Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Okçu’nun Yolu
Okçu’nun Yolu

Okçu’nun Yolu

Paulo Coelho

Her okun uçuşu farklıdır. Bin ok atarsan, bini de sana farklı bir yol gösterecektir: Okçunun yolu işte budur.Ülkenin en mahir okçusu Tetsuya bir köyde…

Her okun uçuşu farklıdır. Bin ok atarsan, bini de sana farklı bir yol gösterecektir: Okçunun yolu işte budur.Ülkenin en mahir okçusu Tetsuya bir köyde mütevazı bir marangoz olarak yaşamını sürdürmekteyken bir gün uzak diyarlardan gelen bir okçu ona meydan okur… Tetsuya bu meydan okumayı kabul ederek okçuluk felsefesini hem yabancı okçuya hem de köyün delikanlılarından birine aktaracaktır.
Paulo Coelho’nun Okçu’nun Yolu’nda dile getirdiği öğreti sadece okçuluğa değil hayatın her alanına uygulanabilecek, yolu nice erdemden geçen bir ilkeler bütünü.

“Kaleme aldığım bu metinde yay, ok, hedef ve okçu aynı gelişim ve sınama mekanizmasının bütünleyici birer parçası.”

Paulo Coelho

Bir sabah Saint-Martin’de
judo yaptığımı görerek
bana bu kitabın fikrini veren
Leonardo Oiticica’ya.

Ey günah işlemeden hamile kalan Meryem,
dua et Sen’den yardım isteyen bizler için.
Âmin.

“Amaçsız dua
yaysız bir oka benzer;
Duasız amaç
oksuz bir yaya benzer.”
Ella Wheeler Wilcox

GİRİŞ

“Tetsuya.”
Oğlan şaşkınlıkla yabancıya baktı. “Kentteki kimse Tetsuya’nın elinde yay görmemiştir,” diye karşılık verdi.
“Buradaki herkes onu marangoz olarak bilir.”
“Belki de vazgeçmiştir, çekinmiştir, orası beni ilgilendirmez,” diye üsteledi yabancı. “Ama sanatını kenara bıraktıysa, artık ülkenin en iyi okçusu kabul edilemez.
Ben onca gündür bunun için yollardayım: Ona meydan okumak ve artık hak etmediği şana nokta koymak için.”
Oğlan tartışmanın fayda etmeyeceğini anladı: En doğrusu, yabancı yanıldığını kendi gözleriyle görebilsin diye onu marangoza götürmek olacaktı.
Tetsuya evinin arka tarafında bulunan atölyede çalışıyordu. Gelenin kim olduğunu görmek için arkasına döndüğünde dudaklarındaki tebessüm dondu kaldı. Gözlerini yabancının taşıdığı uzun bohçaya dikti.
“Aynen düşündüğünüz gibi,” dedi yeni gelen adam.
“Buraya geliş amacım efsaneleşen şahsınızı küçük düşürmek ya da kışkırtmak değil. Tek istediğim, yıllarca yaptığım talimlerin sonucunda artık kusursuzluğa ulaştığımı ortaya koymak.”
Tetsuya önündeki işe dönmeye yeltendi; bir masanın bacaklarını takıyordu.
“Koca bir nesle örnek teşkil etmiş bir adamın sizin yaptığınız gibi ortadan kaybolması yakışık almaz,” diye konuşmayı sürdürdü yabancı. “Öğretilerinize uydum, okçunun yolundan şaşmamak için itina gösterdim, beni ok atarken izlemenizi hak ediyorum. Ricamı yerine getirirseniz sizi rahat bırakacağım ve ustaların ustasının yerini kimselere söylemeyeceğim.”
Yabancı, bohçasından upuzun, kabzası orta kısmın biraz altında bulunan, cilalı bambudan bir yay çıkardı.
Eğilerek Tetsuya’yı selamlayıp bahçeye çıktı ve başka bir yöne doğru eğilerek yine selam verdi. Ardından kartal tüyleriyle süslenmiş bir ok çıkardı, atış yapmak için sağlam bir temel oluşturabilmek üzere bacaklarını açtı, bir eliyle yayı yüz hizasına kaldırıp diğer eliyle oku kirişe yerleştirdi.
Oğlan suratında coşkuyla şaşkınlık arası bir ifadeyle olan biteni izliyordu. Tetsuya da işine ara vermiş, merakla yabancıyı izlemeye koyulmuştu.
Adam yayı –ok kirişe yerleşmiş halde– göğsünün ortasına yaklaştırdı. Başından biraz yukarı kaldırdı ve aşağı indirirken kirişi çekerek germeye başladı.
Ok, yüzünün hizasına geldiğinde yay tamamen gerilmişti. Geçmek bilmeyen bir an boyunca okçu ve yay hiç kımıldamadan durdu. Oğlan okun nereye nişanlandığını anlamaya çalışsa da bir şey göremedi.
Aniden kirişi tutan el serbest kaldı, kol geriye doğru sekti, öteki elin tuttuğu yay zarifçe gevşedi; okun gözden kaybolmasıyla uzaklarda belirmesi bir oldu.
“Git oku getir,” dedi Tetsuya.
Oğlan elinde okla döndü: Ok kırk metre ötedeki bir ağaçtaki kirazın bir yanından girip öbür yanından çıktıktan sonra yere düşmüştü.
Tetsuya okçuyu saygıyla eğilerek selamladıktan sonra atölyesinin bir köşesine gitti ve narin kıvrımlı ince uzun bir sopayı andıran, etrafına deri bir kuşak sarılı bir nesne çıkardı. Hiç acele etmeden kuşağı çözünce yabancınınkine benzer bir yay ortaya çıktı – bu yayın ötekinden farkı, epey daha yıpranmış görünmesiydi.
“Okum yok, sizin oklarınızdan birini kullanmam gerekecek. Ricanızı yerine getireceğim, ama siz de sözünüzü tutmak zorundasınız: Yaşadığım köyün ismini asla kimseye söylemeyeceksiniz. Beni soran olursa, izimi sürerek dünyanın öbür ucuna kadar gittiğinizi, sonunda da bir yılan tarafından ısırılıp iki gün içinde öldüğümü keşfettiğinizi anlatacaksınız.”
Yabancı başını olumlu anlamda salladı ve oklarından birini Tetsuya’ya uzattı.
Upuzun bambu yayının bir ucunu duvara dayayan
Tetsuya epey uğraştıktan sonra kirişi takmayı başardı.
Ardından, tek kelime etmeksizin dışarı çıkıp dağlara doğru yürümeye başladı.
Yabancıyla oğlan da adama eşlik ettiler. Bir saat boyunca yürüdükten sonra, iki koca kayanın arasından akan gür bir derenin kıyısına geldiler: Karşı kıyıya ulaşmanın tek yolu, çürük ipleri kopmak üzere olan köhne bir köprüden geçmekti.
Tetsuya istifini hiç bozmadan –ürkütücü bir biçimde salınıp duran– köprünün ortasına kadar yürüdü, karşı kıyıya doğru eğilerek selam verdi, sonra da yayını tıpkı yabancının yaptığı gibi hazırlayıp kaldırarak göğsüne yaklaştırdı ve oku fırlattı.
Oğlanla yabancı, okun yirmi metre ötedeki olgun bir şeftaliyi delip geçtiğine tanık oldular.
“Siz bir kirazı deldiniz, bense bir şeftaliyi,” dedi Tetsuya, sağ salim kıyıya döndükten sonra. “Kiraz şeftaliden küçük. Siz kırk metre ötedeki bir hedefi vurdunuz, benimkiyse yarı mesafedeydi. Öyleyse benim yaptığımı tekrar edebilmeniz gerekir. Köprünün ortasına gidin ve aynısını yapın bakalım.”

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıOkçu’nun Yolu
  • Sayfa Sayısı168
  • YazarPaulo Coelho
  • ISBN9789750751363
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
  • YayıneviCan Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Simyacı ~ Paulo CoelhoSimyacı

    Simyacı

    Paulo Coelho

    Simyacı, Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho‘nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye’de de çok sevildi, çok övüldü, çok yerildi bu kitap....

  2. Akan Nehir Gibi ~ Paulo CoelhoAkan Nehir Gibi

    Akan Nehir Gibi

    Paulo Coelho

    Dünyanın en sevilen ve en çok okunan yazarlarından Paulo Coelho’dan nefes kesici bir anlatı koleksiyonu. Paulo Coelho maneviyat, yaşam ve etik üzerine düşüncelerini paylaştığı...

  3. Portobello Cadısı ~ Paulo CoelhoPortobello Cadısı

    Portobello Cadısı

    Paulo Coelho

    Gizemli bir kadının öyküsü Onu yakından tanıyan, belki de hiç tanımayan dostlarının ağzından Kim olduğumuzdan emin olmasak da, kendimize karşı her zaman içten olma...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Hikaye Hırsızı ~ Jean Hanff KorelitzHikaye Hırsızı

    Hikaye Hırsızı

    Jean Hanff Korelitz

    Hikâyeler bize kim olduğumuzu söyler, peki ya biri o hikâyeyi çaldıysa? Jake ilk kitabıyla dikkate değer bir çıkış yapmış, ancak ikinci kitabının fiyaskosunun ardından...

  2. Sıfırkent ~ Steve EricksonSıfırkent

    Sıfırkent

    Steve Erickson

    Ağustos 1969. Charles Manson liderliğinde bir hippi “ailesi” Los Angeles’ın üzerindeki vadide beş vahşi cinayet işler. Aynı gün eski teoloji öğrencisi genç bir adam...

  3. Gölge Ve Kemik ~ Leigh BardugoGölge Ve Kemik

    Gölge Ve Kemik

    Leigh Bardugo

    Giriş Hizmetçiler onlara malenchki, yani küçük hayaletler diyordu; çünkü içlerinde en ufak tefek, en küçük olanlar onlardı; çünkü onlar Dük’ün evinde pis pis gülen...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur