İbrahim’i arıyor. Daha karnına düştüğü anda bu oğlanda bir acayiplik olduğunu anlamış olan annesine, onu koynunda uyutan ablasına, askerdeyken hakikatle ilişkisi sallanmaya başlamış ağabeyine anlattırıyor İbrahim’i. Amcasının ortağı Süleyman, onun eski karısı konsomatris Seda Sayar, onun ahbabı otelci Sadık, tarikat şeyhi Şıh Kadir… İbrahim’i sokaklarda dövüştüren… Yani hayatları roman olamayan, film olamayan, olsa da kendileri bunun başrolünde yer alamayan, anca üçüncü sayfa haberlerinde kahraman olabilen insanlar konuşuyorlar.

Gaye Boralıoğlu, Manuel Çıtak’ın fotoğraflarından yola çıkarak yazdığı bu romanda İbrahim’i ararken bir yandan da memleketin hallerine ışık tutuyor. Boralıoğlu’nun romanıyla edebiyat, fotoğrafın içinden geçerek gerçeğe ulaşıyor.

Bu gerçeğin adı, yok sayılan hayatlar.

*

Geçersiz sırları biriktire biriktire,
anlamsızlığı tekeline ala ala, hayat
ölümden daha fazla ürküntü verir:
büyük Meçhul odur.
– CIORAN

İki yüzyılın büyük bir gürültüyle bir araya geldiği yıllarda, dünyanın en kalabalık kıtası ile dünyanın en zengin kıtasının birleştiği bir ülkede, İbrahim adında biri yaşadı. İbrahim garibandı. Ama biraz da acayipti. Herkes gibi olan yanları vardı: Bir ailesi, sevdiği bir kız, patronları, arkadaşları, dostları, düşmanları… Ne var ki, İbrahim’in kimselere benzemeyen yanları da vardı. Mesela gözlerinin rengi değişirdi; bukalemun gibi bir yeşil olurdu, bir siyah. Saçları bir gün uzar, bir gün kısalırdı. Kimi zaman orta boylu olurdu, kimi zaman uzun. Hem çelimsiz, ufak tefek biriydi, hem yapılı, kalıplı, neredeyse iri yarı. Kalbi bir durur, bir çalışırdı. Keyfe göre!

Koca kanatlı iki kuşun bir olup dünyanın başkentindeki iki büyük kuleyi yerle bir ettiği, Kandaharlı Fatima’nın burkasının altından hayatında ilk defa dudağına ruj sürdüğü, Filistinli Ziyad’ın karaciğerinin dört parmak altından vurulduğu, Picasso’nun Dört Kulaklı adlı tablosunu Diyarbakır’dan Kayseri’ye getiren trenin raydan çıktığı, bütün lolita mankenlerin rüyalarında saçlarının arasına karafatmalar dolduğunu gördüğü gecenin sabahında, İbrahim ortadan kayboldu.

O gün, Adem’in yediği yasak meyvenin elma değil nar olduğu ve daha ilk ısırıkta bütün tanelerin yerlere saçıldığı, insan midesinde minik tencereler olduğu, yenilen her şeyin ayrı ayrı tencerelere girdiği, İbrahim’in enginar tenceresinin hep boş kaldığı, radyoların içinde aslında küçük küçük adamların olduğu, toprağa gömülen her şeyin, cumhuriyet altınının bile, ağaç olarak çıkacağı anlaşılacaktı ama… …

gökgürledi, evrenin bütün bulutları dünyanın üzerinde toplandı, yıldızlar, güneş, ay hepsi birbirlerine sokularak koca, kara bir deliğe saklandı. Yeryüzünün sırları kalın bir sis perdesinin altında kaldı. Gerçeklerin üstü örtüldü. İbrahim de sır oldu.

O gün bütün hercai menekşeler boyunlarını büktü. Kırmızı pullu barbunlar suratlarını ekşitti. Karıncalar yuvalarından çıkıp koca çınar ağaçlarının en yüksek dallarına tırmandı. Okyanusun dört bin beş yüz metre derinliğinden bir mürekkep balığı yeryüzüne çıktı ve kıyıda bekleşen insanları teker teker süzdü. Dünya üzerinde dolaşan bütün huzursuz ruhlar en karanlık köşelere gizlendi. Nehirler ters dönüp dağlara doğru akmaya başladı ve dağların tepelerinde koca koca göller oluştu. İnsanlar birbirlerine sırtlarını dönüp oldukları yerde ağlaştılar.

İbrahim’in annesi de, naylon pazar çantasını koluna takıp gözyaşları eşliğinde koca bir kayıp ilanı verdi. Bu ilanı gören bir gazeteci, yanına bir de fotoğrafçı alıp İbrahim’in annesine gitti. Oradan kardeşlerine, sevgililerine, arkadaşlarına ve diğerlerine ulaştı.

Ne var ki, iki gazetecinin yaptığı bu araştırma, ne onların çalıştığı gazetede ne de başka bir yerde yayınlandı!

Kasım ayının on dördünde, ay hilâle dönerken, gazetede büyük bir yangın çıktı. Yangının çıktığı saatte binada bekçiden başkası olmadığı için kimse ölmedi ama her şey yandı bitti kül oldu. Bekçi, yalnızca arşivdeki küçük bir dolabı kurtarabildi. O dolabın en alttaki çekmecesinden üzerinde “İbrahim Olayı” yazılı bir dosya ve dosyanın içinden de bu röportajlar ve fotoğraflar çıktı…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Hepsi Hikâye ~ Gaye BoralıoğluHepsi Hikâye

    Hepsi Hikâye

    Gaye Boralıoğlu

    Bir dizi hikâye… Bir dizi-hikâye… Hayatla başa çıkmak denen, gittikçe imkânsızlaşan mesleği… Temel bir insan hali olarak, ebedi ergen şaşkınlığı… Yanlış anlaşılmanın, kendini anlatamamanın...

  2. Dünyadan Aşağı ~ Gaye BoralıoğluDünyadan Aşağı

    Dünyadan Aşağı

    Gaye Boralıoğlu

    “Önümde belki bir dakika var, belki bin dakika.Belki bir gün var, belki bin gün… Geride ise yüzlerce hatayla, çok eksiklerle, dile gelmemiş suçlarla, telafi...

  3. Aksak Ritim ~ Gaye BoralıoğluAksak Ritim

    Aksak Ritim

    Gaye Boralıoğlu

    2011 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü Mansiyonu “Güldane banyoda tek bir mum yakmış, cama arkasını dönmüştü. Dışarıda kaç kişi var, kim onlar, yaşları...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Rüzgâra Dokunmak ~ K. Kübra BerkRüzgâra Dokunmak

    Rüzgâra Dokunmak

    K. Kübra Berk

    Siz her şeyi geride bıraktığınızı düşünmenize rağmen, geçmişin izlerinden kaçmak ne kadar mümkün? Rüzgâr Ulu, asistan doktor olarak çalıştığı hastanede sıradan bir hayat süren...

  2. Öteki ~ Ece VahapoğluÖteki

    Öteki

    Ece Vahapoğlu

    Türbanlı bir kız, öteki kesimden kız arkadaşına ilgi duyarsa… Aşk evliliği sürdüren, parlak bir kariyere sahip güzel sunucu Esin ile babasının şirketinde çalışan, İslami...

  3. Yalnızlık Sek İçilir ~ Ahmet DemirYalnızlık Sek İçilir

    Yalnızlık Sek İçilir

    Ahmet Demir

    Küskün değilim sana, kızgınlığım da geçti, ama kırgınlığım geçer mi bilmiyorum. Biz yalancı baharlara inanıp açan iki çiçeğiz, papatya mevsimine aldanıp, fallara kanmışız o...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur