“Abi bana iki öykü sar.” “Az bekle, çıkar.” Elleri yana yana tezgâha öyküleri bıraktı, üstü başı mürekkepti. Elimi uzattım, “Dokunma,” dedi. Yazıcıdan yeni çıkmışlar. “Durum mu, olay mı yeğenim?” dedi. “Olay olsun,” dedim, “bu ara pek durumum yok.”
Batıkan Köse, metropollerin alelacayip teferruatlarını, narsistik aurasını ve matrak rutinlerini, ele avuca sığmaz muzip bir dille anlatıyor. Öpmek isteyince hata raporu veren robot sevgililer, rüya görmek için ödenen vergiler, yaratıcı intiharlar tasarlayıp satan departmanlar, Olimpos-Beşiktaş minibüsünde mitolojik şöhretlerle ayaküstü muhabbetler… Yaşanmış ve yaşanması muhtemel anları ilmek ilmek birbirine bağlıyor. İlkokuldaki kalem hırsızı Çağdaş’tan yola çıkıp birisinin kalbini çalarak çağdaşlaşan ama bunu Batılılaşmayla bağdaştıramayan karakterlerin yarattığı bir çağrışımlar zinciri…
Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler sözcük oyunlarıyla renklenen ince bir mizahın öyküleri.
İçindekiler
Öykü Dükkânı………………………………………………………………………………………………………………………………..7
Misafirli Çocuklu Zeytinli Rüyanın Psikanalizi……………………………………..11
Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler……………………………………………………………15
Robot Sevgilim………………………………………………………………………………………………………………………….19
Rüya Vergisi…………………………………………………………………………………………………………………………………23
Yaratıcı İntiharlar Departmanı………………………………………………………………………………29
Karşı Motelin Yanıp Sönen Mor Işığı………………………………………………………………..35
Ekinsiz Topraklarda……………………………………………………………………………………………………………39
Bir Öykü Nasıl Yazılır?……………………………………………………………………………………………………..43
Korkuluk………………………………………………………………………………………………………………………………………….49
Paslı Demlik Masalı…………………………………………………………………………………………………………….53
Koltuk Parası………………………………………………………………………………………………………………………………57
Meddahbaşı Mehmet Rıza’nın Manav Torunu…………………………………………61
Hık………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….67
İlk Buluşma………………………………………………………………………………………………………………………………….73
Babamın Postmodern Otobiyografik Romanı…………………………………………..79
Küçük Sürprizler…………………………………………………………………………………………………………………….83
Dünden Kalan Çay………………………………………………………………………………………………………………..85
Tanrının Yırtmacı………………………………………………………………………………………………………………….89
Bir Buluşmanın Cirosu…………………………………………………………………………………………………….95
İki Peri Masalı…………………………………………………………………………………………………………………………..99
Çavdar Tarlasında Çavlan………………………………………………………………………………………….103
Olimpos’tan Beşiktaş’a…………………………………………………………………………
Öykü Dükkânı
“Abi bana iki öykü sar.” “Az bekle çıkar.” Elleri yana yana tezgâha öyküleri bıraktı, üstü başı mürekkepti. Elimi uzattım, “Dokunma,” dedi. Yazıcıdan yeni çıkmışlar. “Durum mu olay mı yeğenim?” dedi. “Olay olsun,” dedim, bu ara pek durumum yok. Sardı iki tane, poşete attım, tuttum evin yolunu. Genç bir çocuk önümde, abi öykü parası, taze kitap kokusu aldım kitabevinin önünden geçerken. Kaçakçı dikildi önüme, deminki genç çocuğun akrabası olacak. “Abi, yeni bir olay geldi. Böyle yazılmıyor artık.” Anlattı uzun uzun, durumcuyum dedim. “Bulamazsın abi, zabıta topladı durumcuları.” Hayırlı işler dedim, ayrıldım. Yüzlerce cilt dizilmiş vitrinlere onlarca renkte, sevgililer camdan masalara oturmuş karşılıklı kitap okumak için. “İki ayraç daha alabilir miyiz?” diyor adam, gülümsüyor kız. Sokağa bakan kara tahtaya beyaz tebeşirle yazılmış fiyatlar. Pahalı değil, bulut kızla buraya gelmeli. “Poşetin ağzını aç, hamur oldu öyküler,” dedi annem. Oturduk sofraya, ana oğuluz zaten. İki öykü yetiyor bize.
Eskiden hep durum öyküsü okurduk, haftada bir gün de balkonda roman yapardık. Durumumuz iyiydi o zamanlar. Belediyenin öykülerine kaldık şimdi. Ramazan kolisi de var, iki durum, iki olay çıktı içinden. Antoloji yaparız evdeki bayatlarla. Yüzü asıldı annemin, yazım yanlışı bulmuş. “Keyfim kaçtı,” deyip kalktı sofradan. Benim de kaçtı, öykümü yarım bırakıp balkona çıktım. “Söylerim,” dedim “dışarı çıkacaktım zaten.” Nereye gideceğimi sormadı. Köprüden geçen taksilere, otobüslere baktım. Camdan binalara, sekiz romanlık kira getiren dairelere daldım. Aklıma iki paragraf atıp çıktım evden. Duraktan bulut kızı aldım, o konuşurken bir güzele kaydı gözlerim. O görmedi, belki gördü de kendimi avutuyorum. Kalabalığa karıştık, elini tutacaktım, cebine soktu. Kızıldı, bulutların oluşturduğu bir yastığa benzettim saçlarını. Yağmurlu bir gece vakti çıktığımız sinema önünde kırmızı elbisesi üstündeyken sigarasını yakmaya çalışışını hatırlayıp ona anlatmadım. Kaşlarını kaldırır, gülerek benim nadiren sustuğum vakitler bir şeyler anlatırdı. Kitabevinin önünde durduk, kitap kapaklarına bakıp konularını tahmin ettik. Kuleden dışarı bakıyordu kızıl kız, gök turuncu, ucu kıvrık sarı bulutların. “Prensini bekliyor,” dedi. “Kız bakire,” dedim. “Pencereden sepet salmış, karpuzcuyu bekliyor. Bakkal çırağı da kıza yanıktır kesin.” Yüzüme baktı, gülümsedi. Bugün de maviydi gözleri. Sıkıldım oyundan. Dolaştık. Şarkılar yazdım ona içimden, melodisini işitip de bakmadı. Dergilere baktık alamayacağımız, bir gazete öykü eki verecekmiş de kalmamış. Kalabalığın içinden geçtik sahile inerken, iki öykü için bıçaklamışlar kadını, yerde yatıyor öylece. O bakamadı, B.’ye rastladık. Anlattı durmadan, tanıdığım biri ölmüş. Gülesim geldi, güldüm, şaşırdı bulut kız. Belki ölüm şekli belki de sadece ölmüş olması güldürdü beni. Anneme anlatsam kızardı. Görüşmeyeceğimizi bilerek görüşürüz diyecektik ayrılırken. Sahilde yürürken anlatmaya başladım hikâyemi. Bulut kız diye seslendim içimden. “Evimizde kitaplıklar olacak. Her gün farklı bir roman okunacak soframızda, renk renk ayraçlar kullanacağız,” dedim. İnandın. Yürüdük sahil boyunca, deniz fenerlerini, kaçak öykücüleri geçtik. El ele tutuşmadık, çekinirdin belki. İnsanların sesine tıkadık kulaklarımızı, sonra bizim olaysız öykümüz başladı.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Türkiye Edebiyatı Öykü
- Kitap AdıŞahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler
- Sayfa Sayısı110
- YazarBatıkan Köse
- ISBN9789750518676
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2015
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Hop Eden Şey ~ Şiir Erkök Yılmaz
Hop Eden Şey
Şiir Erkök Yılmaz
Genellikle diyaloglar üzerine kurulu öykülerinde insan ilişkilerini sıcak, gerçekçi ve ironik bir dille yansıtan Şiir Erkök Yılmaz, ilk kez 26 yıl önce yayımlanan Hop...
- Şeytanname ~ Mihail Bulgakov
Şeytanname
Mihail Bulgakov
Cesaretinle aklımı başından aldın, seni şeytan seni. Öp beni, haydi, kontrol komisyonundan kimse yokken çabuk öp.Karatkov, Kibrit Malzemeleri Merkez Deposu’nda evrak kayıt şefi olarak...
- O Sızı Hep Yoklar ~ İlyas Barut
O Sızı Hep Yoklar
İlyas Barut
“Sabaha karşı Fetvane Sokak’ta çöpçüler genç bir kadın cesedi bulduğunda şehrin doğusundan başlayan beyazlık daha buraları aydınlatmamış, sokağın kedileri henüz uyanmamıştı. Köpekler de kapı...