Birazoku

Rüyalarımın içinde aradığım kaygılı hakikati, uyanıklığın kurnazca savuşturulan sorgularını birkaç gün daha sürdürebilirim. Yalnız geçenlerde anladığım geçmiş hareketleri, belirsiz görüşlerin can çekiştiği sancılı zamanlar yaratıyor. Koltuğumun bedenime bir veryansın olarak direttiği rahatsızlık, sanki ayakta olmanın gerekliliğini haykırmak istiyor. Ben oturdukça nefes alıyorum.

Bunu bilsin onlar. Bana girdiğim kapının açıklığını, yüzdüğüm suyun sıcaklığını, yazdığım kalemin rengini soranlara gülmekten başka ne gelir elden. Satmak için çok şeyim vardı eskiden, ancak hangi ahmaklık bana acizliği mecbur kılabilir yeniden. Gömülmemiş olmak yaşamaya dair bir kanıt mıdır? Bir çift göz fazladan görecek diye, kefen açmak cesaret işi midir?

Hayır, hayırsızlığa yorulan kapalı gözlerimi açıyorum. Bakmak için gösterdiğim çaba değil, onlarda eksik kalmışlığın hatırasını yaratmak istiyorum. Çünkü ben, örtülmüş beyazlığın bozulmamış bedeni olarak, Tanrı’dan dilenmediğim umudu, arkasında sakladığı kanlı kalemi bildiğim beşerden hiçbir şey beklemiyorum. Varsın köpeklerin soyuna karışsın adım, kimin umurunda olur nefesimin kuvveti kesildiğinde, bilincimin tahlili son bulduğunda, kıyası bittiğinde aklımın, yergi, yanılgı, yanılsama, yalnızlık…

İçindekiler
Küçük Su Birikintisi ile Kuş …………………………………………… 11
Kendini Öldürmek ………………………………………………………… 16
Kör Rinor …………………………………………………………………….. 21
Aşılan Zaman ………………………………………………………………. 24
Aşılamayan Zaman ……………………………………………………….. 28
Sebep Bu muydu? …………………………………………………………. 33
Şehri Kapattım …………………………………………………………….. 36
Kim? …………………………………………………………………………… 40
Beşiktaş ……………………………………………………………………… 46
O Gece ………………………………………………………………………… 52
Yılan Gibi Sev ……………………………………………………………….. 59
İlgili Makama ……………………………………………………………….. 64
Yumurta ………………………………………………………………………. 68
Gıcırtı ………………………………………………………………………….. 71
Armut …………………………………………………………………………. 75

Küçük Su Birikintisi ile Kuş

Zamanın birinde, büyük ormanların arasında, kendi hâlinde yaşayan küçük bir su birikintisi varmış. Sonbahar yağmurlarında az da olsa büyüyen, kış mevsiminde hemen donan ve yazın neredeyse yok olacak kadar küçülen bir su birikintisi. Etrafını çevreleyen ağaçlardan dolayı kimsecikler onu göremiyor ve yanına gelemiyormuş. Zaten küçücük olduğundan ne aslan ne ceylan ne de maymunlar ondan su içemezlermiş. Ayrıca çok derin olmadığı için de balık veya kaplumbağalar onla arkadaşlık etmiyormuş. Bu hâlinden pek de şikâyetçi olmayan küçük su birikintisinin, bazen canı sıkılıyormuş. Onun canını sıkan şey, arkadaşlarının olmaması, onu kimsenin görmemesi veya küçük olması değilmiş. İşe yaramadığını düşünüyormuş ve bu onu çok üzüyormuş.

Günlerden bir gün, her zaman yaptığı gibi, gün boyu kendini seyretmeye dalan küçük su birikintisinin yine canı sıkılıyormuş. Rüzgâr onun üstünden geçip gidiyor, rüzgâra takılan yapraklar onun varlığından habersizce süzülüyormuş. Ormanın derinliklerinden gelen hayvan sesleri, ağaçların sallanınca çıkarttıkları çıtırtılarla karışıyor ve küçük su birikintisi için alışılmış bir melodi, her yanı kaplıyormuş. Bu sesleri dinlemeye dalan küçük su birikintisi, neredeyse uyumak üzere iken, bir anda üstünde hissettiği sallantı ile kendine gelmiş. Gözlerini çevirip baktığında, tek başına bir kuşun ufacık ağzıyla ondan su içtiğini görmüş. Bu durum onu o kadar mutlu etmiş ki tam sevinçten çığlık atacakken, kendini son anda durdurmuş. Kuşu korkutmak istemiyormuş ve sessizce su içmesinin bitmesini beklemiş. Kuş su içerken, küçük su birikintisi gözlerini ayırmadan onu seyrediyormuş. Kuşun kahverengi tüyleri,

….