Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Öze Dönüş
Öze Dönüş

Öze Dönüş

Eray Hacıosmanoğlu

Küresel bir tek dünya devleti sapkınlığına sürüklenen insanoğlu, hiç şüphesiz bu dönüşümün sancılarıyla boğuşurken, travmatik anıları geleceğe ayarlanmış saatli bir bomba gibi farkında olmadan…

Küresel bir tek dünya devleti sapkınlığına sürüklenen insanoğlu, hiç şüphesiz bu dönüşümün sancılarıyla boğuşurken, travmatik anıları geleceğe ayarlanmış saatli bir bomba gibi farkında olmadan genlerine kazıyor. Bu nedenle bu kitabı “geleceğin geçmiş travmaları” olarak yorumlamak çok daha sağlıklı bir bakış açısı olabilir. Çünkü geçmişin kötü izlerini temizlemek yetmez! Bugüne geçmişin geleceği olarak da bakmak zorundayız. Bu bizi hem olmuş olana hem de olacak olana karşı tam donanımlı bir şifa kaynağı yapacaktır.

Bugünün ruhsal problemlerinde esas mesele geçmişte yaşanan ağır travmalardır. Sebebini bulmak, adını koymak ve çözüme ulaşmak ise mümkündür. İnsanı özünden uzaklaştıran her türlü travmanın anahtarını bulmak, iyileşmede ve hastalıklara karşı korunmada birinci rolü oynar. O yüzden bu kitap ile olmuş olana çare bulmaya niyet ettiğimiz kadar olmamış olanın da önünü kesmeyi amaçlıyoruz..

Birçok kişi geçmişi açmanın zarar verici olacağını düşünerek geçmişte yaşadıklarını görmek ve duymak istemez. Bunun için de geçmişin yakasını bırakmadığını, bugünkü birçok davranışında kendini gösterdiğini fark edemez. Çünkü kişi çoktan geçmişin bugüne etkisi olabileceği fikrini zihninin en derinlerine kaldırmıştır. Bazen de kişi yaşadığı durumun anlamsızlığını görür, fark eder ancak olanın adını koyamaz. Geçmişi düzeltmeyi başaramadığında ise tüm yaşam enerjisini bu uğurda harcarken, huzur ve mutluluğu ulaşılmaz sanır. Manevi boşluğu madde ile doldurmaya çalışır; gereksiz harcamalar, borçlanmalar, zararlı bağımlılıklar içinde kaybolur gider.

Bu kitabı okurken hayatınızdaki olaylara bir isim verir gibi, unuttuğunuz ve geçmişte bıraktığınız sen’e yeniden dokunur gibi, kendinizi yeniden keşfederken bir kez daha doğar gibi bakın.

Çünkü uyanışın ilk çağrılarına kulak verir ve bu kitabı kendi yaşamınızı ele alarak okursanız, geçmişinizle ilgili muhteşem izler bulacak ve geleceği de

PSİKOSANAT KİMDİR?

Psikosanat benim tasarladığım ve uzun yıllardır üzerinde çalışıp didindiğimiz, insanlığa fayda sağlama amacı olan nadir bir projedir. Kökeni sanata dayanıyor olsa da akıl dolu bir dili psikolojiyle sentezleyerek seanslardan kitaplara, ekranlardan zihinlere kadar her alana yansıtmaya çalışmaktayız.

Psikosanat, zaman içinde kendi evrimini dönüştürerek Devlete bağlı resmi bir Psikolojik Danışma Merkezi haline gelmiştir. Bu sayede ruh sağlığı alanında tam yetkili nadir merkezlerden biri olmuştur. Burası bir Psikolojik Danışma Merkezi olmasının yanında toplumun kendi değerleriyle buluşturmayı amaçlayan, sosyolojik meseleleri öz değerler üzerinden analiz eden, hem yazan hem de uygulayan bir ortamdır. Bir yanımız kitap ve ekranlar ile dışarıya açıkken diğer yanımız da Zeynep Dizmen gibi çok kıymetli uzmanlarımız ile şifaya da aracıdır. Eserlerimiz şimdilik ‘Bir Annenin Doğuşu’, sonrasında ‘Hastalıkların Duygusal Sebepleri’ ŞİFA, ‘Geçmişin Travmalarından Kurtulmak ÖZE DÖNÜŞ’ ve son olarak ta tek dünya sapkınlığıyla insanın sosyal ve psikolojik yapısının nasıl yerle bir edildiğini gösterdiğimiz ‘MAHFUZ kitabıdır.

Psikosanat olarak merkezimiz, toplumun en önemli yapıtaşı olan Aileye ve bununla birlikte bireylere Psikolojik Danışmanlık hizmeti, kitaplar, seminerler, eğitimler, kamplar ve hatta programlar hazırlamaktayız.

Eray Hacıosmanoğlu
Aile Danışmanı – Araştırmacı Yazar

ÖNSÖZ

Bir önceki kitabımız olan Hastalıkların Duygusal Sebepleri’nde hastalıkların psikosomatik, yani duygusal sebeplerini ele almıştık. İyileşme için çok önemli bir milat çünkü duygusal sebepleri bilmek demek, o hastalığın şifasını da görüyor ve önleyebiliyor olmak demek.

Yıllardır bu konularda eğitimler alıp senelerce uygulayan uzmanlar olarak Eray’ın hepsini projelendirip kaleme alması sonucu, sahada uyguladığımız tüm bilgileri bu kitaplar ile ete kemiğe büründürmüş olduk.

Ben bir hastalığın oluştuktan, vücutta somut olarak ortaya çıktıktan sonra ele alınması sürecine odaklanırken, sevgili Eray çok farklı ve proaktif bir şekilde koruyucu olan kısmına bakmış, hastalıkların oluştuktan sonra engellenmesinin değil, oluşmasının engellenmesinin gerekliliğinden bahsetmişti. Gerçekten de her bir hastalığın duygusal sebebine baktığımızda geçmişin bizi bugünlere getirdiğini, bırakamadığımız, halledemediğimiz her meselenin bizi hasta ettiğini görmüştük. Bu bakış açısı sayesinde yeni ufuklara doğru yol almaya başladık ve devamı niteliğinde olan bu kitabı yazdık. Zamanda geriye gider gibi hastalıkların öncesine, yani geçmişin travmalarına uzandık.

O günlerden bugünlere gelirken son bir yılda geçmişte hangi konularda kaldığımızı, zihnin bizi nerelerde duraklattığını ve hatta bazen zihnimiz geride kalırken yaşamın devam edip gittiğini, ancak geride bırakamadığımız her yükün bizi nasıl kaosa sürüklediğini ele aldık. Bu bilgiler ile sadece seans odalarında çalışmadık. Geçmişin geçmişte kalmadığını ve önlem alınmazsa geleceği nasıl karartabileceğini satır satır gözler önüne serdik.

Zihin her an gördüğü, duyduğu, hatta kokladığı küçücük bir detay ile bazen geçmişe, bazen geleceğe gidebilir. Şimdide kalıp şu an neler yaptığına, neler yaşadığına bakması gerekirken geçmişten getirdiği öğretileri, anıları, kapatamadığı duyguları bugüne taşıyarak çözümlemeye çalışır. İşte bu çözemedikleri bazen kişiyi öylesine yıpratır ki, bugüne ait olayları yaşayamaz, duyamaz hale getirir.

Biz de bu kitapta, gördüğümüzden çok daha büyük bilgiler ve kıvrımlar içeren zihni sizlere tanıtmak istedik. Unuttum sandıklarınızın aslında tıpkı soğan kabukları gibi açıldıkça açıldığını, açmaya başladığınızda en derindeki önemli bilgileri görmenizi istedik. Ne zihin ne de beden aslında hiçbir şeyi unutmaz, biz biliyoruz, siz de bilin istedik. Zihin koca bir derya. Masumane hataların kişiye ödettiği kefareti, bugün yaşadığımız olayların nasıl geçmişimizden geldiğini, bir olayı tekrar tekrar yaşamamızın asıl sebebinin, sistemin kendi kendini çözme çabası olduğunu sizlere aktardık. Her bir satırında kendimizi çözümlerken sizlerin de çocukluğunuza birlikte inmeyi amaçladık. Yazdığımız her konuda yaşadıklarımızı irdeleyerek kendimize ait keşfe çıkarken çok ağladık, çok gözyaşı döktük ama sonunda ferahladık ve sırtımızdaki yükleri atarak bir sonraki adıma geçtik. Bu kitabı bir kitap yazar gibi değil, zihindeki yaşamı yazar gibi yazdık. Kelimelerin içinde özümüzü, ruhumuzu görmek istedik. Öyle de oldu ve umuyoruz ki sizler için de öyle olacaktır.

Umuyoruz ki bu kitabı bir kitap gibi değil, hayatınızı okurken olaylara bir isim verir gibi, unuttuğunuz ve geçmişte bıraktığınız sen’e yeniden dokunur gibi, kendinizi yeniden keşfederken bir kez daha doğar gibi okursunuz.

Sevgili Eray, ben merkezimizde seanslarda konuların gerçekleriyle yüzleşirken aylar ve geceler boyu bu kitapları ilmek ilmek işledi, yazdı ve bugünlere getirdi. Ardından o da sahaya dahil oldu ve gerçek vakalarla bu bayrağı sırtlandı. On binlerce sayfa araştırmayla birlikte yeni bilgilerle yüzleşti. Benim pes ettiğim noktalar olsa bile o kalktı ve pes etmeden yazmaya devam etti. Gerçekten takdire şayan bir emek.

Bu kadar önemli bilgileri aktarmak istememizin en büyük sebebi, size anlatacak çok şeyimiz olduğu kadar, taşıdığınız yüklerinizden bir nebze de olsa kurtulabileceğinizi bilmektir. Biliyoruz ki insanın kendisi ile yüzleşmesi, unuttuğunu zannettiği olayların birden karşısına çıkması, öylesine dediği davranışların birden anlam kazanması, gördüğü rüyaların rüya tabirlerinde değil kendisinde anlamının olması kolay değildir çünkü birey kurguladığı bu sahtelikte yaşamaya yıllar öncesinde karar vermiş ve alışmıştır. Geçmişi açmanın zarar verici olacağını düşünerek görmek ve duymak istemez. Geçmiş, onun yakasını bırakmadığını birçok davranışında gösterse de kişi bunu göremez çünkü o, geçmişin bugüne etkisi olacağı fikrini zihninin en derin mağaralarına çoktan kaldırmıştır. Bazen de kişi yaşadığı durumun anlamsızlığını görür ve fark eder, ancak adını koyamaz. Uyanışın ilk çağrıları olan ve bu çağrılara cevap vermek isteyenler için yazılan bu kitabı kendi yaşamınızı ele alarak okursanız geçmişinizle ilgili muhteşem izler bulacak ve şifaya doğru adımlar atacaksınız. Sadece öğrenmek ve bilgi sahibi olmak isterseniz bir okul kitabı gibi de okuyabilirsiniz. Ancak böyle bir durumda bile etrafta olanlara bakışınız değişecek, her davranışın geçmişte nasıl bir yoldan geldiğini gözlemleyebileceksiniz.

Amacımız bu kitabın binlerce satılması değil, şimdiyi yaşamak yerine geçmişe gömülü kalan bir insanı daha kurtarabilmektir. Zihnini kendi hapishanesinden kurtarabilmiş her bir kişi kendi özgürlüğünde yaşamaya başlayacaktır. Bu bizim için kurtuluşuna vesile olduğumuz bir hayat yolculuğu daha demek olacak, mutluluk hanemize bir artı daha eklenecektir. Yetmediği yerde, Psikosanat olarak kapımız sizlere her zaman açık.

Bir yıla yakın bir süredir kalbiyle, bilgisiyle, kararlılığıyla ve emeğiyle bu kitabı ilmek ilmek oluşturan, yazan ve beni de dahil eden sevgili Eray Hacıosmanoğlu’na…

Zeynep Dizmen
Uzman Klinik Psikolog ve Psikoterapist

İÇİNDEKİLER

1. BÖLÜM
GEÇMİŞİN TRAVMALARI VE
ÇIKIŞ YOLLARI: ÖRÜNTÜLER

‘Herkes önden ne gönderdiğine baksın’: Zaman .. 12
Geçmişin yükleri nasıl oluşur? .. 16
Travma Beden ve Beyin .. 21
Geçmişten Gelen Gelecek: Bellek ve Hafıza .. 29
Geçmişin Bilgi Bankası: Bilinç Dışı .. 32
Nesilden Gelen Travmalar .. 38
Köklerden Kopuş: Göç .. 44
Doğum Öncesi Travmalar .. 50
Köprüden Önce Son Çıkış: Doğum Travması .. 54
İlk İlişki: Bağlanma .. 62
İstismar ve İhmal .. 73
Proje / Amaç Çocuk .. 88
Geçmişin Yansıyan Duygusu: Aktarım .. 91
Değersizlik İnancı .. 106
Kayıp Hayaller Girdabı: İkame Hayat .. 113
Başkasının Yerine Doğmak: İkame Çocuk .. 120
Öğrenilmiş Çaresizlik .. 124
Suçlama sanatı: Kurban Tuzağı .. 131
Kendini Gerçekleştiren Kehanet .. 138
Yineleyen Kâbus: Tekrar Etme Zorlantısı .. 146
Geride kalmayan Günah: Kefaret .. 152
Ayrılığın Kaosu: Kayıp ve Yas .. 157
İçindeki Gücü Keşfet: Travma Sonrası Büyüme .. 174
Travmanın Hastalığa Yansımaları ..181

2. BÖLÜM
TRAVMALARA BAĞLI
PATOLOJİK SORUNLAR

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) .. 184
Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu .. 191
Antisosyal Kişilik Bozukluğu .. 195
Histrionik Kişilik Bozukluğu .. 197
Şizoid Kişilik Bozukluğu .. 201
Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) .. 204
Panik Bozukluk .. 206
Duygudurum Bozuklukları .. 208
Depresyon .. 211
Bağı Koparmak: Disosiyatif Bozukluk .. 216
Obsesif Kompulsif Bozukluk .. 222
Narsistik Kişilik Bozukluğu .. 225
Yeme Bozuklukları .. 230
Hastalık Hastası: (Hipokondriyazis) .. 232
Aleksitimi: Duygu Sağırlığı .. 236

3. BÖLÜM
İYİLEŞME SİLAHLARI

Sosyal Destek .. 245
Psikoterapi .. 251
Mindfulness: Bilinçli Farkındalık .. 256
Yeniden Bağ Kurma .. 264
Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme: EMDR .. 268
Duygusal Özgürleştirme: EFT .. 270
Aile Dizimi .. 273
Sonuç .. 289
Uygulama videosu .. 291

“Travmalarıma teşekkürler…”
Eray Hacıosmanoğlu

1

“GEÇMİŞİN TRAVMALARI VE ÇIKIŞ YOLLARI”

ÖRÜNTÜLER

ZAMAN
“Herkes önden ne gönderdiğine baksın”

Hayatta onca şeyin geçip gittiğini seyrederken sizden de görünmeyen parçaları eksilten, yenilerinin de acılara çare olabileceğini anlatan mucizedir zaman. Geçmişin ayak izlerinde ilerlerken her bir anınızı kayda alan şahidinizdir. Bugünü dün ile var eder, yarını ise nice sürprizlerle donatır. Zamandan bize kalan olgunluk, tecrübe ve dinginliktir. Geçmişteki travmalar ile gelecek serüvenimize gidip zaman içinde bir ileri bir geri yaptığımız bu gezimizin en önemli kavramıdır zaman. İnsan için sadece şimdiki an gerçek olsa da, geçmiş geleceği etkiler ve gelecek de şeklini daima geçmişten alır. Bu bakımdan zamanı düşünmek, hissetmek ve anlamak en büyük bilgi olmalıdır.

Düşen yapraklar vedaları hatırlatır bize ve tomurcuklar hep yeniden doğuma işarettir. Zamanla çiğlikten kurtulur insan, duygular olgunlaşır. İnsana dair sızılar zamana yatırılır. Acılar hüzne dönerken bazen de gülüşler yerini alır. Bizlere kendimizi tanıma fırsatı verdiği gibi, nice gerçeğin de aynasıdır. İnsana bir ömür farklı bedenlerde yaşama, kendiyle vedalaşma ve kendine kavuşma hissini tattırır. Önden bir şeyler göndermeyen her nefs için gerçek sanılan hayatın usul usul geçiciliğini fısıldar kalplere. Oysa asıl olan hep sonradır.

Zaman akıp gider ve her birimiz için farklı anlamlar barındırır. İçinde taşıdığı kıymet herkes için farklıdır. Hayatın bize sundukları ve sunabilecekleri hak edişimiz ile doğru orantılıdır. Bundan dolayı üzerinde daha fazla çalışmayı, yarınlar için yatırımı en çok hak eden mühim bir kavramdır zaman.

Zaman, yelkovanda ilerleyen yönden ziyade, yaşanan deneyimin yoğunluğu, katılan anlam, an’da yaşanan endişe, korku, umut, coşku gibi durumlara göre değişen bir ölçektir. Bundan dolayı insan zihni salt zamanla ya da saatle değil de bu zaman dilimine sığdırılan deneyimlerin nitel yanıyla ilgilenir ve bellek, kayıtlarını buna göre tutar. Zamanın hissedilen akışı yaşanan duygunun artı ve eksi yönlerine göre uzar veya kısalabilir. Bazen saatler senelere, bazen de günler dakikalara dönüşür.

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önden ne göndermiş olduğuna baksın.” Haşr-18

Zaman Göreceli midir?

Einstein, daha çocuk yaşlardan beri ışığa olan merakı sayesinde yaptığı çalışmalarla izafiyet teorisini ortaya koymuştur. 1905 yılında Einstein, iki ilkeye dayanarak yeni bir kuram geliştirmiştir. Yıllardır tartışılmayan ilkelerden biri yasaların tüm gözlemcilerde aynı gözükeceği, diğeri ise ışık hızının değişmez olduğudur. Einstein’a göre ise gözlemcinin göreli hareketine bağlı olarak ışığın hızı değişiyordu. Bu ilkelerden çıkan sonuç, evrende sabit bir referans noktası olmadığı ve her şeyin başka bir şeye göre hareket ettiğidir.

Zaman, her gözlemci için aynı akmaz. Işık hızına ulaşmış bir gözlemci için zaman daha yavaş akmaktadır. Siz ışık hızına ne kadar yaklaşırsanız çevrenizdeki her şey o kadar yavaşlar. Asıl tuhaf olansa sizin bunu fark etmeyecek oluşunuzdur çünkü beyninizde düşünce üreten nöro-sinaptik hücreler de daha yavaş çalışmaya başlar. Yani, zamanın sizin için yavaşlaması sizin tarafınızdan hiçbir şekilde fark edilemez fakat sizi gözlemleyen herkes tarafından fark edilebilir.

Einstein, “zamanın akışının herkes ve her şey için aynı olduğu görüşünü reddettiği teorisi” ile tüm dünyada ses getirir ve insanların zamana bakış açısını değiştirir. Einstein’ın bu teorisini daha iyi anlamak için zamanla ilgili birkaç örnek üzerinden düşünelim. Kısa sürede yetiştirmeniz gereken bir iş için ilgili kamu kuruluşuna gittiğinizde önünüzde çok kişinin bulunduğu bir sıra olduğunu hayal edin. Numaranızı alıp sıranızı beklemeye başlarsınız fakat bırakın dakikaları, saniyeler bile sizin için geçmez. Sizden önceki her bir kişinin işini bir dakikada halletmesini bile siz bir saat olarak hissedersiniz. Bir de uzun süredir özlem duyduğunuz sevdiğiniz birisiyle buluşup koyu bir sohbete daldığınızı düşünün. Gün boyunca o sohbet ortamında kalmak size birkaç saatten fazla hissettirmeyecektir.

Görüldüğü üzere, hepimizin mutlak ve emin olarak düşündüğü zaman oldukça değişken bir hal alabilmektedir. Zamanın farklı olarak işlemesi yalnızca içinde bulunulan durumdan kaynaklanmaz. Zamanı tecrübe eden kişinin o anda neler hissettiği de o kadar önemlidir. Zamanın yavaş aktığı örneği düşünürseniz, eğer sırada bekleyen kişi yetişmesi gereken işine yeterince önem vermiyorsa ya da işine odaklanamayacak

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Psikoloji
  • Kitap AdıÖze Dönüş - GEÇMİŞİN TRAVMALARINDAN KURTULMAK
  • Sayfa Sayısı291
  • YazarEray Hacıosmanoğlu
  • ISBN9786257479981
  • Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, 300 gr mat kuşe, Amerikan cilt, renkli
  • YayıneviHayy Kitap / 2022

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kasem ~ Eray HacıosmanoğluKasem

    Kasem

    Eray Hacıosmanoğlu

    And olsun ki yeni başlıyoruz! Büyük Taarruzun 100. yılını aştığımız bu günlerde duamız, bu kutlu zaferin sahiplerine olduğu kadar, yeni bir kurtuluş savaşı sınırında...

  2. Kanlı Düş ~ Eray HacıosmanoğluKanlı Düş

    Kanlı Düş

    Eray Hacıosmanoğlu

    “İnsanlar uykudadır, Ölünce uyanırlar” Resulullah’ın savaştığı kanlı çete yeniden sahnede! “Cehennemin kapıları” onlar için açıldı. Ordular kurup zihinleri dahi işgal edip insanı etkisiz bıraktıkları...

  3. Mahfuz ~ Eray HacıosmanoğluMahfuz

    Mahfuz

    Eray Hacıosmanoğlu

    Ey Âdemoğlu! O elma zehirli, hâlâ anlamadın mı? Bunca kaos ortamı, yangınlar, hastalıklar, iflaslar, ölümler, depremler, seller, afetler ve açlık seni neye hazırlamak için?...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur