Gözlerinde asılsız ihbarlar yatıyor, şeytan ürüyor kızıl Dudaklarında erdem denizinin!
İÇİNDEKİLER
Cam Kül Sır Küpleri …………………………………………………………… 11
EROTİKA
birinci geç vaftiz …………………………………………………………… 19
ikinci geç vaftiz …………………………………………………………….. 28
üçüncü geç vaftiz ………………………………………………………….. 35
eylem/boylam ………………………………………………………………. 44
GÜLDÜŞÜ TABİRLERİ …………………………………………………….. 61
CEMKIRIKLARI
şirzat ile haham …………………………………………………………….. 79
ben ölürsem …………………………………………………………………. 83
boş geniş ……………………………………………………………………… 84
haberler ve kapanış ……………………………………………………….. 85
muhbir mum bir …………………………………………………………… 86
büyük sayıklamalar dizisi ……………………………………………….. 87
şahcihan ………………………………………………………………………. 89
tarantula ……………………………………………………………………… 92
bir ayrılığın anatomisi ……………………………………………………. 93
teşhir-i primadonna ……………………………………………………….. 94
sempatizan netmiştim!. ………………………………………………….. 96
bir martıyı ağlattın sen, II ……………………………………………….. 98
öyle görünüyor ki ………………………………………………………… 100
fenafull’ah ile gubar …………………………………………………….. 102
humma ……………………………………………………………………… 104
tuhaf kadın?! …………………………………………………. 106
şabb-i emred ………………………………………………………………. 107
bir gece şah’eser imparatoru,
fuzuli bir delikanlılık yaptı
ise ben bunu yazdım ……………………………………………….. 109
ölümü de kusacağım ……………………………………………………. 110
dır dram ……………………………………………………………………. 111
ne çok? ……………………………………………………………………… 112
bundeslade …………………………………………………………………. 113
çilarmonî orkestrası’nın
lir çalgıcısı
ut çalarken düştü masal
bertolucci ile coppola’nın
tatlı kırmızı biberine,
murat gülerken su bastı gözlerini,
mon petit ‘hesse’ ……………………………………………………. 114
son sen ………………………………………………………………………. 116
civangir l ……………………………………………………………………. 117
CAM KÜL SIR KÜPLERİ
kırık bıçaktan kalkan toz sıyrılarak bozuk guguk sokağı’nın
parke taşlarında sabahlamış etnik bir pastan,
kasti yalnızlıklar çiçeği’nde volta atan kokunun ithamında
burgaç burgaç sarmal ziyanlarla bir eli kında onanan,
ayet komutanı peki taarruzlarında evet siperlerinde
bir sakallı çocuk katlinde sidik akıtan gece kusurunda,
bir ilenme oratoryosunun sahipsiz solisti,
sökülen hücreleriyle zalim bedenin gökhapsinde
kükreyerek anlamsız bulantılardan bir madde sıkıntısına
şüpheler ve çizilmeler, titreyiş ve usanç,
ulu kabarmalarıyla denizin şahlanan delioğlan dalgalarıyla
bıkkın bir cumhuriyet ihtiyarı’nın çok sonrasında,
çok öncesinde yargılı bir yanılsamanın,
mithos bittiğinde özürsüz kolay kaba duyarlıklarda,
şeytanın kamçısıyla çıldıran mahmuzsuz ilk süvari,
felsefi yağmalanan kentin dar hanlarında ve o delikanlı’da,
— siz kim bilir hangi kuşun prensisiniz?!
— kim bilir siz hangi taydan indiniz ve bu düşe girdiniz?!
yalnızlığın yalanına oturan bir diğer isyanla siz,
duman yakalamaya çıkan son mücahitten beri,
kadınsız bırakıldığınız savaşlarda ve aşklarda,
içlenmeyle sorgulandınız,
savunmasız bir acıydı kentinizin, kendinizin düşmesi
alkolün tahakkümünden doğarken soylu zakkum,
diyapozon mezartaşlarının mırıldandığı melodi,
sabıkalı bir başka çiçekle ben sizin kendinize geldim,
miğferimde, kılıcımda uzay kanı,
kırık bıçaktan, girdim içeri,
guguk sokağı’nı onaran yağmurdan bir rimbaud örttüm,
uyuyan serçe bıraktım ellerinize,
umarsız ve müebbet hicvimle gülümsettim kavminizi,
ters rüyalar görülebilir bir baharda keşfiniz,
bir sakallı çocuk katlinde sidik akıtan gece kusurunda,
üleştirerek bakışlarınızın sahte uyumunu,
hırçın sevişmelerden çıkarılmış sonuçlar gibi,
sarılır gibi vücudunuzdan artan yapay bir tortuya,
seyreder gibi sizin için ölmüş soylu bir atın hayaletini,
havaya kaldırılan çatlak asanın duyurduğu senfoni,
tepeler ve dağlar, nehirler ve vadiler suresi,
gezgin kara kedinin gidip gördüğü toplu kıyım,
kutsallığı aşka inandırılmış bir başkalaşım gibi,
orda kimsesizlik kütük gibi devrilir yüreğinize,
patlar ayin, kişner intihar
kırık bıçaktan, girdim içeri,
kucağımda cam kül sır küpleri ve şarap,
uzandım karanlığın aydınlattığı gerçeğinize,
saçlarımı dağıttım, gözlerimi dağıttım, serptim günü
uygunsuz tertibinize,
koşulsuz bir disiplindi sizinle birlikte olmak,
kahrolmak kahverengi bir merdivende,
imgelerini yitirmiş şipşirin bir şiir biçiminde,
yelelerinize kattım korkunun arka bahçelerini,
içinde kocaman kırmızı bir balığın yüzdüğü
korkunç bir havuzdu ağzınız,
bağıra bağıra geçtik meşalelerle gerdek sevdanızdan
çıkılmayacak bir pencere, aralanmayacak bir kapı
kurumayacak bir çamaşır, kırılmayacak bir kadeh
gibi durdunuz bu büyük tutkunun çerçevesinde
bağıra bağıra geçtik meşalelerle gerdek sevdanızdan
kasti yalnızlıklar çiçeği’nin zulasında konuklayan ölüm,
tipi gözyaşı bu,
tipi gözyaşı şimdi yıllanan,
çağların dışkanaması, kadınsız bırakıldığınız,
uğruna idamınız istenen mor insan,
uğruna asıldığım sabit doğa,
kırık bıçaktan, girdim içeri,
piyanolar çalarken sonmücahit ilksüvariye loş konakta,
avlular aya doyarken,
otobiyografik bir kırılganlık, negatif bir güz,
uşaklar tepsilerde hırs taşırken koridorlarda,
odanızda o eski hanı düşündünüz!
o eski hanın o eski delikanlısı
talan sona ermiş ve teslim olmuştu gövdeniz
konaklar yetmez ki aşkı tatmin etmeye!
hep hanlar hatırlatır o bıçkın dostları
içilen içkiler, elle yenilen tavuklar,
avuçlanan tatlılar, dudaklara bulaşan bal tat
ve arada bir ellemek kalçalarını yaşlı kadın hizmetkârın
kahkahalar, gülüşmeler, bir anda çıkan kavgalar
bıçaklar.. bıçaklar.. bıçaklar..
konaklar yetmez ki aşkı aşka alıştırmaya
hep hanlar hatırlanır, hep oteller, sokaklar..
kasti yalnızlıklar çiçeği açmaz ki
bir konağın burjuvaziye göz kırpan çizik balkonunda,
mithos bittiğinde özürsüz kolay kaba duyarlıklarda,
bir böğürtüdür kişiliği buzdan sarkaç olanlarda sevda,
ne komşunun geceleri hiç sönmeyen ışığında aranan giz
ne de zoofilist la fontaine’den masalfabl ablukası
çetrefildir yüreğin magmasında fokurdayan çaydanlık
– anlamamak için direnensindir
– hatırlama ziyi, sen ilk kez kar gördüğünde de ağlamıştın!
