
“Kimse bana karşı koyamaz.
Ben kimseye yenilmem…”
Bir zamanlar, korkunç bir dev varmış.
Bu dev olağanüstü irilikteymiş, üstelik çok çirkin, müthiş öfkeli, karnı hep açmış ve çok da acımasız olduğuna inanılıyormuş. Dev halinden memnun, çevre köylere saldırıp duruyormuş. Kimse ona karşı koyamıyormuş. Derken bir gün Korkunç Dev hiç ummadığı biriyle karşılaşmış ve hayatında görmediği ilgi ve iyi niyet karşısında ne yapacağını şaşırmış.
Çok sevilen Hayalet Gişe kitabının yazarı Norton Juster ve illüstratörü Jules Feiffer’dan merak uyandıran bir hikâye…
*
Bir zamanlar, korkunç bir ünü olan zalim bir dev varmış. Zaten zalim devlerin ünleri genellikle iyi olmaz ama bununki kadar kötüsünü kimse hatırlamıyormuş — ya da hatırlamak istemiyormuş.
Bu devin olağanüstü iri, aşırı çirkin, müthiş öfkeli, karnı hep aç ve çok acımasız olduğuna inanılıyormuş. En azından herkes öyle düşünüyormuş, ya da öyle olduğunu sanıyorlarmış ya da başkalarından duymuşlar ya da bir yerde okumuşlarmış, ya da bakkalın eşinin yeğeni dediği için onun sözüne güveniyorlarmış. Bununla birlikte hiç kimse bu dev hakkında kesin bir bilgiye sahip olduğunu ileri süremiyormuş. Doğrusunu isterseniz, onunla gerçekten karşılaşan, sonra da bu karşılaşmadan söz edebilen birileri de yokmuş ortada. İşin aslı şu ki, insanların Dev’i akıllarına getirmeleri bile fazlasıyla korkutucuymuş. Dev kırlarda ağır adımlarla pat pat diye yürürken tesadüfen onu görecek kadar yaklaşanların başına anlatılmaz talihsizlikler gelirmiş.
Herkesin kesin bildiği bir şey varmış ki o da Dev’e ne yapacaklarını bir türlü düşünememeleriymiş.
Siz de tahmin edersiniz ki Dev’in keyfi epeyce yerindeymiş.
Dev’in yakınlarda bulunduğuna ilişkin en ufak bir işaret olsa insanlar kulaklarına bayat pastalar sokuşturur, gözlerine bez bağlar, kollarını dizlerine dolar ve mutfak masasının altına sığınırlarmış.
Ancak kendilerini korumanın en etkili yolu bu olmadığından Dev, kasabada dolaşır, kasabalılardan kendine bol bol ziyafet çekermiş. Ne zaman ortaya çıksa, korku salan ünü daha da büyürmüş çünkü uğursuzluk getiren her ziyaretinden sonra, kimse görmese de Dev’in suratına keyifli bir gülümseme yayılırmış.
Böylece günler geçmiş, Dev için olaysız sayılsa da, büyük kentlerin dışındaki köylerde ve kasabalarda kaygılar içinde yaşayanlar çok mutsuzmuş. Dev çok rahat bir yaşam sürüyormuş, iyice dinleniyormuş, öyle ki biraz tembelleşmiş, halinden pek hoşnutmuş, kendinden çok emin olduğu da söylenebilirmiş, çok da şımarmış. Her şey onun için öyle kolaymış ki. Hatta her şeyin hep böyle kolay olmasını beklemeye başlamış, hep öyle olacağına güveniyormuş.
“Kimse bana karşı koyamaz. Ben kimseye yenilmem, kimse beni ele geçiremez, benimle başa çıkamaz, ben hiç yorulmam, asla alt edilmem.” Kendisinin çok hoşuna giden bu sözcüklerin her birini ağzında tatlı tatlı yuvarlayıp söylüyormuş. Dev’in sözcük dağarcığı epey etkileyiciymiş, bunun en önemli nedeni de, komşu kasabalardan birinde bir kütüphaneciyi midesine indirirken dalgınlıkla bir de kocaman bir sözlük yutmuş olmasıymış.
“Ellerinden ne gelir ki? Kimse bana karşı koyamaz” diyerek iç çekmiş, sonra da sabah şekerlemesini yapmak için yere uzanmış.
İşte böyle biriymiş o. Ne bir kuşkusu varmış ne bir tasası ne de bir derdi. “Kimse beni yenemez” dermiş inanarak, sonra da, iyice emin olmak için, “Kesinlikle yenilmez biriyim!” diye yinelermiş.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye-Roman-Masal
- Kitap AdıKorkunç Dev’in Hikâyesi
- Sayfa Sayısı40
- YazarNorton Juster
- ISBN9789750864780
- Boyutlar, Kapak22 x 27,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2025