Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Neredesin Mathias?
Neredesin Mathias?

Neredesin Mathias?

Agota Kristof

“Bırak beni burada,” dedi Mathias. “Yarın her şey yoluna girecek.” Bu kitapta bir araya getirilen iki metin Ágota Kristóf Koleksiyonu’ndan alınmıştır. Line 1978 yılında…

“Bırak beni burada,” dedi Mathias. “Yarın her şey yoluna girecek.”

Bu kitapta bir araya getirilen iki metin Ágota Kristóf Koleksiyonu’ndan alınmıştır. Line 1978 yılında yazılmıştır, Mathias ise –yazım tarihi kayda geçmediyse de– yazarın belirttiğine göre 1970’lerin başına dayanır. Her ikisi de, farklı yollardan olsa da, yazarın takıntılarını ortaya çıkarır: çocukluk ve onun sürüklenen bir dünyadaki ürkütücü zekâsı, ikiz idealine duyulan özlem, sözcüklerin aldatıcılığı, hayatın umutsuzluğu, zamanın seyrelmesi. Kristóf sürgünün hayatında yarattığı kopuşun ötesine geçerek, taviz vermez bakışıyla saptadığı, hayatını bütünüyle kaplayan hayal kırıklığı yığınından azade kalabilmiş görünen o tek alana, sert ve zorlu çocukluğuna özlem duymaya devam eder. Dışarıdaki dünyanın gidişatını pek umursamadan, onu harekete geçirebilecek bir meselenin, tek bir meselenin varlığından söz eder: “Çocuk ve çocukluk meselesi.”

İçindekiler
Neredesin Mathias?…………………………………………………… 11
Line, Zaman …………………………………………………………….. 21
Sonsöz…………………………………………………………………….. 49

NEREDESİN MATHIAS?

Sándor kasayla oynuyordu ama yanına kimse gelmedi. İkindi atıştırması saatinde bunun nafile bir çaba olduğunu düşündü. Avluda horozlar ötüyordu ama bitmek bilmeyen rüya konusunda bir şey yapamıyorlardı, çocuk haklıydı: Henüz çok erkendi. Horozlar hep çok erken öter. Dışında, dışarıda, hiçbir şey yoktu. Çığlıklar, yıldızlar, hepsi bu kadardı. Üstelik hepsi bir tokat gibi solgundu. Sándor yanağını tutuyordu. Eziyet gören bir çocuk olmayı isterdi. Ama değildi işte. Babası hiç dövmezdi onu. Yapacak başka işleri vardı. Sándor ihmal edilmiş hissediyordu. Birden kasasından sıkıldı. Tokat yemek isterdi. Bağırmak için. Gürültü çıkarmak için. Babasına küfürler savurmaya başladı ama babası öfkelenmiyordu, hiç sinirlenmiş görünmüyordu. İnsanın yapacak başka işi varken sinirlenemez de. Sándor uyanmaya çalıştı. Gördüğü rüya sıkıcıydı. Kâbus bile denemezdi. Daha çok ıssız bir adaydı rüyası. Yapacak hiçbir şeyin olmadığı, kelimenin tam anlamıyla ıssız bir ada. Bir çalar saat çaldı. Sándor yatağında doğruldu, esnedi.

Ve birden, annesinin öldüğünü hatırladı. Avluya çıktı. Horozları gördü. Kasayı. Orada görmek istediği her şeyi. Çimen, kuş, güneş. Bu yabancı yerdeki ilk günüydü. Oğlanlardan biri yanına geldi. Sándor görmek istemiyordu onu. Ama çocuk onunla konuştuğunda, başını kaldırmak zorunda kaldı. Oysa tek bir kelime söylemişti: “Gel.” Sándor ona bakıyordu. Çocuk çok güzeldi. Çocuk ona gülümsedi: “Güzel olduğumu düşünüyorsun değil mi? Herkes böyle düşünüyor. Ama umursamıyorum artık. Rahatsız olmuyorum. Alıştım.” “Seni seviyorum,” diyor Sándor. “Biliyorum,” diye cevap veriyor çocuk. “İleride senin oğlun olacağım. Ama önce ölmem gerek.” “Evet,” diyor Sándor, “bana bir şeyler daha söyle.” “Hayatta en sevdiğim kişi, kardeşim,” diye devam ediyor çocuk. “Onu, geri kalan herkesin toplamından daha çok seviyorum, kendimden bile daha çok.” “Neden?” diye soruyor Sándor. “Bilmiyorum. Ona bakarsan onu neden sevdiğimi anlayacaksın.” “Bana bir şeyler daha söyle,” diyor Sándor. “Gelip yemek yemen lazım,” diyor çocuk. “Aç değilim.” “Yemezsen solgun ve hasta görünürsün, herkes üzülür.” “Sen de mi?” diye soruyor Sándor. “Hayır, ben değil. Ben üzgün olamam çünkü bir şey her zaman başka bir şey için teselli olur bana.”

“Yakında yerim,” diyor Sándor. “Belki yarın ya da hatta bu akşam.” Çocuk ona iri, gri gözleriyle bakıyordu. “Bana bir şeyler daha söyle,” diyor Sándor. “Hayır, konuşması gereken sensin. Benim söyleyecek bir şeyim yok. Bnim için hayat güzel ve basit.” “Güzel mi?” diyor Sándor. “Ve basit,” diyor çocuk. “Ama sen hayat hakkında ne biliyorsun ki?” diye bağırıyor Sándor ani bir öfkeyle. “Çekip gitsen artık!” Çocuk ayağa kalkıyor: “Gitmemi istiyor musun gerçekten?” “Hayır kal, önemi yok, hem zaten çok geç.” “Şu ağaca bak,” diyor Sándor. “Ölmüş,” diyor çocuk. “Diğerleri de yapraklarını döküyor ama bu ölmüş.” “Annem o,” diyor Sándor. “O da böyle şimdi, toprağın altında. Bu ağacın dalları gibi, kurumuş kemik yığını. Kapkara.” “Ne diyorsun Sándor? Annen ölmedi.” “Evet öldü, uzun zaman önce. Toprağın altında bir kemik yığınından başka bir şey değil o. Babam öldürdü onu.” “Bunların hiçbiri doğru değil,” diyor çocuk. “Acıyorum sana.” “Acıyabilirsin. Bana bir tek sen acıyabilirsin. Senin şefkatine ihtiyacım var.” “İç huzuruna kavuşmanı isterdim Sándor. Ama sanırım hiçbir zaman huzur bulamayacaksın.” “Hiç de değil. Sana baktığımda. Benimle konuştuğunda buluyorum.” “Ben hep burada olmayacağım,” diyor çocuk. “Ama unutma ki kardeşim kalacak benden geriye, Mathias. Seveceğin biri.”

“O beni sevecek mi?” “Onun senden başka kimsesi olmayacak.” “Ben onu hiç sevmiyorum. Nefret ediyorum ondan.” “Değişecek bu durum,” diyor çocuk kesin bir dille. “Seveceksin onu.” Çocuk öldü. Sándor bahçede çimenlerin üzerine uzanıyor. “Hayat bomboş olacak,” diye düşünüyor. “Benim için hiçbir şey kalmadı.” Kız kardeşi geldi. “Hadi gel Sándor, annemle ormana gidiyoruz.” “Anlamıyor musun?” diyor Sándor. “Sevmiştim onu. Öldü.” “Kimden söz ediyorsun?” diye soruyor kız kardeşi elindeki yaban çileği sepetini sallayarak. “Git buradan,” diyor Sándor. “Giderim gitmesine de,” diyor kız kardeşi, “kimden söz ettiğini bir bilebilsem.” “Sen tanımazsın, git buradan!” “Delirmişsin sen. Annemle gidiyorum.” Gidiyor. “Hangi anne?” diyordu kendi kendine Sándor. Kuru bir ağaç. Eve doğru ilerledi. Mathias oradaydı. Ağırbaşlı. Siyah bir kıyafet içinde. Ziyaretçiler gidiyordu. Sándor ve Mathias büyük mutfakta yalnız kaldılar. Sándor uyuyakaldı. Bir süre sonra, uykusundan sıçrayarak uyanıp avluya çıktı. Orada, çamurun içine uzanıp yatmış Mathias’ı gördü. “Yürüyebilecek misin?” diye sordu ona.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Büyük Defter – Kanıt – Üçüncü Yalan ~ Agota KristofBüyük Defter – Kanıt – Üçüncü Yalan

    Büyük Defter – Kanıt – Üçüncü Yalan

    Agota Kristof

    Agota Kristof’tan savaş, yıkım, göçmenlik, kimlik, insanlık ve yazmak üzerine tüyler ürpertici bir üçleme… Zamanın ve adın olmadığı bir coğrafyada, savaşın, felaketin, yoksulluğun ortasında...

  2. Önemi Yok ~ Ágota KristófÖnemi Yok

    Önemi Yok

    Ágota Kristóf

    Yarın, şu evim dediğim şeye sahip olacağım nihayet, büyük bir şehrin yoksul bir semtinde. Yoksul bir semt, zira insan yoktan nasıl zengin olur, dışarlıklıyken,...

  3. Okumaz Yazmaz ~ Ágota KristófOkumaz Yazmaz

    Okumaz Yazmaz

    Ágota Kristóf

    Şifreli yazılarımı tuttuğum hatıra defterimi ve ilk şiirlerimi Macaristan’da bıraktım. Erkek kardeşlerimi, annemi babamı, haber bile vermeden, bir veda bile etmeden geride bıraktım. Ama...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Herr Sommer’in Öyküsü ~ Patrick SüskindHerr Sommer’in Öyküsü

    Herr Sommer’in Öyküsü

    Patrick Süskind

    Çağdaş Alman edebiyatının önde gelen yazarlarından Patrick Süskind, bu kitabında, büyümekte olan bir çocuğun gözüyle dünyanın ve insanlığın fotoğrafını çekiyor sanki. Bir çocuk, dünyayı...

  2. Kuş Uykusu ~ Sadık YalsızuçanlarKuş Uykusu

    Kuş Uykusu

    Sadık Yalsızuçanlar

    “Evimizde yalnızlığa düşemediğim bir mazgal var. Teknoloji tütüyor. Halıdaki geleneği koklayamıyorum. Konuşunca musiki gibi söyleyip, yazınca hat gibi çizemiyorum ruhumun açık uçlarını. Sokaktan evime...

  3. Başka Aşklar ~ Ayşegül DevecioğluBaşka Aşklar

    Başka Aşklar

    Ayşegül Devecioğlu

    Daha önce Kış Uykusu’ndaki öykülerini okumuştuk Ayşegül Devecioğlu’nun. Son kitabı Başka Aşklar’da bu kez altı öykü ile okur karşısında: Koltuk, Tek Çaresi Ölümmüş, En...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur