Laurell K. Hamilton yatarattığı ve acayip dünyaya bir kez daha hoş geldiniz! Vampirler, kurtadamlar, kediadamlar, zombiler ve her türlü çeşit iğrenç sürüngen ipini koparmış geziniyor.
Anita Blake, Vampir Avcısı serisinin bu dokuzuncu macerasında akıl hocası Edward ile ortak çalışıyor.
Anita’nın çetin cevizliği ve tutkulu kişiliği Karacamdan Kelebek’i canavarlarla dolu, kanınızı donduran bir okuma macerasına dönüştürüyor. New Mexico’nun çölleri ve heybetli dağları eşliğinde seyreden, bu Aztek ritüeli tadındaki hikâyeye doyamayacaksınız.
Sert, seksi, vampir avcısı, zombi animatörü ve St. Lois’teki doğaüstü cinayetlered polis danışmanı olan Anita Blake, Laurell K. Hamilton’ın bu müthiş dizisinin dokuzuncu bölümünde New Mexico’daki canavarların peşine düşüyor.
Anita’nın akıl hocası Edward, ondan bir iyiliğin karşılığını istiyor, çünkü Anita’nın doğaüstü olaylardaki uzmnalığına ve güçlerine ihtiyacı var. Bir ‘şey’ seçtiği kurbanların derisini yüzüyor ve onarlı mutasyona uğratıyor. Edward’ın ise böylesi iğrenç suçları kimin işleyeceğine dair hiçbir fikri yok.
Anita’yı çağırmanın Edward için olumsuz bir tarafı da var tabii çünkü böylece onu da kendi takımına dahil etmiş oluyor. Anita ise dışarıdan bakıldığında saldırgan duran bu adamın da kendine ait bir hayatı olamsına çok şaşırıyor; artı taş kalpli bir katil değil de baöbaşka yeteneklere sahip bir olduğunu anladığına adeta nutku tutuluyor.
Karacamdan Kelebek’te Laurell K. Hamilton iblislerle dolu, erotik bir dünya kuruyor. Seksi, sinirli, zalimlik derecesinde ironik yazım tarzı, okuyucuyu eşsiz bir ruh haline taşıyor. Hamilton’ın büyüleyici öykücülüğü de kesinlikle en üst esviyede. Romans, korku ve macerayı aynı kapta karıştırıyor ve ortaya çıkan şu: Müthiş bir eğlence!
Jayne Ann Krentz
1
Kana bulanmıştım, ama benim kanım değildi, bu yüzden problem yoktu. Benim kanım olmamasının yanı sıra, insan kanı da değil, hayvan kanıydı. Eğer gecenin kayıp listesi altı tavuk ve bir keçiyse, bununla baş edebilirdim, herhangi birisi de edebilirdi. Bir gecede yedi ceset diriltmiştim. Bu. benim için bile bir rekordu
Evimin önündeki yolun kenarına salağa çeyrek kala yanaştım. Hava halâ karanlıktı ve gökyüzü yıldızlarla doluydu. Jeep’i yolda bıraktım, garaja sokamayacak kadar yorgundum. Mayıs ayındaydık ama hava nisan ayındaymışız gibi serindi St. louis’de ilkbahar genelde yaz ve kış arasında iki günlük bir olaydır Bir gün kıçınız donarken, ertesi gün sıcaklık birden yirmi beş derecenin üzerine fırlar, fakat bu sene ilkbaharı yaşamışlık, nemli, nazlı bir ilkbahar olmuştu. Dirilttiğim çok sayıdaki zombi dışında sıradan bir geceydi. Bir tarih cemiyetinin sorular sormak islediği, iç savaşta savaşmış bir askerden, miras için gereken son imzaya, kendisine eziyet eden annesiyle son bir kez yüz yüze gelmek isteyen oğluna kadar her şey olağandı. Gecenin büyük bölümünde terapistler ve avukatlarla beraberdim. Eğer “Bu olay seni nasıl etkiledi. Jonathan (ya da Carthy, ya da artık her kimse)?” lafını bir kere daha duyarsam çığlık atabilirdim. Bir daha herhangi birinin hislerini sözden geçirmesini1 görmek islemiyordum. En azından avukatların çoğu yanında merhumun yakınlarını da getirmemişti Mahkeme avukatlara zombinin ne imzaladığını kavrayıp, kavramadığına karar verme yetkisi vermişti, sonra avukat da sahil olarak belgeyi imzalıyordu. Eğer zombi sorulara cevap veremezse, o zaman imzası geçerli olmuyordu. Cesedin, yasal belgedeki imzasının geçerli olması için kendinde’ olması gerekiyordu. Ben. hiç yasal olarak kendinde olmayan bir ceset d iri İtmem isti m ama bu bazen olabiliyordu. Animatörler A.Ş.’den iş arkadaşım Jamison, birkaç avukatı mezarın başında madara etmişti. Çok eğlenceli olmuştu.
Kaldırımdan evime doğru yürüdüm, hava içimi titretecek kadar serindi. Anahtarı kilide sokarken telefonumun çaldığını duydum. Ben kilitle uğraşırken telefon çalmaya devam etti. Kapıyı omuzlayıp açtım çünkü şafak vakti önemli olmadığı sürece hiç kimse aramazdı. Benim için bu genelde polis arıyor demekti, yani bir cinayet mahalli olduğu anlamına geliyordu. Kapıyı ayağımla kapatıp, mutfaktaki telefona koştum. Telesekreterim devreye girdi. Makineden gelen sesim kesildi ve Edward’ın sesi duyuldu.
“Anita, benim Edward. Eğer oradaysan aç.” Sessizlik.
Bütün hızımla koştum, topuklu ayakkabılarımın üzerinde kaydım, duvara doğru uçarken telefonu açtım, neredeyse ahizeyi düşürüyordum. Ahizeyi kulağıma dayamaya çalışırken, telefona doğru bağırdım, Edward. Edward. benim! Buradayım!”…
“Karacamdan Kelebek” için 3 yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Bilimkurgu-Fantazya Roman (Yabancı)
- Kitap Adı Karacamdan Kelebek
- Sayfa Sayısı851
- Yazar Laurell K. Hamilton
- ISBN9789944485036
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2010
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Çıplak Tekillik ~ Sergio De La Pava
Çıplak Tekillik
Sergio De La Pava
Çıplak Tekillik Brooklyn’de yaşayan, Manhattan’da çalışan ve şimdiye kadar hiçbir davasını kaybetmeyen, Kolombiyali göçmen bir ailenin ferdi olan kamu müdafii Casi’nin hikâyesini anlatıyor. Roman...
- Kağıttan Gemi ~ Scott Spencer
Kağıttan Gemi
Scott Spencer
Yaşayan hiç bir romancı insan kalbini Scott Spencer’dan daha iyi tanımıyor. Kimse tutkuya onun kadar ciddi, kavrayışlı ya da duyarlı yaklaşmıyor. Tutkunun sanatçısı Kâğıttan...
- Sana Bağlandım ~ Sylvia Day
Sana Bağlandım
Sylvia Day
Sen benimsin! Gideon havlumu çekip açtı. Havlu yere düşüp de ben karşısında çırılçıplak kalınca sert bir soluk aldı. “Ah, Eva.” Sesi öyle duygu doluydu...
Anita Blake… Kadın, bu seriyi kesinlikle mükemmel yazıyor. O kadar akıcı ki… Kendini kaptırdı mı bırakamıyorsun. Kitabı daha okumadım ama içini karıştırıp bazı kısımlarına göz gezdirmiştim…
Yıllardır en sevdiğim seri, yerini hiç bir şey alamaz, tabi artık bitmesini istiyorum. 21 kitap oldu devamı da geliyor. Keşke tadında bıraksa. Ama bir yandan da içimden hiç bırakmasın hep yazsın diyorum
ben sadece bu kitabını okudum ama mükemmel bana serinin hepsinin adını verirmsnz?