Fiziki yapı tamamlanmıştı. İçsel yapıyla uğraşmak eğitim öğretim amaçlarını içselleştirmek daha çetrefilli ve zordu, fırsat eğitimi gerekliydi, gözlemci ve çevreyi derinden anlayan öğretmenler, işin içine girmişti. Vakit geçmeyince anlaşılmazdı, görülmezdi. YİBO’da zaman çoktu, işin bu yönünü de hep birlikte, ekip ruhuyla, öğrencileri katarak ele alıyorlardı. Öğrenciler de kendi gelişimleri için düşünceler ortaya atıyor, öğretmenlerin, zümrelerin, okul idaresinin eğitsel biçime getirmesiyle mevzuat kapsamında uygulama olanakları sergileniyordu. Bugün imeceyle iyi bir fırsatı yakalamışlardı.
Birinde YİBO Müdürü, görüşmelerde, toplantılarda:
“Aidiyet var YİBO’da,” dedi. “Arkadaşlar aidiyet yoksa hiçbir şey olmaz. Çocuklar, YİBO’dan kaçmanın yolunu bulur. Merak var, sevgi var, uygulama var. Çok yetenekli, insani ve sevgiyle işini yapan öğretmenlerimiz var. Deneyimli, deneyimlerini paylaşan öğretmenlerimiz var… Yatılı okul ve ortaokul deneyimim var fakat ilkokul deneyimim yok. Liselerde ilköğretimlerden gelen öğrencilerin eksikliklerini de lise deneyimimden biliyorum…”
Öğrencilerden, Songül, Burcu, Onur, Ezgi, Ali, Deniz, Evrim, Devrim, Hürriyet, Mehmet, Nazif, Filiz:
“Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına, dedelerimizi, ninelerimizi de getireceğiz, evicek.” diye bağırmışlardı… Daha başka şeyleri de bağırmışlardı. YİBO’da öğrencilerle konuşuluyordu. Bunlar güzel şeylerdi. Aynı zamanda bir okul yöneticilerinin güzellikleriydi, öğretmenlerin güzellikleriydi…
Hep köylerde, küçük okullarda çalışan otuza yakın öğretmenin, yöneticilerin eli ayağına dolaşmıştı. Yaptıkları bu davetle heyecanlanmışlardı. Bu heyecan sıcak bir hava gibi, tüm YİBO’yu sarmıştı.
Buraları genişçe anlamalıydılar, dağıyla taşıyla, işiyle gücüyle, emekçilikleriyle, velileriyle tanımalıydılar. Bu taban ateşi harlanmalıydı.
*
GİRİŞ
“Bunu, en başa koy,” diye yazıp altını çizmişti.
Yirmi dört yıl önce not almaya başladığı defteri, 2022 yılı Eylül’lüne durmadan seriyordu. Dünya Barış günüyle ılıman eylül günleri, başlamıştı. Acıbal Atatürk YIBO’nun Kurucu Müdürü Seyfi Bey’in evinin balkonu, başka bir tepeden tam Kavşak Dağı’na bakıyordu. Sabahın geldiği yöne bakan yamaçlar bir aydınlığa zorluyordu. Bu başlayan aydınlığın içinde güz, Bartan Irmağı’nın güney yamaçlarını tutan Kavşak Dağı’na çil çil sıçramıştı. Bu tam bir güz değildi. Yapış yapış günler. çekileli on gün olmuştu. Geçtiğimiz mevsimin ferah günlerindendi. Bugünler, insana güç veriyordu. Seyfi Bey’in içinde, bir işe başlamanın tarifsiz isteği vardı. Benim için eylül, limanlığıyla ekimden daha cömerttir. Eylül, ekime göre daha genç bir aydır. Bir kere, dostları, tanıdıkları, arkadaşları, yeni aşkları getiren eylül, büyük bir kavşaktır. diyordu.
Bu ayın on beşine doğru açılan kestane ağaçlan vardı. Bu kestanelere, eski takvime göre ağustos kirpisi derlerdi. Buralarda, bildiğim köy yollarında, ağustos kestaneleri tek tük toplanmaya başlanmıştır. Piritili, kestane renkleri de közlenmiş kestane kebabı lezzeti kadar cezbedicidir.
İçlerini kara duvarların, ev önlerini ağaç çitlerin tuttuğu, yeşillikler içindeki köylerinde yeni sevdaların başladığı, eski sevdalann güçlendiği iştirakiye benizli, tarihi mısır imeceleri için:
“Halışkayı hazırla geliyoruz.”
“Çocukları okula gönderince ben de geleceğim.” diyeceklerdir ya-
knda.
Bahçeler ve küçük tarlalar, bu coğrafyada en çok kadın sesiydi. Küçük mısır tarlalanı imece sırasına konulmuştur. bile. Ücretli Öğretmen ve llaç Mümessili Iğde’yle bir yıl önceki güz mevsiminde, dostça kederlendikleri o mısırlığın yanında, imeceye de tanıklık etmişlerdi.
Bu imece, çalışma isteği coşkun, eğlenceli, söyleşili, iş türkülü ve manilidir. Edebiyatı da olan bir çalışma biçimidir… Okuldaki duvar gazetelerinin adı da “Imece’ydi. Ağaç evler, sayıca üstünlüğünü, o yıllardan bu yıla kadar iyice yitirmiştir. Avrupai yapıların çokluğu içinde arada bir varlık gösteren ağaç evlerin ve tüm evlerin arka bahçelerinden bakan elmalar kızarmaya… Gelin, kocael, misket ağaçları, iyice
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıKırk Çınar Koruluğu “Bir Yatılı Okul Hikayesi”
- Sayfa Sayısı304
- YazarSeyfettin Ceylan
- ISBN9786256067356
- Boyutlar, Kapak14 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviMythos Kitap / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Nakrem – Kızıl Sahtiyan ~ Ömer Faruk Karataş

Nakrem – Kızıl Sahtiyan
Ömer Faruk Karataş
Rüyalar gayba açılan bir perdedir küçük mavi tohumda. Birer işarettir hayatın akışına. Karanlık gecelerde aydınlık birer yoldur ışığa. Bazen, gerçekten ayırt edilemeyen bir yolculuktur....
- İstanbul Kırmızısı ~ Ferzan Özpetek

İstanbul Kırmızısı
Ferzan Özpetek
İnsan iki şeyi aynı anda sevebilir mi? İki insanı, iki şehri, iki ülkeyi? Ferzan Özpetek, doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul’u yıllardır uzaktan gözlemliyor. Bu...
- Nıver ~ Niver Lazoğlu

Nıver
Niver Lazoğlu
Gönül telinin bestekârının yüreğiyle ilmek ilmek dokunan bir kitap… Yaşamı anlamlı kılan nedir ki? Sadece nefes alıp vermeye denir yaşamak? Bir yüreğe dokunmak, bir...
