
Tanınmış siyaset bilimci Robert Jervis, bu kitabında devlet adamlarının yaptıkları tercihlerin ardında yatan psikolojiyi sorgulayarak, gayrişahsi yapıların, kurumların, kuralların ve teamüllerin yön verdiği düşünülen uluslararası siyasette kişisel algıların, yanlış anlamaların ve bilişsel tarafgirliklerin ne denli etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Yarım yüzyıla yaklaşan meslek hayatında edindiği tecrübeleri ve alanda yapılagelen araştırmaları bir araya getiren Jervis, siyasi liderlerin ve yöneticilerin istihbaratları ve olası tehditleri nasıl yorumladıklarını, diplomasi dansını bazen bıçak sırtında ustalıkla nasıl yaptıklarını ve bazen de felakete yol açacak kararlara hangi güdülerle imza attıklarını irdeliyor.
Nükleer felaketin kapıda olduğu Soğuk Savaş döneminin diplomatik kıvraklıklarından, Üçüncü Dünya ülkelerinde yaşanan gerilimlere, ABD-Rusya ilişkilerinden günümüzün etnik ve jeopolitik çatışmalarına kadar uzanan geniş bir yelpazede gerçek dünyadan örneklerle modern tarihin en etkili uluslararası siyasi kararlarından bazılarının ardında yatan stratejik hesaplamaların mantığını ve psikolojisini gözler önüne seriyor.
İçindekiler
Teşekkür 15
Giriş 19
I. Kısım
Siyasi Psikoloji
1
İnançları Anlamak 37
1. İnançlar ve İnançlarla Bağlantılı Kavramlar 38
2. İnançları Araştırmak 40
3. İnançları Anlamak 45
4. Gerçeklik Değerlendirmesi 54
5. İnançların İşlevleri 57
6. İnançlar: Güçlü ve Özerk 68
2
Sarhoşun Arayışı 75
1. Zihinsel Yükü Azaltmanın Yolları 76
2. Sonuçlar 89
3. Net Değerlendirme 92
4. Sonuç 104
II. Kısım
Sezgisel Yaklaşımlar ve Önyargılar
3
Dış Politika Kararlarında Temsiliyet ve Teori
Odaklı Algılar
109
1. Temsiliyet Biçimleri 111
2. Temsiliyet ve Temel Oranlar 114
3. Ortalamaya Doğru Regresyon 117
4. Önyargıların Açıklanması 119
5. Dış Politika Kararlarına Yönelik Uygulamalar 123
6. Laboratuvar ve Doğal Ortam Neden Farklı Sonuçlar
Üretir?
128
7. Laboratuvar Bulgularına Benzeyen Dış Politika
Vakaları
137
8. Sonuç 139
4
Beklenti Teorisi 141
Kayıptan Kaçınmanın Politik Sonuçları
1. Kayıptan Kaçınmanın Genel Etkileri 146
2. Müzakereler Üzerinde Etkiler, Caydırıcılık ve Savaşın
Sebepleri
149
3. Savaş ve Barış Kararları 151
4. Kriz İstikrarı 155
5. Sosyal Verimlilik ve İstikrar Üzerindeki Etkiler 157
6. Yeniden Normalleştirme ve Ayarlama 161
7. Metodolojik Zorluklara Dair Sonuç Gözlemleri 166
III. Kısım
Siyasi Psikoloji ve Uluslararası İlişkiler Teorisi
5
Sinyal Verme ve Algı 171
İmaj Yansıtma ve Çıkarım Yapma
1. Aktörlerin Karşılaştığı Sorunlar 173
2. Bilgilendirici Davranış Türleri 179
3. Sinyaller ve İtibar 188
4. Algısal Önyargılar 191
5. Metodoloji Üzerine Bir Not 195
6. Sonuç 197
6
Politik Psikoloji Araştırması ve Teori 198
Köprüler ve Engeller
1. Tasvir ve Reçete 200
2. Optimal Karar Verme Süreçleri 210
3. Düşünme Tarzları 217
4. Maddi Işbirliği Alanları 227
5. Sonuç 230
7
İstihbarat ve Politika Yapıcılar Neden Çatışırlar 232
1. İstihbarat ve Politika Yapıcılar 232
2. Karar Vericilerin İhtiyaçları ve İstihbaratın Onlarla
Çatışması
235
3. Çatışan Baskılar 237
4. Geri Çekilme Pozisyonlarına Direnç ve Başarısızlık
İşaretleri
241
5. Güven ve Sebat 245
6. Çok Erken veya Çok Geç 249
7. Bilişsel Yatkınlıkların Önemi 252
8. Siyasallaşma 256
8
Kimlik ve Soğuk Savaş 263
1. Sovyet ve Amerikan Kimlikleri 264
2. Sovyet ve Amerikan Kimliklerindeki Simetriler ve
Asimetriler
267
3. Teorik Bağlam 270
4. Kimlikler Nasıl İşlerlik Kazanır 271
5. Gerginlikler, Yumuşamalar [Detantlar] ve Kimlikler:
Sürdürülebilir İddiaların Sınırları
274
6. Kimlik ve Soğuk Savaş’a İlişkin Standart Görüş 276
7. Üçüncü Dünya’daki Çatışma 278
8. Kruşçev, Buzların Çözülmesi ve Üçüncü Dünya 282
9. Yumuşama [Detant], Kimlik ve Soğuk Savaş’ın Sonu 283
10. Yumuşamanın İnişe Geçmesi 286
11. Sonuç 289
IV. Kısım
Psikoloji ve Ulusal Güvenlik
9
Caydırıcılık ve Algı 295
1. Yanlış Algı ve Caydırıcılık Başarısızlığı 297
2. Kendi Kendini Caydırma 311
3. Rasyonalitenin Sınırları 316
4. Savunmacı Kaçınma 328
5. Sonuç 330
10
Psikoloji ve Kriz İstikrarı 333
1. Psikoloji ve Kriz İstikrarı 337
2. Kaçınılmaz Olarak Savaş: Psikolojik Faktörler 342
3. İlk Saldırı Avantajındaki Psikolojik Faktörler 351
4. Sonuç 355
11
Domino İnançlar 360
1. Tehlikede Olan Nedir? 365
2. Tehditler, Vaatler ve İnandırıcılık 370
3. Çıkar Türleri 374
4. Etki mi Çaba mı? 393
5. Sonuç 397
12
Algı, Yanlış Algı ve Soğuk Savaş’ın Sonu 400
1. Farklı Dünyalarda Yaşamak 411
2. Aynı Dünyaya Gelmek 426
Dizin 429
Giriş
Perception and Misperception in International Politics2 adlı kitabımı yazma yolculuğum nasıl ki doğrudan bir süreç olmadıysa, bu makaleleri yazma sürecim de plansız bir şekilde gelişti. Neredeyse her seferinde, tetikleyici etken bir dergiye veya derleme bir kitaba katkıda bulunma davetiydi ve bunlar üzerinde çalıştığım daha büyük projeler açısından dikkat dağıtıcı şeyler olsa da dosyalarda ve kafamda biriktirdiğim fikirleri ve araştırmaları bir araya getirmemi sağlamaktaydı. Perception and Misperception kitabımı yazdıktan sonra siyasi psikolojiye odaklanmaya devam etmek mantıklı olabilirdi, fakat Soğuk Savaş, nükleer silahların dünya siyasetindeki rolü, uygun Amerikan nükleer stratejisi hakkındaki tartışmalar ve sistemlere işlerlik kazandıran mekanizmalar gibi diğer konulara yöneldim. Gelgelelim siyasi psikoloji üzerimdeki etkisini sürdürdü ve tüm literatürü takip edemesem de bu yaklaşımın bireyler olarak nasıl düşündüğümüzü ve davrandığımızı, toplulukların nasıl geliştiğini ve devletlerin birbirlerine nasıl tepki verdiğini anlamak isteyen herkese sunabileceği çok şey olduğuna inanmaya devam ettim. Bu konuda her zaman sadeliğe [parsimony]3 hem ilgi duydum hem de ondan uzaklaştım. Thomas Schelling, Glenn Snyder ve Kenneth Waltz gibi akademisyenlerle yakın kişisel temasım olmasa bile, nispeten az sayıda değişken içeren açıklamalar aramaktaydım. Onları sadece estetik olarak tatmin edici bulmakla yetinmedim, zaten kötü hafızam yüzünden onlarsız da pek iş göremezdim. Fakat kısmen tarihe olan hayranlığım ve siyasi gelişmeler karşısında şaşkınlığa düşecek eğilimim nedeniyle, insan davranışında ve uluslararası davranışta zengin ve karmaşık bir çeşitlilik de görmekteydim. Perception and Misperception’ın yeni baskısının önsözünde, son kırk yıl içinde alanda gördüğüm başlıca gelişmeleri özetledim. Bunların birçoğu buradaki makalelerde sunulmaktadır ama onları sunmadan önce alanla ilgili birkaç noktayı da belirtmek istiyorum.4 İyi ya da kötü, politik psikoloji bir “o”dan ziyade, bir “onlar” şeklindedir. Farklı varsayımlardan hareket eden, farklı metodolojiler kullanan ve farklı sorular soran birçok farklı tür vardır. Bazıları ortak noktalar ararken, diğerleri bireyler veya kategoriler arasındaki farklılıklara odaklanır. Sıklıkla patolojilere vurgu yapılır, ama alanın bazı kısımları da güçlü yönleri araştırır. Son on yılda, yeni araçlar beynin nasıl çalıştığını çok daha iyi anlamayı mümkün kıldı ve bu nedenle sinirbilim, önemli ama tartışmalı içgörüler sunmaya başladı. Diğer çalışmalar, biliş üzerine yapılan eski araştırma geleneğine dayanır ve bireylerin dünyayı nasıl algıladığını ve sorunları çözmeye çalıştığını incelerken, bazıları için daha iyi bir yaklaşım sosyal psikolojinin devamıdır; çünkü bireylerin içinde bulundukları sosyal ortamı ve etkileşimleriyle ürettikleri ortamı incelemeden ne olup bittiğine dair tam bir anlayış elde edemeyeceğimize inanmaktadırlar.
Alanındaki ana dergi olan Political Psychology’ye bakıldığında, meslektaşlarımın çoğunun odaklandığı konunun tutumlar ve oy davranışı olduğu görülmektedir. Tabii ki, bu konular ile uluslararası politika ve liderlerin kararları ve algılarıyla ilgili kaygılarım arasında bazı örtüşmeler var, ama hem bu konuda yer alan bireyler oldukça farklıdır hem de politikalar ve siyasi tercihler, incelediğim insanlar açısından halkın geneline kıyasla çok daha önem taşımaktadır. Yine de hepsi aşırı bilgi ve çoklu baskılarla karşı karşıya olan insanlardır. Bu yüzden birçok farklılığa rağmen, siyasi psikolojinin çoğu biçiminin beş ayırt edici özelliği paylaştığını düşünüyorum. İlki, insan davranışını anlamak için insanların nasıl düşündüklerini, çevrelerini nasıl yorumladıklarını ve kararlara nasıl ulaştıklarını incelememiz gerektiğine dair inançtır. Bu bakımdan basit uyaran-tepki modelleri nadiren işe yaramaktadır. İnsanların tepki verebileceği çok çeşitli uyaranlar vardır ve bunlar genellikle oldukça muğlâktır. Uluslararası politikaya gelince, devletin dış çevresinin önemini vurgulayan teoriler de bazı amaçlar için son derece yararlı olsa da birçok temel soruyu cevapsız bırakıyor. Ortak davranış örüntüleri tespit ettiğimizde bile, bunlar muhtemelen sadece aktörlerin dünyayı nasıl gördüğünü anladığımızda tam olarak anlaşılabilir olmaktadır. Aşağıda değinilen6 1940’ta Fransa’nın işgal edilmesinden sonra İngiltere’nin savaşmaya devam etme kararı gibi dünyayı şekillendirenler de dâhil olmak üzere birçok önemli dış politika kararı derinlemesine tartışma konusu olmaktadır ve dolayısıyla sadece dış durumu bilmek, farklı bireylerin neden farklı sonuçlara vardığını, hatta kimin üstün geldiğini bile anlamamıza yetmemektedir. Karar vericilerin hedeflerini, inançlarını ve algılarını incelemek için devletin “kara kutusunun” içine bakmamız gerekir.
Bunu ilişkilendirerek ifade etmenin bir yolu, standart akıl yürütme anlayışlarının yanlış değil de insanların ulaşmaya çalıştıkları hedefleri veya bu hedeflere ulaşmak için kullandıkları yöntemleri kavramakta yetersiz olduğunu belirtmektir. Ne var ki böyle bir şey, siyasi psikoloji ve rasyonel seçim teorisinin perspektiflerinin tamamen zıt olduğu anlamına gelmez. Uluslararası politikanın incelenmesi için en uygun rasyonel seçim biçimi, aktörlerin başkalarının davranışlarına ilişkin öngörüleri ve başkalarının kendi davranışlarına ilişkin öngörüleri etrafında şekillenen oyun teorisidir. Fakat oyun teorisi bu iskeleti ete kemiğe büründüremez, çünkü bu beklentilerin nasıl oluştuğunu ve ne olacağını açıklayamaz.7 İşte burada esas olan siyasi psikolojidir. Alanın büyük bir kısmı rasyonaliteden sapmaları incelemektedir. Ama birçok durumda böyle bir şey yararlı olmayabilir, çünkü kısmen rasyonalite kavramının kendisi belirsiz veya tartışmalı olabilmektedir. Nitekim rasyonaliteye veya onun eksikliğine odaklanmak bizi iki tuzağa düşürebilir. Birincisi, bu yaklaşım, karar vericilere olumlu not verme ya da olumsuz not verme eğiliminde olmamıza neden olabilir ki bu da anlayışı karartabilir. İkincisi, kararların rasyonalitesini sonuçların niteliğinden çok kolay çıkarabilmiş de oluruz. Daha fazla bireysel rasyonalitenin ve daha iyi karar alma süreçlerinin daha iyi politikalara yol açtığını düşünmek istesek de durumun böyle olduğunu varsaymamalıyız ve genelleme doğru olsa bile, çok sayıda istisna olacağından emin olabilmeliyiz. Siyaset psikolojisinin ikinci bir bileşeni, sadece ortak örüntüleri değil, sadece bazı gruplara uygulanan ve onları diğerlerinden ayıran genellemeleri ve bireysel yapısal özellikleri de araştırmaktır. Sonraki bölümlerdeki tartışmaların çoğu, alanın büyük bir kısmında olduğu üzere, evrensel olmasa bile en azından yaygın olan örüntüleri araştırmaktadır. Ama burada böyle bir arayış ile bireysel ve grup farklılıklarının önemli olduğu gerçeği arasında bir gerilim vardır. Bu yüzden Batı deneyiminden veya deneysel konulardan yola çıkıp aşırı genelleme yapmamaya dikkat etmeliyiz.8 Aynı kültür içinde bile, insanlar bilgiyi işleme, çıkarımlarda bulunma ve kararlara ulaşma biçimleri bakımından farklılık gösterirler. Dahası, uluslararası politika etkileşimli olduğundan, siyasi liderlerin insanları akademisyenlere kıyasla daha az homojenleştirmeye meyilli oldukları ve uğraştıkları kişilerin hedeflerini ve algılarını anlamaya çalışmaya ciddi bir dikkat gösterdikleri gerçeğiyle de yüzleşmeliyiz. Üçüncüsü, siyasi psikoloji insanların davranışları ile öz imajları ve kimlikleri arasındaki bağlantı noktasını araştırır.9 Anlaşılması gereken çok şey olsa da bireylerin ve grupların başkalarını görme biçimlerinin ve kendilerini görme biçimlerinin karşılıklı olarak ilişkili olduğu aşikârdır. Bu nedenle insanlar bazen kendileri hakkında iyi düşünmek için başkalarının kötü olduğunu düşünürler veya kendi devletlerinin barışçıl olduğunu ve dolayısıyla başka bir devletin düşmanlığının yalnızca onun kötü niyetli doğasıyla açıklanabileceğini düşündükleri için onu da saldırgan olarak görürler. Bireyler ve topluluklar genellikle kendilerini hayran oldukları kişilere benzer şekilde ve çatışma yaşadıkları kişilerden farklı –ve
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Felsefe Siyaset Felsefesi
- Kitap AdıDevlet Adamları Nasıl Düşünür? Uluslararası Politikanın Psikolojisi
- Sayfa Sayısı432
- YazarRobert Jervis
- ISBN9786256584792
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2025