kara gözlerinde bir hayvanat bahçesi taşıyansındır,
ve fakat mithos bittiğinde
dikiş iğnesi gibi bir hasret kalacaktır
toplu iğne gibi bir aşk
çengelliiğne gibi bir aldatılma hissi
en yakın meyhanede içtiğin bir duble votka
bir duble daha, bir duble daha, bir duble de benden
unutmak istediğin kararlı bir yalvarmadır
dua değildir, tanrı yoktur ve adil de sayılmazsın
göçük altından çıkmaya çalışan yaralı bir gergedansın
bilmem kaç günlük sakalın ve pis pardesünle
burnunu sildiğin rengi atmış kaşkolunla
cildi parçalanmış bir beckett kitabıyla
bu kenti, çeten sokak köpekleriyle daha kaç kez dolaşabilirsin
kaç kez kavga edebilirsin daha
sokaklar laf atacaklar, sataşacak sana her orospu
kaçıp gitmeyi düşlediğin o sahil kasabası dün yandı
telefon açıp her şeyi ama her şeyi
itiraf etmeyi, onu sevdiğini söylemeyi düşündüğün insan
dün öldürüldü
evdeki kedin camdan düştü
felç indi annene
babansa başka biriyle yaşıyor artık
konağa dönmek de imkânsız
imkânsız sözcüğünün içinde esen bir rüzgâr var
parasızlık ve sefalet iki ejder gibi karşında
amerika’ya gidemeyeceksin, komünist olamayacaksın
bir renoir tablosu satın alamayacaksın asla
kâğıt oyunlarında hile yapmayı da beceremeyeceksin
senin ruhunu dev bir tümör gibi taşıyor içinde evren
kentten ‘son çıkış’ levhası altında durup bir an
iki şimşek arasına gerdiğin telde yürü sen ey
cam militan!
suçlama karını ve çocuklarını
suçlama polis devleti ve ekonomiyi
enflasyon ya da birahaneler, ihanetler ve de kaçışlar
sahte sürgünler
enez bir sorgulamadasın vakit artık çok geç
nâzım yetmiyor iliğini titreten kanı dellendirmeye
ahmed arif kemikleşti diyorsun
nevzat ise henüz çok genç
ve ben önüme ilk çıkanla deli danalar gibi
..kişmek istiyorum diyorsun, içmek istiyorum
maç izlemek, ucuz sinemalarda porno film seyretmek
halim yok yeni bir yenilgiyi sırtlanmaya
dayak atmaya dayak yemeye mecalim yok
kurşunu sıksam suyunu çıkarırdım bir zamanlar,
iki şimşek arasına gerdiğin telde yürü şimdi sen ey
zavallı cam militan!
ve otur, yanmış bir sahil kasabasında yaz anılarını
billur anılarından utan!
UTAN!
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şiir
- Kitap AdıErotika
- Sayfa Sayısı120
- YazarKüçük İskender
- ISBN9789750741562
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Her Pazartesi / 1962-67 Notları ~ Turgut Uyar
Her Pazartesi / 1962-67 Notları
Turgut Uyar
Yapı Kredi Yayınları, toplu şiirler ve öyküler ciltlerinde öne çıkan kitapların ayrı basımlarını sürdürüyor. Bu kapsamda, Turgut Uyar’ın şiir kitabı “Her Pazartesi” yeniden bağımsız...
- Rengâhenk ~ Can Yücel
Rengâhenk
Can Yücel
İçindekiler Yaprak Dökümü ŞEY GİBİ İstemeyerek Garcia Lorca’ya Grasiya.. Martılar ki…. Basur Badel Mevt Prima Vera.. İlaç İlanı Sert Bir Adam. Enver Gökçe’ye İstanbul...
- Çalkantı ve Dalga ~ Ebubekir Eroğlu
Çalkantı ve Dalga
Ebubekir Eroğlu
Ebubekir Eroğlu´nun yeni kitabı Çalkantı ve Dalga, Modern Türk Şiirinin Doğası gibi çok önemli bir eserin sahibi, Türk şiirinin göz ardı edilmeyecek damarlarından biri...