Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

En Son Yürekler Ölür
En Son Yürekler Ölür

En Son Yürekler Ölür

Canan Tan

Bu kez yazar, aşk’ın yanı sıra organ nakli konusuna da dokundurmuş kalemini. Yaşamla ölümün kıyasıya savaştığı yol ayrımında ge-çen çarpıcı bir öykü. Yanı başımızda…

Bu kez yazar, aşk’ın yanı sıra organ nakli konusuna da dokundurmuş kalemini. Yaşamla ölümün kıyasıya savaştığı yol ayrımında ge-çen çarpıcı bir öykü. Yanı başımızda yaşanıyormuşçasına gerçek…
“Sen, gözlerinden ateşler saçarak, zehirli oklarını bana yöneltirken, ben sana âşık oldum Nehir…”
“Sen, tüm şatafatlı tanımlardan sıyrılıp en doğal halinle, yaramazlık yapan çocuklar gibi boynunu bükmüş bağışlanmayı beklerken, ben sana âşık oldum Deniz…” Yüreklere düşen ilk kıvılcımlar… Sonsuza dek süreceğine inanılan aşk, mutluluk… Ve o uğursuz kaza! Kadının belleğinde kalan son sözcükler… “Sıkı tutun Nehir!…

1

KİRAZ KIRMIZISI SPOR ARABA

Kaza anını hatırlamıyor.

Beyni, kocaman bir pıhtıdan ibaret sanki. Yaşamlarının üzerine aniden iniveren giyotinin, geçmişe ve geleceğe ilişkin her şeylerini acımasızca paramparça ederken ortaya saçtığı kanlardan oluşmuş ağdalı, koyu, yapışkan, kapkara bir pıhtı…

Kazayı çağrıştıran tek bir kare var belleğinde. Arabaları, karşı yönden gelirken birdenbire şerit değiştiren kamyonun altına girmeden önce, tüm bedenini şefkatle sarıp sarmalayan, bildik, ama bu kez onu koruyup kollayamamanın çaresizliğiyle acılı, sessizce özür dileyen bakışlar…

Ve onun dudaklarından dökülen son sözcükler:

“Sıkı tutun Nehir!…”

Önce trafik ekipleri geliyor kaza yerine. Ardından ambulanslar. Yarım saat öncesine kadar dingin bir şehirlerarası yol kimliğini sürdüren Kuşadasıİzmir yolunun Seferihisar kavşağı, bir anda ana baba gününe dönüveriyor.

Kasası sebze meyve yüklü kamyonun sol yanına ok misali saplanmış kırmızı, son model spor araba tanınmayacak halde. İçindeki genç kadınla erkeği güçlükle dışarıya çıkarıyorlar.

Boyunluklar takılıyor. Üzerlerine uzatıldıkları sedyelerle beraber, iki ayrı ambulansa alınıyorlar.

“Bilinç kapalı. Nabız zayıf…”

“Tansiyon düşüyor. Hasta şokla…”

“Ameliyathane hazırlansın. Birkaç dakikaya kadar oradayız. İki ağır hastamız var…”

Bütün bunlar yaşanırken, kamyon şoförü zıpkın gibi ayakta. Olayla zerrece ilgisi olmayan bir yabancı gibi kayıtsızca izliyor gelişmeleri.

“İki gündür uyumamışım ahi,” diye ifade veriyor trafik polisine. “İçim geçmiş.”

Ulusal haber ajansının acar muhabiri ise. ertesi günün gazetelerinde yer alacak haberin çatısını çoktan kurmuş… Kamyonun altında akordeonu dönmüş Lambanın yakın plan fotoğrafını da ekledi mi, işi tamamdır.

“Bu arabadan sağ çıktılar!” diye çakacak başlığı. Yaralıların yaşayacağı şüpheli ama. haberi geçtiği anda sağlar ya, gerisi ilgilendirmez onu.

Ancak, ajans muhabirinin bilmediği bir ayrıntı var. Altına imzasını atacağı yazıyı, duyula duyula kanıksanmış türden kaza haberleri arasından çıkarıp duygusal yönü ağır basan, masalsı hır kimliğe kavuş tutabilecek özel bir ayrıntı…

“Kazada ağır yaralanan genç çift. balayı seyahatinden dönüyorlardı .”

Bu başlığı atsaydı; vereceği açılımı geniş, sündürülmeye son derece açık haber, üçüncü sayfadan ilk sayfaya. hatla manşetlere bile taşınabilirdi…

O genç çift, başlarına geleceği önceden kestirebilselerdi, gene aynı kiraz kırmızısı arabayı seçerler miydi, orası meçhul.

İki ay olmuştu evleneli… İş yoğunluğundan, balayı yapmaya fırsat bulamamışlardı. Antalya’daki, Nehir’in katılması gereken seminer olmasa, hiç bulamayacaklardı belki de.

“Hem iş, hem tatil,” demişti çiçeği burnunda kocası. “Seminerin ardından, neden gönlümüzce bir balayı yaşamayalım ki?”

Antalya Havaalanı’na iner inmez, ilk işleri araba kiralamak olmuştu. Model ve renk önemli değildi, ayaklarını yerden kessin, yeterdi. Ama Nehir, alev alev yanan kıpkırmızı spor arabayı görür görmez vurulmuştu.

Arabanın ön koltuğuna, kocasının yanına kurulurken. “Şeytan yalnızca sunar, insan isterse seçer!” diyen Oscar Wilde”ı haklı çıkaracak bir davranışın içinde olduğunun farkında bile değildi…

2

TAKVİMİ BAŞA SARARSAK…

Bir yıl önce tanışmışlardı. Nasıl olduğunu ikisi de anlayamamıştı ama, çekişmeler ve pürüzlerle başlayan iş ilişkisi, umulmadık başarılara kapı açmakla kalmamış; zaman içinde tutkulu bir aşka dönüşüvermişti. Hem de biri otuz. diğeri otuz dört yaşında, işlerinden başlarını kaldıramayan iki işkoliğin, âşık olma şanslarının gitgide azaldığını, bundan sonraki beraberliklerini rastlantıların yönlendireceğini düşündükleri bir dönemde…

İşte o gün!

Diğerlerinden farksızmış gibi başlayan, farklılığını sıradan görünüşünün ardına gizlemiş, o pazartesi sabahı…

Etiler Caddesi üzerindeki ünlü iş merkezinin altıncı katındaki Nokta Reklam Ajansı ‘nda yeni bir iş günü başlıyor.

Her duruşunda birkaç çalışanı büroya bırakan asansörün son konuğu Nehir. Geç kalmış; cam bölmelerle birbirinden ayrılmış şeffaf odacıkların kapılarından aceleci “merhaba”!ar yollayarak hızlı adımlarla odasına doğru yürüyor. Sorumlusu olduğu, kısa bir koridorla diğerlerinden ayrılan bölüme ulaştığında derin bir soluk alıp kısacık bir “günaydın”la selamlıyor asistanını.

“Trafiğe takıldım gene,” diyerek telaşla odasına girmeye hazırlanırken, “Hiç oturmayın isterseniz,” diye gülümsüyor Nurcan. “Nevzat Bey, odasında sizi bekliyor,”

Bu saatte mi, diyecekken kendini tutuyor Nehir.

Her pazartesi, Nevzat Bey’le karşılıklı oturup kahvelerini yudumlarken, şirketin haftalık çalışma programını saptamaları alışılagelmiş bir durum. Ancak, daha önce patronunun odasına hiç bu kadar erken çağrılmadığını düşünüyor Nehir.

Toparlanması uzun sürmüyor. Kolunun altına sıkıştırdığı, son günlerde üzerinde en çok çalıştığı iki dosyayla Nevzat Bey’in kapısını tıklatırken, biraz önceki telaşlı halinden eser yok.

Fazlaca özveri isteyen, duyguların yanı sıra beyin gücü ve yaratıcılıkla beslenen, çok farklı bir iş reklamcılık. Her meslekte başarıyı yakalamak için geçerli sayılan temel özellikler, reklamcılıkta yetersiz kalabiliyor. Bir anda değişebiliyor şartlar. Bu yüzden de yeni şartlara uyum sağlama yeteneği ve becerisi olmayanlar, bu kapıdan içeri adımlarım atamıyorlar.

Nehir de tüm sıra dışı gelişmelere, tüm olağanüstülüklere şaşılası bir ustalıkla ayak uydurabildiği için burada ve bu konumda değil mi zaten?

Nevzat Bey, gizlemekle zorlandığı bir heyecanla karşılıyor Nehir’i. Patronunu iyi tanır Nehir; önemli çalışmaların öncesinde, ses getirecek projelere karar verme ya da imza alma aşamasında, hep böyle olur Nevzat Bey.

Yanılmamış…

Uzun toplantı masasının bir ucuna geçip karşılıklı oturduklarında, Nehir’in önüne koyduğu dosyaları elinin tersiyle itiyor Nevzat Bey.

“Konuşmamız gereken çok daha önemli konular var.” diye gülümsüyor. “Duyduklarına inanamayacaksın!”

“Cumartesiden bugüne ne değişti Nevzat Bey?” diye patronunun gülüşünü paylaşıyor Nehir. “Bizden habersiz, tatilde de mi çalışıyorsunuz yoksa…”

“Asla! Dinlenirken iş aramıyorum, ama iş beni bulursa itiraz ermek anlamsız olmaz mı?”

Yakalamak için elini uzattığı iş fırsatının coşkusuyla çocuklaşmış gibi. Aynı coşkuyu Nehir’e de aşılamak için anlatacaklarını belli bir sıraya dizmeye çalışıyor.

Şirketteki dördüncü yılı Nehir’in.

Boğaziçi Üniversitesinden mezun olur olmaz Amerika’ya giderek işletme mastırı yaptı. Ardından, bir yıl daha kalıp başarılı bir iş deneyimiyle döndü Türkiye’ye. Reklamcılık, aklına gelebilecek belki de en son işti. Hiç hesapta yokken, üniversitedeki marketing (pazarlama) hocasının telkinleri ve aracılığıyla başvuru yaptı; güçlü özgeçmişi sayesinde onlarca aday arasından seçilerek, “strateji danışmanı” sıfatıyla şirketteki işine başladı…

Eklendi: Yayım tarihi

“En Son Yürekler Ölür” için 13 yanıt

  1. Canan Tan gibi muhteşem bir yazara yakışan muhteşem bir kitap… Kitapların devamını heyecanla bekliyorum. :)

  2. bu kitabi gecen sene arkadasimin tavsiyesiyle okudum okurken duygulandigim anlar oldu mukemmel bi kitap arabada yolda okulda evde elimden dusurmedim zevkle okudum tesskker canan tan seni seviyorum

selina için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıEn Son Yürekler Ölür
  • Sayfa Sayısı424
  • YazarCanan Tan
  • ISBN9752110595
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviAltın Kitaplar / 2009

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Pembe ve Yusuf ~ Canan TanPembe ve Yusuf

    Pembe ve Yusuf

    Canan Tan

    Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE’nin! Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin, Pembe ile Yusuf’un...

  2. Issız Kadınlar Sokağı ~ Canan TanIssız Kadınlar Sokağı

    Issız Kadınlar Sokağı

    Canan Tan

    Taciz, tecavüz, şiddet mağduru 20 kadının hikâyesi… Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok...

  3. Aşkın Sanal Halleri ~ Canan TanAşkın Sanal Halleri

    Aşkın Sanal Halleri

    Canan Tan

    Vakt-i zamanında, “Aldanma ki şair sözü elbette yalandır!” diyen Fuzûlî, günümüzde yaşasa, “Aldanma ki sanal aşklar elbette yalandır!” mı derdi? Yoksa, “Aşk aşktır!” diyerek,...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Rind’in Ölümü ~ Mehmed UzunRind’in Ölümü

    Rind’in Ölümü

    Mehmed Uzun

    Kökleri aynı coğrafyanın suyuyla hayat bulmuş, iki farklı kuşaktan iki sürgün Kürt aydınının yolları birinin son durağı, diğerininse yalnızca geçiş güzergâhı olan bir sınır...

  2. Huzur ~ Ahmet Hamdi TanpınarHuzur

    Huzur

    Ahmet Hamdi Tanpınar

    Huzur’un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini “huzur”a kavuşturacak bir “iç nizam”ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri...

  3. Bir Hayalin Ardında ~ Muhammed Tarık KoçBir Hayalin Ardında

    Bir Hayalin Ardında

    Muhammed Tarık Koç

    Elektriğin gittiği bir akşam, mum ışığında Sümeyra için yazıyordum… Yuvarlak tahta masanın üzerinde yanan sönük mum alevi, üzerindeki lambayla göz göze gelmişti. Onları gördüm....

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur