Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır
Suat Derviş
Menekşe Toprak’ın önsözü, Serdar Soydan’ın titizlikle hazırladığı kronolojik biyografisiyle Bir dokuma fabrikasında sömürülen, bütün hakları gasp edilmiş bir avuç insanın hayatının anlatıldığı roman toplumcu…
Kara Kitap
Suat Derviş
Hayaletler, fırtınalı geceler, ölümler, eski evler ve doğaüstü güçler… Bunların yanı başında kıskançlık, güzellik ve aşk… Hasta bir genç kız olan Şadan, güzelliğinden dolayı…
Ankara Mahpusu
Suat Derviş
Şehir, sokaklarda sürünenler, köprü altında yatanlar, arsalarda, oyuklarda, kovuklarda tüneyenler… binlerce biçare, binlerce sefille doluydu. Bu tıklım tıklım şehrin tek insanları, yalnız insanları nereye…
Ankara Canavarı
Suat Derviş
“Üç gün içinde üç cinayet işleniyor; biri Etlik’te, biri Keçiören ve biri de Telsizler’de. Her üçü de aynı elle, aynı şekilde, bir silah ile…
Kadıköy’de Muhakkak Bir Define Var
Suat Derviş
Vaktiyle Körler Memleketi denilen ve şimdi Kadıköy diye anılan yerde muhakkak bir define var. Evet, muhakkak bir define var! Profesörün büyük bir hakikat olarak…

(1901-1972) Asıl adı Hatice Saadet olan Suat Derviş İstanbul’da doğdu. Tıp profesörlerinden İsmail Derviş Bey ile Hesna Hanım’ın kızı olan Derviş, bir süre evde, özel dersler aldıktan sonra Kadıköy Numune Rüştiyesi’yle Bilgi Yurdu’nda eğitimine devam etti. 1918’de Almanya’ya giderek Berlin Konservatuvarı’nda piyano bölümüne yazıldı fakat kısa süre sonra edebiyat fakültesine geçti, doğu dilleri ve felsefe derslerine yöneldi. 1920 yılından itibaren imzası gazete ve dergilerde görülmeye başlandı. 1921’deyse Yeni Şark gazetesinin Berlin muhabiri oldu ve gazetecilik kariyerine başladı. 1933’e kadar Almanya-Türkiye arasında mekik dokudu. Özellikle 1930-33 yılları arasında Almanya’da roman, öykü ve makaleleriyle büyük başarılar elde etti. Eserleri neredeyse tüm Avrupa dillerine çevrildi. Türkiye’ye döndükten sonra Son Posta, Cumhuriyet, Tan, Bugün, Haber ve Vakit başta olmak üzere pek çok gazete ve dergide muhabir, köşe yazarı olarak çalıştı. Tefrikaları, öyküleri ardı ardına yayımlandı. 1940-41 yılları arasında çıkan, Türkiye Komünist Partisi’nin yayın organı denilebilecek Yeni Edebiyat dergisinde çalıştı. Bu süreçte partinin genel başkanı Reşat Fuat Baraner’le de evlendi. Derginin kapatılması ve haklarında soruşturma açılmasıyla bir anlamda Babıali’de de üstü çizilmiş oldu. Özellikle 1944 komünist tevkifatı sonrasında eserlerini yayımlatmak konusunda zorlanmaya, farklı takma adlar kullanmaya başladı. 1952-62 yılları arasını kapsayan ikinci Avrupa dönemini “gönüllü sürgün” olarak tanımlar. Bu dönemde, daha önce Türkiye’de tefrika edilen Ankara Mahpusu (Zeynep İçin) ve Yalının Gölgeleri (Çılgın Gibi) romanlarını Fransızca yayımlattı ve bir kez daha adından söz ettirdi. 1972’de Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesi’nde hayata gözlerini yumduğunda ardında elliye yakın roman, üç yüzü aşkın öykü, sayısız çeviri, değerli röportaj ve söyleşi dizileri bıraktı.



