Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kapının Ardındaki Sır
Kapının Ardındaki Sır

Kapının Ardındaki Sır

Alara Uçar

Çok küçüğüm. Belki altı yaşındayım. Evimizin yanındaki inşaatta, kum ve su karıştırıp çamurdan evler yapıyorum. Oyun üretmişim kendime. Hayalimdeki mahalleyi inşa ediyorum. En fakir…

Çok küçüğüm. Belki altı yaşındayım. Evimizin yanındaki inşaatta, kum ve su karıştırıp çamurdan evler yapıyorum. Oyun üretmişim kendime. Hayalimdeki mahalleyi inşa ediyorum. En fakir komşumuza en büyük evi yapıyorum. Sevmediğim serseri abiye en kötü evi veriyorum. Bahçeler yapıyorum evlere. Hayvanlar da çok mutlu mahallemde. Onlar da Allah’ın kulları. Hepsine çok iyi bakıyoruz mahallece. Her gün yemekler veriyoruz. Kedilerle köpekler çok yakın arkadaş olmuşlar. Onlar da kendi dillerinde ibadet ediyorlar. Allah’ı anıyorlar her an. Biliyorum yaptığım mahalle yağmur yağsa hemen yıkılacak. Ya da annem eve çağırınca kendi mahallemi ilk terk eden ben olacağım. Ama olsun, mutluluğu hayal etmek bile çok güzel.

İnsan Nasıl
Mutlu Olur?

Eminim hepinizin aklından en az bir defa geçmiştir bu soru. Ve uzun uzun düşünmüşsünüzdür cevabın ne olabileceğini. Evet biliyorum, hayat bazen karmaşık geliyor bana. Farkındayım, bazen zorluklar da yaşıyoruz. Bazen kimsenin beni anlamadığını düşünüyorum. Bazen ben de benim anlayamadığımı… Bazen çok zeki olduğumu bazen de zekamın hiçbir şeye yetmediğini… Bazen çimenlerle kaplı bir tepeden aşağıya rüzgarla yarışırcasına ve kıkırdayarak koşuyor duygularım. Bazen çimenlere sırt üstü uzanıp gökyüzünü uzun uzun seyredesim geliyor. Öyle hiçbir şey yapmadan. Upuzun dut dalına asılmış salıncakta salındığımı da hissettiğim oluyor. Hoop diye bir ileri bir geri giderken pat diye ipin çözüldüğünü düşünürken uykudan uyanıyorum. Bir rüyaymış meğer deyip tekrar uykuya dalıyorum; yüzümde kocaman gülümsemeyle. Yani anlayacağınız epey karmaşık şeyler bunlar! Ama. Eğer benim yaşadıklarımı yaşasaydınız, siz de mutluluğun tek bir yolu olduğunu bilirdiniz. Ve hiçbir zorluktan korkmazdınız.

Ben Meryem. On bir yaşındayım.
Belki beni önceden de tanıyorsunuzdur.
Belki de bu ilk karşılaşmamızdır?
Ben, bundan bir süre önce bir rüya gördüm.
Rüya deyip geçmeyin yalnız.
Gördüğüm rüya her şeyi baştan sona değiştirdi çünkü!

Âdeta lunaparkta bir hız treni gibi! Hızlı ve baş döndüren bir şekilde değiştim. Her an yeni bir şey oluyor. Her an yeni bir şey öğreniyor insan. Koskocaman on bir senelik hayatımda birçok şey yaşadım; yaşamaya da devam ediyorum. Hepimiz gibi.

Her şey geçen sene, doğum günümde başladı. Annem ve babamdan hediyeler, pastalar, partiler bekliyordum ama hiçbiri gerçek olmamıştı. Çok üzülmüştüm, çünkü sevilmediğimi düşünmüştüm. Kalbimde müthiş bir ağırlık vardı. Neyse. Gece yatağıma oturdum, ellerimi açtım, avucumun içine tüm kalbimi ve kalbimdeki ağırlığı koydum. “Allah’ım bana doğum günümde ‘mutluluk’ hediye eder misin?” diye başladım dua etmeye. İşte o gece hayatım değişti. Canım Hz. Fatıma’yı gördüm önce. Yani Peygamberimizin kızını… Ayaklarım yerden kesildiğini hissettim. Unutulmaz bir andı benim için. Benim elimden tuttu. Zamanda, zamansız bir yolculuğa çıktık. Sonra O’nu gördüm. Hz. Muhammed’i (s.a.v.)… Işıl ışıl gözlerini, mis gibi kokusunu… Her insana nasıl yardım ettiğini, çocukları ne kadar çok sevdiğini… Gördüklerim, duyduklarım, hissettiklerim beni çok mutlu hissettirdi. Ah anlatırken hâlâ kalbim heyecandan yerinde duramıyor.

Benim canım canım canım; Biricik Peygamberim! Kalbimin en güzel yerine koydum O’nu. İşte, bu rüyadan sonra hayatım tamamen değişti. Ah ah; ne günlerdi ama! Rüyadan o kadar etkilendim ki haftalarca rüyama geri dönmek için çabaladım. Ne çılgınlıklar yaptım, bir bilseniz! Hatta, yaşadıklarımdan sonra evimizin en sevimli ferdi olan kardeşimin ismini de “Muhammed” koydum, Peygamberime olan sevgim ve saygımdan. Gördüğüm rüyadan sonra da tüm araştırmam, merakım, maceram Peygamberimi tanımak ve Allah’ın istediği gibi bir kul olmak üstüne. Ne kadar becerebildiğimi bilemiyorum elbette ama yine de tıpkı bir arı gibi çalışıyorum. Bu konuya sonra döneceğim, merak etmeyin. Mutlu olmanın formülünü de zaten biliyorum, sizinle tekrar tekrar paylaşacağım. Şimdi gündemimde önemli bir konu var: Yarın sahneye çıkacağım. Evet, tıpkı bir sanatçı gibi… Peki neden sahneye çıkıyorum? Anlatayım da görün:

Aslında benim de hiç böyle bir planım yoktu ama her şey kendiliğinden gelişiverdi. Bir gün okul çıkışında İhsan Öğretmen’le karşılaştık koridorda.

“Hah Meryem ben de seni arıyordum.”
“Buyurun öğretmenim.”
“Mezuniyet töreninde bir konuşma yapılması
gerekecek, sen yapar mısın?”
“Nasıl yani öğretmenim, ben mi?”
“Evet canım.”
“Ne konuşması yapacağım?”

“Bir metin yazmanı istiyorum, mezun olmanın hissettirdikleri ile alakalı olabilir. Ya da insanlara söylemek istediğin bir şey varsa mesela, vermek istediğin güzel bir mesaj.

Yazı yazma ve okuma konusunda çok iyi olduğunu düşünüyorum canım kızım. Hemen yazmaya ve çalışmaya başla. Sonra ne yapacağımıza beraber bakalım. Sahnede kurulu bir slayt olacak. İstersen görsellerle destekleyebilirsin yazdığın makaleyi. Seni yansıtsın ama muhakkak yazacağın her şey. En önemli kısım bu.” “Öğretmenim yani, denerim tabii ama…” “Deneme Meryemciğim, yap. Sana güveniyorum.” “Tamam öğretmenim.” Elbette bir yandan gururlanmıştım o kadar kişi arasından beni seçmesine. Bir yandan da korkmuştum, önümde en fazla bir ay vardı ve aşırı güzel bir şey yazmak istiyordum. Bir konsept düşünmeliydim. Ne olabilirdi mesela? Aklıma bir anda yüzlerce saçma düşünce hücum etti. Mesela annem harika ıspanaklı börek yapar onun tarifini versem? Olmaz. Kardeşim ağladığında ona açtığım bir ilahi var, belki ondan bahsederim. Sınava girecekler için bir motivasyon konuşması mı hazırlasam acaba? Ama o konuşmayı hazırlamak için beni kim motive edecek?

Ya da biraz daha havalı şeyler mi olsa? Mesela Ghandi’den alıntı yansıtabilirim perdeye. “Dünyada görmek istediğin değişimin parçası ol.” gibi. Derken aklıma dahiyane bir fikir geldi! Krizleri fırsata dönüştürme konusunda ustayım bence. İhsan Öğretmenin verdiği görevi tam layığıyla yerine getireceğim. Yehu! Ama şimdi uyumalıyım. Aklıma gelen şeyi şimdi söylemeyeyim, sonraya bırakayım.

3 2 1 Ve Perdeee!

S u an elimde ne olsun isterdim biliyor musunuz? Dünyanın tüm çiçeklerinden toplanarak oluşturulmuş bir buket. Gül, menekşe, orkide, papatya, zambak. Düşünsenize, koskocaman bir çiçek aranjmanı, kokuları birbirine karışmış, büyüleyici şekilde tam karşınızda duruyor. Ya da gökyüzünden çeşit çeşit yıldız toplayıp onlardan taç yapmak isterdim saçlarıma. Işıl ışıl parlayan bir taç… Ne kadar havalı gözükürüm! Ve bir zürafa ile oturup sohbet etmek istiyorum mesela.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kayıp Rüyanın Peşinde ~ Alara UçarKayıp Rüyanın Peşinde

    Kayıp Rüyanın Peşinde

    Alara Uçar

    Artık zaman, bir önceki gün değildi. Meryem, huzurlu bir hayata giden yolun işaretlerini o gece bulmuştu. Komik, gizemli, meraklı ve biraz da heyecanlı Meryem’in...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur