Yolumda ilerliyorum. Waliz’im kamaşıyor. Karanlığın Işıltısı gözlerimi alıyor. Bir sevdaya içini dökmek olmasın şelale Waliz’in ikincisindeyiz. küçük İskender’in şiirle, anılarla, düşüncelerle ördüğü, sürdürdüğü bir günlük Waliz. Sınırı, kapısı yok. Şiirimizin en özgün kalemlerinden birinin açıklıkla yazıp okura gönderdiği bir süreksiz mektup. Okurlar için de esinleyici, su imgeleriyle dolu bir metin. Devamı geleceği için, şimdiden koleksiyonluk bir kitap…
Çıkar üstündekileri de sevişelim, dedim
Soyundu portakal
2 ekim 2016
Herkes mutlu olmayı planlıyor. ‘En kötü ihtimal
gelecek yıl bu zamanlar mutlu olmuş olurum’ gibi bir
gevşeklik içinde.
Huzur ile yetinebildiğini unutmuş durumda.
Mutluluk tahrik gücü yüksek bir illettir.
Huzur tahrip gücü zayıf bir afrodizyaktır. Üstelik
güvenle ilişkisi, sakinleştirici.
Mutluluk, atakları anlık ve süresi / periyodu değişkenlik
gösteren bir rahatsızlık, bir ruh hastalığıdır.
Hiçbir canlı mutluluk tablosu gösteremez. Doğayı
kolaçan edin.
Ne mutlu bir yılan!
Ne mutlu bir öküz!
diyebilir misiniz?
Şu gül sanırım çok mutlu.
Şu sardunya mutluluğunu sizce neye borçlu?
Huzur: Sataşmanın azaldığı, dengenin kısmen
kurulduğu nokta işte. Huzurlu varlık sakinleşir, kendini
ahenge teslim eder.
Kainatın huzurlu sessizliği, tanrıyı bilmemesi,
ilgilenmemesi ile mümkündür.
Çünkü insan üç seçenekle sevişir:
a) Matematik kuralları çerçevesinde – kesinlikle eşit
b) Fizik kuralları çerçevesinde – nesnelerin
motivasyonu
c) Kimya kuralları çerçevesinde – her şey redoksa
tabidir.
Kalbi bozulan birinin beyni huzur değil, mutluluk arar.
Celladıma danışmam lazım!: Neden hep suç ve
suçluluk duygusu üzerinden şekillenir inançlar ve
neden en keskin tavır ‘inancımı sorgulayamazsın’
cümlesinde can bulur?
Tibet benzeri; şamanların hayatta kaldığı bir yer olmalı
bu gezegende: Döngüye riayetin huzurla buluşma
noktası. Hayali bile ferahlatıyor biteni.
‘Temsil etmiyorum ben hiçbir şeyi’ diye bağırıyor
tabiatın her zerresi – ‘teslim edeceğim hiçbir şey de yok
hatta’ diye sürdürüyor sitemini.
Sitem mi / Sistem mi?
Karar mekanizmasına bağlı.
Cesaret mi / Esaret mi?
Biyolojik gelişim ünitesinin kapsadığı ruhsal etki
alanları – ekolojinin tenle irtibatı veya. Zor meseleler
bunlar. Elbet, düşüneceğim. Şairlerimizin tasvir
geçişlerine, tanımlama eşiklerine bakacağım – epey
zamanımı alacak bu.
İnsan lüzumsuz bir eşyadır zaten.
Evrimin tekil kalması, çoğula geçmemesi, doğanın bizi
evrime doğru reddi / iteklemesi yanıt arayan asıl soru.
Mutluluk inadı belki de. Mutluluk uğruna huzuru terk
yani.
Saat henüz sabahın altısı. Acelem yok; bir çözüm çıkar
şüphesiz bu denklemden.
İnsan lüzumsuz bir eşyadır zaten.
Eski tabletleri araştırmalı, toprağın dibine inmiş taşların
üstü incelenmeli, köşe bucak mağaralar kurcalanmalı
– insan şu sözün benzerine ulaşmalı.
Aristo’nun aklına gelmiş olabilir mi acaba?
Ah tabii, homo erectus denen kırılma ânı – ayağa
kalkma aşaması yani / korunmak için meraklanma
mevzusu.
Otokontrolü ele geçirme, o zayıf zafer hadisesi.
Oysa her nedense felç geçirmiyor bitkiler. Sinir ağsız
hayattalar.
Yani?
Bütün hikâye sinir sisteminde demektir.
Sitem mi / Sistem mi?
Buradan yürürsem, fizyoloji ile ekoloji çatlarında, o
kavşaklarda gerçek fikirler beni aydınlatacak.
Deniz fenerimi görür gibi oldum.
Ya yanaşırım kıyıya ya da çarparım kayalıklara.
Sıkıntı yok. Ben de lüzumsuz bir eşyayım sonuçta.
2 ekim 2016
ek
lek
tik
Kalabalık bir arkadaş grubuyla gelmişti delikanlı –
benden kâğıt istedi; verdim.
Kâğıttan bir bumerang yaptı. Cidden.
Yıllardır saklıyorum onu. Ama şimdi anladım: Bir kişi
bir kişiye neden elleriyle yaptığı bir bumerang bırakır?
Hem de kâğıttan?
“Bana ne yaparsan döner sana!”
“Senin canını kâğıt acıtır.” Origami değil ortadaki.
Katlama sanatı veya katlanma / katlanabilme sanatı.
Çok güzelmiş. Âşık olacağım ilk insana bumerang
hediye edeceğim ben de. Üstüne şiir yazacağım;
beğendiğim renkler, kokular süreceğim.
Döner belki bumerang.
8 ekim 2016
Waliz’i bir seri olarak yazmayı toplamayı ömrüm
boyunca sürdüreceğim. Waliz Bir, Waliz İki, Üç.. böyle
gidecek.
Elbette son notlarımın kitap halini göremeyeceğim.
-‘O kitabın adını da Açık Kalan Son Waliz koyarsınız
ardımdan’ dedim. Üzüldü dostlarım.
Oysa ölen birine değil, yaşayan birine üzülmek önemli.
Ölüye üzülen kendine üzülür; yalnızlaştığının farkına
varır.
Ölü bol. Diri az.
Mayalar tarihten silindi diye üzüldüğümü
hatırlamıyorum mesela.
Annemin balkonuna bir karga musallat olmuş; yeni
yıkanmış, asılmış çamaşırlara sıçıyormuş durmadan.
Bak bu üzücü.
Karga ölse üzülmem.
Dün deniz otobüsüyle Mudanya’dan dönerken ilk kez
canlı canlı yunus gördüm.
Bir daha görsem üzülmem.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme Şiir
- Kitap Adıİkinci Waliz
- Sayfa Sayısı160
- YazarKüçük İskender
- ISBN9789750737565
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Deliliğe Övgü ~ Desiderius Erasmus
Deliliğe Övgü
Desiderius Erasmus
Yanlış yerde ve yanlış zamanda ortaya çıkan bilgelikten daha delice bir şey olmadığı gibi, orantısız ve dolayısıyla yanlış zekâdan daha ahmakça bir şey de...
- Senin Adın Bile Geçmedi ~ İclal Aydın
Senin Adın Bile Geçmedi
İclal Aydın
Çalıkuşu Feride günlüğünün arka kapağına mavi mürekkeple yazarak bitirirdi sözde yaşam öyküsünü… “Bu geceye kadar hep bir parça senindim Kâmran” diye, anımsar mısın? Bir...
- Suçtur Umutsuzluğa Kapılmak ~ Cezmi Ersöz
Suçtur Umutsuzluğa Kapılmak
Cezmi Ersöz
Buralarda ölüm çok farklı algılanıyor. Buralarda insanlar ölüme bir son gibi bakmıyorlar. Buralarda hiçbir şey kesintiye uğramıyor. Hayat, ölüm ve çocukluk, her şey kesintisiz...