Savaşın gölgesinde faşizm karanlığına adım adım sürüklenen Avrupa’da insan doğasının en yaban arzularına savrulan; sanrılar, kâbuslar ve aşırılaşmış cinsel deneyimlerin ortasında, ruhunu en az dış dünyası kadar kirleterek nihilistçe bir arınışa ulaşmaya çalışan bir adam…
Yazıldığı dönemden itibaren yirmi yılı aşkın süre yasaklı kalan; tiksinti, safiyet, kutsallık, ihlal, tabu, nefret, tutku, taşkınlık gibi çeşitli ikiliklerle erotizm ve ölüm birliğinin tanıtlandığı Göğün Mavisi, Georges Bataille’ın, onun putları alaşağı etme marifetinin, provokatif dünya görüşünün ve öfkesinin en keskin ifadesi.
Birinci Bölüm
Biliyorum.
Onur kırıcı koşullarda öleceğim.
Bugün, bağlı olduğum tek insan için bir korku, tiksinti konusu olmanın tadını çıkarıyorum.
İstediğim şu: Bir insanın başına gelebilecek, gülüp geçebileceği en berbat şey.
“Ben”im içinde bulunduğum boş kafa o kadar korkak, o kadar açgözlü oldu ki onu yalnızca ölüm tatmin edebilir.
Birkaç gün önce –karabasanda değil, gerçekte– tragedya dekoruna benzeyen bir kente geldim. Bir akşam, –daha acı acı gülmek için söylüyorum bunu– fır dönerek dans eden iki yaşlı eşcinseli seyreden tek sarhoş ben değildim; bu da düş değil, gerçekti. Gece yarısı
Tarikat Şövalyesi odama girdi: Öğleden sonra mezarının önünden geçmiştim, onu alaycı bir şekilde davet etmeye beni kibrim itmişti.
Beklenmedik gelişi beni korkuttu.
Önünde titriyordum. Önünde bir yıkıntıydım.
Yanımda ikinci kurban yatıyordu: Dudaklarının son derece iğrençliği onları bir ölününkine benzetiyordu. Bu dudaklardan kandan daha tiksinç bir salya akıyordu. O günden bu yana, kabul etmediğim, artık dayanma cesareti bulamadığım bu yalnızlığa mahkûm edildim. Ama daveti yinelemem için bir çığlık yetebilirdi ve kör bir öfkeye kulak verseydim, artık çekip gidecek olan ben değil, yaşlı adamın cesedi olurdu.
İğrenç bir acıdan yola çıkarak her şeye karşın sinsice sürüp giden küstahlık yeniden arttı, önce yavaş yavaş, sonra, ansızın, bir parıltıyla gözümü kamaştırdı ve akla mantığa aykırı bir halde ortaya çıkmış bir mutluluk içinde beni kendimden geçirdi.
Şimdi mutluluk başımı döndürüyor, beni sarhoş ediyor.
Haykırarak adını anıyorum onun. Avazım çıktığı kadar bağırarak terennüm ediyorum adını.
Budala yüreğimde, budalalık kahkahalarla gülerek şarkı söylüyor.
BAŞARIYORUM!
İkinci Bölüm
Kötü Kehanet
I.
Yaşamımın en mutsuz olduğum döneminde –pek haklı gösterilemeyecek nedenlerle ve hiçbir cinsel çekicilik söz konusu olmaksızın– tuhaf görünüşüyle beni kendisine çeken bir kadınla sık sık buluştum: Sanki yazgım bu durumda bana uğursuz bir kuşun eşlik etmesini istiyordu. Mayısta Londra’dan döndüğümde şaşkındım, aşırı heyecan içindeydim, neredeyse hastaydım, ama bu tuhaf kız hiçbir şeyin farkına varmadı. Haziranda Paris’ten ayrılıp Prüm’deki Dirty’nin yanına gitmiştim; sonra Dirty kızıp beni terk etmişti. Döndüğümde uygun bir tutumu uzun süre sürdürecek durumda değildim.
O “uğursuz kuş”la elimden geldiğince sık buluştum. Ama karşısında sinir krizleri geçirdiğim oluyordu. Bu durumdan kaygı duyuyordu. Bir gün bana neler olduğunu sordu: Bir süre sonra da, her an delirebilirmişim gibi bir düşünceye kapıldığını söyledi.
Sinirlenmiştim. Ona dedim ki:
“Kesinlikle hiçbir şeyim yok.”
Diretti:
“Konuşmak istememenizi anlıyorum. Kuşkusuz şimdi sizi yalnız bırakmam daha iyi olacak. Proje inceleyecek kadar dingin değilsiniz… Ama yine de size şunu söylemek istiyorum: Kaygılanmaya başladım… Ne yapacaksınız?”
En ufak bir kararlılık göstermeden gözlerinin içine baktım. Sanki bir saplantıdan kurtulmak isteyip de kurtulamamışım gibi, şaşkın görünüyordum herhalde. Başını çevirdi.
Ona dedim ki:
“İçki içtiğimi düşünüyorsunuz kuşkusuz?”
“Hayır, neden? İçtiğiniz oluyor mu?”
“Genellikle.”
“Bilmiyordum (beni ağırbaşlı, hatta kesinlikle ağırbaşlı bir adam gibi görüyordu ve sarhoşluk başka gerekliliklerle bağdaşamazdı). Ancak… Tükenmiş gibi bir haliniz var.”
“Projeye geri dönsek daha iyi olur.”
“Çok yorgun olduğunuz açıkça görülüyor… Oturuyorsunuz ama sanki düşmek üzeresiniz…”
“Olabilir.”
“Ne var ki?”
“Delireceğim.”
“Ama neden?”
“Acı çekiyorum.”
“Ne yapabilirim?”
“Hiçbir şey.”
“Neyiniz olduğunu bana söyleyemez misiniz?”
“Sanmıyorum.”
“Karınıza gelmesi için telgraf çekin. Brighton’da kalmak zorunda değil herhalde?”
“Hayır, zaten bana yazdı. Gelmemesi daha iyi.”
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıGöğün Mavisi
- Sayfa Sayısı135
- YazarGeorges Bataille
- ISBN9789755709994
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviSel Yayınları / 2019
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yolcu ~ Ulrich Alexander Boschwitz
Yolcu
Ulrich Alexander Boschwitz
Ulrich Alexander Boschwitz’in Yahudi soykırımının başlangıcı olarak kabul edilen 1938’deki Kristal Gece sonrasında yaşanan dehşet ve çaresizliği son derece gerçekçi bir üslupla anlattığı Yolcu romanı, insanlık...
- Bilge Köpek Taşınıyor ~ Meg Rosoff
Bilge Köpek Taşınıyor
Meg Rosoff
Yeni bir eve taşınmak belki de o kadar kötü bir şey değildir… Yazar Meg Rosoff ile çizer Grace Easton’ın ortak imzasını taşıyan “Bilge Köpek” serisi...
- Koleksiyoncu ~ John Fowles
Koleksiyoncu
John Fowles
Koleksiyoncu, İngiliz edebiyatının önde gelen yazarlarından John Fowles’un, birçok yayınevinden geri çevrilme talihsizliğini yaşayan; ama yayımlandığında kendisine bugünkü ününü getiren ilk romanı. Fransız Teğmenin...