Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Fısıltı; Bir Kabal: Kitap Bir “Karanlığa Dönüş”
Fısıltı; Bir Kabal: Kitap Bir “Karanlığa Dönüş”

Fısıltı; Bir Kabal: Kitap Bir “Karanlığa Dönüş”

Mustafa Hüdai Utku

“Sen karanlıkta görebiliyorsun,” diye hırıldadı Aager zifiri odada göremediği kıza. Kızdan uzun bir süre herhangi bir cevap gelmedi. Neden sonra kızın, sanki bir kusur…

“Sen karanlıkta görebiliyorsun,” diye hırıldadı Aager zifiri odada göremediği kıza. Kızdan uzun bir süre herhangi bir cevap gelmedi.

Neden sonra kızın, sanki bir kusur işlemiş ya da “kusurluymuş” gibi “utanmış” sesi duyuldu. “Evet.”

“Işık yapabiliyor musun peki?” diye sordu Aager. Kızdan yine bir ses gelmedi ama adamın çıkarıp yere sabitlediği mum bir anda alev aldı.

“Hayır. Ben ışık yapamam,” diye, rezil olmuş bir ifadeyle cevap verdi kız. “Ama senin ateşini yakabilirim ki…”

Aager mum ışığında kızın, komik ve konik saçlarının yerli yerinde ve olmaları gerektiği gibi olup olmadıklarını kontrol ettiğini gördü. Sonra da elbisesini düzeltip, herhangi bir kir, yırtık, ya da kırışıklık olmadığından emin oluşunu seyretti. Aager, kızın hangi ara yaptığını kestiremedi ama başı kucağında uyuyan izci kızın parçalanmış gömleği de artık tek parçaydı ve ilginç bir şekilde üzerinde kan lekesi de yoktu.

“Bunu yapabildiğini söylemedin,” diye hırladı Aager.

“Bunu yapabildiğimi sormadın,” diye, alt dudağını pörtleterek söyledi kız. “Neyi yapıp yapamadığımı sormazsan, bunu sana nasıl söyleyebilirim ama ki?”

**

“Bree… Ayağa kalk… Burada duramayız… Diğerlerine ulaşıp barınak gibi bir şey bulmamız lazım. Bu sağanak normal değil.” diye bağırdı Laila ama şiddetli yağmur ve art arda patlayan gök gürültüsünden, kuzeninin kendisini duyup duymadığından emin olamadı. Bremorel de onu duyduğuna dair herhangi bir tepki göstermedi. Kız, sindiği ağaç kovuğunda gözleri fal taşı gibi açılmış, kontrolsüz bir şekilde titriyordu sadece. “Geliyor! Geliyor!” diye inleyerek kendisini tekrarlayıp duruyordu sadece. Laila öylece ve hayretle kuzenine baktı. Zira bugüne kadar onun sinmiş olduğunu asla görmediği gibi korkudan inlediğini de duymamıştı. “Ne var, Bree? Ne gördün? Ne geliyor?” diye sordu boğuk bir sesle ve yaratığa karşı savaşırken kırdığı kılıçlarının yerine Udoorin’den ödünç aldığı iki uzun hançerini, beline geçirdiği kınlarından çekti ve sağanaktan dolayı beş on adım ilerisini göremediği ormanı temkinli gözlerle süzdü ancak tehlike olarak tanımlayabileceği herhangi bir şey göremedi. Hançerlerini tekrar kınlarına yerleştirdi, uzanıp kuzeninin çamurda yatan iki elli kılıcını kaptı ve kendi sırtına, kınıyla birlikte kayışlarıyla bağladı sonra da inleyen kuzenini ağacın kovuğundan ıkınarak çekip çıkardı, zorlukla da olsa omzuna attı ve gerisin geriye koşmaya başladı. Öyle görünüyordu ki takımın gerisi de daha iyi durumda değildi. Lady Magella sırılsıklam olmuştu ve koca gövdeli bir ağaca sırtını vermiş, yüzünde muazzam bir hakarete uğramışçasına ifadeyle kaşlarını çatmış, öylece duruyordu. Lady Moira da sırılsıklam olmuştu. Kızıl-kahve saçları başına, alnına ve yanaklarına yapışmıştı ve yağmur kızın çelik zırhı üzerinde büyük bir gürültüyle davul çalıyor gibiydi. Udoorin onların hemen karşısındaki ağaca sırtını vermişti ve ıslak, kısa saçları bir kirpinin dikenlerine benziyordu. Gnine ise bir şekilde aynı ağaca tırmanmış ve üzerinde bulunduğu dala, fena hâlde tırsmış bir şekilde öylece yapışmıştı. “Efendi Aager nerede?” diye bağırdı Laila takımın yanına vardığında. “Sağanak başlar başlamaz ortadan kayboldu!” dedi Lady Magella kızmış bir şekilde. “Nasıl yani?” diye hayretle sordu izci kız ve kuzenini omzundan yavaşça yere indirdi. “Sığınacak bir yer bulmakla ilgili bir şeyler söylemiş olabilir.” diye homurdandı dişi-dwarf. “Küçük Morel’e ne oldu böyle?” “Bilmiyorum. Yağmur başlayınca öylece iki büklüm oldu ve ‘Geliyorlar, geliyorlar!’ diye kendisini tekrarlayıp durdu ama ben yaklaşan bir şey göremedim.” diye cevap verdi Laila, yüzünden yağmuru silerken. “Bu yağmur normal değil.” “Evet.” diye onayladı Moira. “Hangi düşüncesiz ahmağın yaptığını bilmiyorum ama bu akşam büyük bir şer serbest bırakıldı bu ormanda. Öyle düşünüyorum ki ivedilikle sığınacak bir yer bulmalıyız.” Lady Magella, Laila, Udoorin ve çıktığı ağacın dalına yapışmış olan Gnine, paladin kıza öylece baktılar. “Duyuların ne söylüyor, kızım?” diye, yağmurun gürültüsünden dolayı bağırarak sordu Lady. “Yüzlerce yıldır adı anılmamış bir kötülük serbest bırakıldı bu gece Tapınak Muhafızı. Ölümle haşır neşir, haşin ve hasis, gözü kan dışında bir şey görmeyen, canı da ölümlü etine aç bir şey…” diye, gözleri fırıl fırıl olmuş, kılıç ve kalkanına sımsıkı tutunmuş bir şekilde yağmurun altında öylece durdu kız. Sonra inleyen Bremorel’e bakarak sessizce ekledi. “Öyle görünüyor ki sevgili İzci Bremorel fevkalade hassas biri.” Lady Magella da sırılsıklam olmuş yüzünü eliyle sildi sonra yerde yatan izci kıza düşünceli bir ifadeyle baktı, ardından bakışlarını Moira’ya çevirdi. Laila da çelik zırhlar içerisindeki kıza bakıyordu ama Tapınak Muhafızı’nın baktığı gibi hayretle değil. Zira paladinin özellikle kuzeni hakkında söylediği şey, onda daha önce sezdiği, ancak kendisi dışında kimsenin bilmediği bazı şeyleri doğrular mahiyetteydi. Evet, Laila bir yarı-elf ’ti ve annesinden ona geçen elf mirası dolayısıyla doğaya çok daha ‘uyumlu’ ve ‘yatkın’ bir yapısı vardı. Ancak iş başka şeylere geldiğinde kuzeni, bir insana göre ve genç yaşına rağmen beklenmedik bir ‘duyarlılığa’ sahipti. Özellikle işin içinde ölümcül tehlikeler olduğunda. Bunun en pratik örneği, geçmişte beraber devriye gezerken kuzeninin, “Oradan değil, şuradan gidelim.” dediğinde, kaçındıkları ‘orada’ üstesinden gelemeyecekleri tehlikelerin olduğunu öğrendiğinde fark etmişti. Laila her zaman kuzeninin ölüme olan bu duyarlılığının, ‘ta küçük bir kızken’ denebilecek kadar eskiye dayanan, anne ve babasının gözü önünde katledilişinin doğurduğu travmanın farkındasız bir ‘izi’ olup olmadığını merak etmişti. İzci kız dudaklarını birbirine yapıştırıp kararlı bir ifadeyle ıslak, çamurlu toprağa oturdu ve ani kasılmalarla titreyen kuzenini kucakladı ve ona sımsıkı sarıldı. Efendi Aager ortaya çıktığında yağmurun şiddeti daha da artmıştı ve sağanağın gürültüsüne, hiç de hayra alamet olmayan kötürüm ve uğursuz uluyan bir de rüzgâr eklenmişti. Gök sanki yarılmıştı ve olması gerektiği gibi mavimsi değil, rahatsız edici yeşil yıldırımlar, yaşayan bir ölünün şekilsiz parmakları gibi ormanı tırpanlamaya başlamıştı ve çakan her şimşeği ise hoşnutsuz birer homurtuyu andıran gök gürültüleri takip ediyordu. Çılgınca yağan yağmur ve uğursuzca esen rüzgâr yetmiyormuş gibi, yapraklar, kütle hâlinde ve neredeyse yumruk büyüklüğünde çamur, taş ve hatta kırılmış koca dal parçaları bir o yana, bir bu yana saçılmaya başlamıştı. “Gelin.” diye hırladı Aager ve Lady Moira’nın dikkatini bir el işaretiyle çekti, ardından Tapınak Muhafızı’nı işaret etti, genç Udoorin’e baktı ve Laila’nın kucağındaki izci kızı gösterdi sonra döndü ve geldiği yöne doğru koşup gözden kayboldu… Moira hiç sektirmeden kılıcını kınına soktu, boy kalkanını sırtına atıp iyice sabitledi sonra da bir elini dişi-dwarf ’a uzattı. Lady homurdandı, sırt çantasının, bohçalarının ve kapkacaklarının yerli yerinde olduklarından emin olduktan sonra Lady Moira’nın elini sıkıca kavradı ve paladin kızın peşinden koşmaya başladı. Udoorin de Bremorel’i kucaklamak için eğildi ama Laila başıyla itiraz etti. Onun yerine yukarıya, ağaca tırmanıp korkudan oturduğu dala yapışmış olan küçük gnome’u işaret etti. Sonra yavaşça ve zorlanarak da olsa kuzeni kucağında olduğu hâlde ayağa kalktı ve o da Lady Moira ve Tapınak Muhafızı’nın peşinden koşmaya başladı. “İn aşağı Gnine. Buradan ayrılıyoruz.” diye, şiddetle yağan yağmur ve vahşice uluyan rüzgârda duyulmak için bağırdı Udoorin. “İnemem!” diye ona geri bağırdı küçük gnome. “Tırmandığın ağaçtan geri inemiyor musun şimdi?” diye tekrar bağırdı iri adam. “Tırmandığımda bu kadar ıslak ve kaygan değildi, tamam mı!” diye yüklü bir hicivle karşılık verdi Gnine. “Eğer inmeye kalkarsam kim bilir kaç yerimi kırarım!” “Atla o zaman. Ben seni yakalarım.” diye seslendi küçük gnome’a. “Yok ya! Bir hödüğün beni yakalayacağı umuduyla bir ağaçtan aşağı atlayacağımı mı sanıyorsun sen?” dedi Gnine, alaylı bir ifadeyle. “Hödük?” dedi Udoorin ve hafif kaşlarını çattı. Sırılsıklam olmuş ve tutunduğu dala sımsıkı yapışmış küçük gnome’dan gözlerini ayırmayan genç adam baltasını yere sapladı sonra muazzam bir sıçrayışla dalı iki eliyle yakaladı, ardından da var gücüyle dalı ürkütücü bir açıyla aşağı çekti ve Gnine ile göz göze geldi. Gnine Tinkerdome, bir anda burun buruna geldiği iri adamın çatık kaşlı suratına bakakaldı ve yutkundu. “Şimdi…” dedi iri adam küçük gnome’a. “Ne… Ne yapıyorsun sen?” diye ‘vıyakladı’ Gnine ve adama dehşetle bakmaya devam etti. Daldan rahatsız edici çatırtılar gelmeye başladı! “İki seçeneğin var Gnine ve ikisi de harika seçenek sayılmazlar. Birincisi, ben seni bu daldan indiririm ve ikimiz de diğerlerine yetişiriz. İkincisi ise, ben bu dalı bırakırım ve sen uçabildiğin kadar uzağa gidersin.” diye gürledi Udoorin. Gnine iri adama alık alık bakmaya devam etti. “Öyle olsun bakalım.” dedi genç adam. “Demek uçmak istiyorsun.” “Ne? Hayır! Sakın dalı bırakma!” diye tekrar vıyakladı Gnine. Genç Udoorin dalı bıraktı… …Ama dehşetle çığlık atan küçük gnome’u ensesinden tutup yapıştığı daldan ayırmadan önce değil! “Lütfen bana isim takıp durma Gnine. Bu oldukça sefil bir davranış ve senin gibi eğitimli bir gnome’a da hiç yakışmıyor.” “Elbette, genç Efendi Udoorin.” diye hızlı bir şekilde cevap verdi Gnine. “Yalakalık yapmana da gerek yok. Bu da sana hiç yakışmıyor ve ben de dengesiz, gözü dönmüş bir Mox gibi sana dalacak kaçığın teki değilim. Ama isim takmalara, hakaretlere ve eşek şakalarına da bir son ver artık. Eminim ben on iki yaşımdayken senin için eğlenceliydi. Ama benim için değildi. Ne o zaman ne de şimdi…” dedi Udoorin, tırsmış bir şekilde kendisine bakan küçük gnome’a. “Şimdi. Bana ayak uydurabilecek misin? Takımın gerisine yetişmemiz lazım ve göz gözü görmüyor bu sağanakta.” “Elimden geleni yaparım.” dedi Gnine. “Beni artık yere indirebilirsin.” Udoorin biraz homurdandı ve küçük gnome’u yere, kendi ayaklarının üstüne bıraktı. Sonra eğildi, önce koca sırt çantasını alıp sırtına attı, ardından yere sapladığı baltasını kaptı ve gözden çoktan kaybolmuş olan Laila’nın peşinden, küçük gnome Gnine ile beraber çıldırmışçasına yağan yağmurda koşmaya başladı…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Fantastik Roman (Yerli)
  • Kitap AdıFısıltı; Bir Kabal: Kitap Bir "Karanlığa Dönüş"
  • Sayfa Sayısı474
  • YazarMustafa Hüdai Utku
  • ISBN9786057285058
  • Boyutlar, Kapak15 x 23 cm, Karton Kapak
  • YayıneviKule Kitap / 2025

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Fısıltı; Bir Kabal: Kitap İki “Themalsar, İhtiyar” ~ Mustafa Hüdai UtkuFısıltı; Bir Kabal: Kitap İki “Themalsar, İhtiyar”

    Fısıltı; Bir Kabal: Kitap İki “Themalsar, İhtiyar”

    Mustafa Hüdai Utku

    “Belki de Tapınak Muhafızı’mız bu ölümcül çatışmaya girmeden önce bizler için dua etmek ister.” dedi karalar içindeki adam ve bu sefer hırıltısında herhangi bir...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Suyun Öte Yanı ~ Feride ÇiçekoğluSuyun Öte Yanı

    Suyun Öte Yanı

    Feride Çiçekoğlu

    “Ne anlatıyor Suyun Öte Yanı’nda Feride Çiçekoğlu? Özgürlüğü için Cunda’ya kaçan bir Yunan avukatı, özgürlüğü için ‘suyun öte yanı’na kaçmak isteyen bir Türk devrimciyi…...

  2. Yaban ~ Yakup Kadri KaraosmanoğluYaban

    Yaban

    Yakup Kadri Karaosmanoğlu

    Yirminci yüzyılın ilk yarısında büyük bir üretkenlikle dergilere yazdığı şiir, öykü, makale ve eleştri türü yazılarla Türk edebiyatı sahnesine adımını atan Yakup KAdri Karaosmanoğlu,...

  3. Spor Gezginleri – 2 Kayıp Zar ~ Alper AkalSpor Gezginleri – 2 Kayıp Zar

    Spor Gezginleri – 2 Kayıp Zar

    Alper Akal

    Sporu ve tarihi bir araya getiren seri! Genç yazar Alper Akal’ın spor etkinlikleri ile genel kültür bilgilerini harmanlayan macera serisi “Spor Gezginleri”, gizemin ve...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur