Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İnsanı Maymunlaştırmak
İnsanı Maymunlaştırmak

İnsanı Maymunlaştırmak

Raymond Tallis

Beyinlerimizden mi ibaretiz? İnsan bilinci, beyin hücrelerinin faaliyetine indirgenebilir mi? Duygularımız, düşüncelerimiz ve benlik algımız evrim sürecinin şekil verdiği biyolojik süreçlerden başka bir şey…

Beyinlerimizden mi ibaretiz? İnsan bilinci, beyin hücrelerinin faaliyetine indirgenebilir mi? Duygularımız, düşüncelerimiz ve benlik algımız evrim sürecinin şekil verdiği biyolojik süreçlerden başka bir şey değil mi?

İnsanı Maymunlaştırmak’ta ünlü felsefeci, nörobilimci, hekim ve hümanist Raymond Tallis, sivri dili ve parlak üslubuyla, günümüzün bilim dünyasında giderek egemenlik kazanan iki görüşe, nörobilimin insan deneyimini her yönüyle açıklayabileceği inancına ve her türlü insan davranışını evrim sürecinde ortaya çıkmış uyarlanmalardan ibaret görme eğilimine meydan okuyor.

İnsanı biyolojisine indirgeyen, “biyolojik bir makine” olarak gören ve gün geçtikçe yayılarak insan kültürünün sanat, toplum, beşeri ilişkiler alanlarını da esir almaya başlayan bilimciliğe kendi deyişiyle “savaş açıyor”. Bilimin açtığı yoldan ayrılmadan da milyonlarca yıl önce primat akrabalarımızla yollarımızı ayırdığımızı, bugün artık “hayvandan fazlası” olduğumuzu görebileceğimizi ve görmemiz gerektiğini felsefi, bilimsel ve insan dünyasının içinden örneklerle ortaya koyuyor.

Sanat, dil, ahlak, özgür irade ve bireysel bilinç gibi insan yaşamını derinlemesine şekillendiren olguları anlamanın anahtarının kolaycılığa sapmadan, olanı olduğu gibi görmekten geçtiğini savunarak, kulağa makul gelen entelektüel modaların tehlikelerine karşı okurlarını uyanık olmaya davet ediyor.

İnsanı Maymunlaştırmak
Nöromani, Darwın Humması ve Bilimciliğin Sefaleti
Raymond Tallıs
Çeviren Abdulhalim Karaosmanoğlu

İçindekiler
Teşekkür 13
Giriş
Profesör Gray’in Tuhaf Vakası 15
ve Diğer Kışkırtmalar
1
Bilim ve Bilimcilik 32
1. Nörobilim: (Doğa) Bilimlerinin Kraliçesi 32
2. Siz Beyninizsiniz: Hippokrates’ten BOLD’a Hücuma
Nöromani
50
3. Büyük Sentez: Nöromani Darwin Humması’yla
Buluşuyor
68
2
Sonuçlar 78
1. Özgürlüğe Elveda 78
2. Beşeri Bilimlerin Hayvan Bilimleri Hâline Gelişi 89
3. El Arabasında Cehenneme mi? 97
3
Nöromani: Bir Kumdan Kale 107
1. BOLD [Cüretkâr] İddialar 107
2. Nörobilimden Metafiziğe Sıçrama 122
3. Beyin Bilimi ve İnsan Bilinci, I 134
4. Beyin Bilimi ve İnsan Bilinci, II 145
5. Beyin Bilimi ve İnsan Bilinci, III 156
6. Neden Asla Bilincin Bir Beyin Bilimi Olamaz:
Görünüşün Ortadan Kalkması
188
4
Darwinizmden Darwin Humması’na 199
1. Burnumuzun Önündekini İnkâr Etmek 199
2. Kıskaç Hareketi 210
3. Büyük Hendeği Doldurmak: Memler 220
4. Doğal Seçilim Bilinci Yarattı mı? 229
5
Dilin Büyüsüne Kapılmak 245
1. Aktarılan Sıfatlar Aracılığıyla Düşünmek 245
2. Zihnin Hesaplamalı Teorisi 256
3. Mit Bilgi 267
6
Gören Saatçi 278
1. Darwinizm, Darwin Humması’na Karşı 278
2. Nasıl Bu Kadar Farklı Hâle Geldik? 283
3. İnsan Dünyası: Bir Trilyon Bilişsel El Sıkışma 304
4. Yanlış Anlamaların Önüne Geçmek İçin Bir Son Not 315
7
İnsanlığımızı Yeniden Onaylamak 322
1. Tekrar Hoş Geldin, Özgürlük 322
2. Nörobelirlenimciliği Sökmek 327
3. Özgür Benlik 339
4. Özgürlük ve Doğa Yasaları 343
5. Benliği Bulmak 348
8
Beşeri Bilimleri Savunmak 365
1. Nöroevrimsel Sözdebilimler: Bir Şüphecinin Önsözü 365
2. Tuvalin Onarılması 374
3. Beyni Kürsüden İndirmek 402
4. Etiği Kurtarmak 417
5. Nöroevrimci Politik Ekonomi 421
6. Tanrı Noktası Saptayıcılar: Nöroteoloji 430
9
Çizim Tahtasına Geri Dönüş 442
1. Ullin Place’in Beyni Üzerine Düşünceler 442
2. Felsefe ve “Bilim Yalakalığı” 447
3. Madde, Beyin ve Bilinci Yeniden Düşünmek 454
4. Sonuç 469
Kaynakça 472
Dizin 502

Giriş
Profesör Gray’in Tuhaf Vakası
ve Diğer Kışkırtmalar

2002 yılında saygın bir yayınevi o sıralar Londra Ekonomi Okulu’nda Avrupa Düşüncesi profesörü olan biri hakkında şok edici ithamlarda bulunan bir kitap yayımladı. Kitap ona hayvan demekle yetinmiyor, bir de onu “son derece açgözlü”, “yırtıcı ve yıkıcı”, hatta çirkin bir kelime oyunuyla Homo rapiens [mütecaviz insan] diye tarif ediyordu. Onun varlığının neden “koruma altına alınması gerektiği hiç de o a kadar açık değil”di ve hayatının da aslında “bir sümüksü küfünkinden daha fazla anlamı yok”tu. Kitabın yazarı, hedef tahtasına oturttuğu Avrupa Düşüncesi profesörünün kendi doğasının sefaletine dair hiçbir kavrayışa sahip olmadığını da sözlerine ekliyordu. Yazara bakılırsa profesörümüz bir bilince, benliğe ve özgür iradeye sahip olduğu için kendisinin diğer tüm canlılardan farklı, hatta üstün olduğunu hayal ediyordu. Oysa hayatı “hepi topu bölük pörçük bir düş”ten ibaretti.

Bundan daha kapsamlı bir itibar suikastı hayal etmek herhâlde zordur. Londra Ekonomi Okulu’ndaki Avrupa Düşüncesi profesörünün bu yazarı mahkemeye verip kitabı toplattırmasını ve altı haneli bir tazminat talep etmesini beklemiş olabilirsiniz ama o bunu yapmadı: Çünkü bahsi geçen kitap Straw Dogs: Thoughts on Humans and Other Animals’tı [Saman Köpekler: İnsanlar ve Diğer Hayvanlar Üzerine Düşünceler] ve kitabın yazarı da o sıralar Londra Ekonomi Okulu’nda Avrupa Düşüncesi Kürsüsü profesörü olan John Gray’in ta kendisiydi.

Birleşik Krallık’ta hakaret yasaları ve davaları son yıllarda gülünç derecede saçma bir hâl aldıysa da henüz bir davacının kendisine dava açmasına izin verecek kadar gülünç bir hâle de gelmedi. Her neyse, zaten Gray böyle bir dava açmak istemezdi sanıyorum çünkü kendisi hakkında söylediği kötü sözleri tüm insanlığa genellediği için yasal konumunu epey zayıflatmıştı. Yani işin şahsi olmaktan çıkıp bir kamu davasına dönüşmesi onun hayrına olmazdı. Ayrıca “insan” hakkında söylediklerinin kendisi için de geçerli olduğunu gerçekten anlayıp anlamadığı da pek açık değildi. Kim bilir, belki de Aristoteles mantığının o meşhur kısmına hâkim değildi: “Tüm insanlar berbattır. Ben bir insanım. O hâlde ben berbatım.”

İnsanlık imgesine kara çalmak yeni bir şey değil. Gray de önce Saman Köpekler ve ardından Heresies: Against Progress and Other Illusions [Sapkınlıklar: İlerlemeye ve Diğer Yanılsamalara Karşı] ve Gray’s Anatomy [Gray’in Anatomisi] (2009)3 gibi yumurtalarıyla yeni bir çığır açmadı, bilakis geçmişi çok eskilere dayanan insan düşmanı bir düşünce hattının en son temsilcisi hâline geldi. Öncellerinin çoğu Tanrı’nın gözüne girebilmek için insanın düşkünlüğünü vurgulamanın şart olduğuna inanıyordu. Gray ise bir Prometheus Kompleksi’nden – yani Homo faber’in [yapan insan] her şeyi yapabileceğine inancından kaynaklanan kibrinin kaçınılmaz olarak Nemesis’ini doğuracağı varsayımından – mustarip olsa da hakkını teslim etmek gerek, insanlığı paylamasının gerekçesi bir sözümona yaratıcıyı hoşnut etmek değil. Onun bu paylayıcı yargısı, tarihe ve bilime kendine has yaklaşımından ileri geliyor. İnsanlık tarihini “barışın ve uygarlığın hasbelkader ve nadiren hüküm sürdüğü” bir “felaketler silsilesi” olarak gören Gray,4 ahlaki ve maddi ilerleme hayallerinin dünyaya daha fazla zulümden – zorbalıklardan, katliamlardan falan filan – başka bir şey getirmediğini, bu hayallerle kendimizi daha fazla kandırmaktan başka bir şey yapmadığımızı ve son kertede bireysel ya da ortak kaderimizi değiştirecek gücümüzün olmadığını düşünüyor. Bilim konusunda da sarih: Darwin bize hayvanlar olduğumuzu ve doğal mizacımızın da doğal dünya denen bu kan banyosunda yıkanarak şekillendiğini zaten gösterdiği için, bu katliamlar piramidinde yetişmiş bir varlığın ciddi bir ahlaki ilerleme sergileme ihtimalinin bir ham hayalden ibaret olduğu kanısında. Sonuçta Homo sapiens’in teknolojiyle sivrilttiği dişleri ve keskinleştirdiği pençeleri doğadaki her şeyden daha kırmızı, daha kanlı değil mi? Dolayısıyla Gray’e bakılırsa insanlıktan konu açılınca gözleri parlayan ve onu savrulan bir yumruktan ziyade okşayan bir elin, zalim bir toplama kampı gardiyanından ziyade şefkatli bir ilkokul öğretmeninin ve zehirli gazlardan ziyade senfonilerin temsil ettiğini düşünen herkes şapkasını önüne koyup tekrar düşünmeli çünkü Darwin bize bunun böyle olmadığını öğretti ve kayıtlı tarih de bu hayalleri değil Darwinist beklentileri haklı çıkarıyor.

İnsanı Maymunlaştırmak aslında birçok öfke ve bezginlik anının bir ürünü olsa da Gray’in Saman Köpekler’i sanıyorum benim için belirleyici oldu. Savruk, dağınık ve tembelce yazılmış bu kitabın kendi başına pek bir değeri yok. Şöyle bir bakılınca Gray’in göndermede bulunduğu düşünürlerin rastgele seçilmiş olduğu da görülebiliyor. Ama bu kitabın kendisinden çok, temsil ettiği şey daha önemli. Öncelikle beni bir saman adam [strawman, korkuluk] icat etme ihtiyacından kurtardığını söyleyebilirim çünkü elinizdeki kitabın karşı çıkmak için yazıldığı ne varsa hepsini küçücük bir hacme sığdırmayı başarmış. Saman Köpekler’in en önemli – ve emsal oluşturan – hatalarından biri, savunduğu hümanizm karşıtlı ğının İnsanı Maymunlaştırmak’ın temel meselesi bağlamında ele alındığında kendiyle çelişiyor olmasıdır.

Gray kitabında “modern hümanizm” diye adlandırdığı tutuma ve “hümanizmin bizimle diğer hayvanlar arasında bir uçurum olduğu anlayışına” saldırıyor.5 Ona göre böyle bir anlayış bir “sapmadır.” Keza “insanın bilim aracılığıyla gerçeği bilebileceği inancına” dayanan “diğer hayvanların yaşamlarını çerçeveleyen sınırlardan” kendimizi kurtarabileceğimiz yanılsaması da.6 Bu inanç temelsizdir: “Darwin’in doğal seçilim teorisi doğruysa. . . . İnsan aklı hakikate değil evrimsel başarıya hizmet eder. Aksini düşünmek, insanların diğer tüm hayvanlardan farklı olduğu şeklindeki Darwin öncesi yanılgıyı yeniden diriltmek olur.”7 O yanılgıyı bilemem ama Avrupa Düşüncesi profesörümüzün böyle söylemekle şu kadim Yalancı Paradoksu’nu yeniden canlandırdığını ve bindiği dalı kestiğini on iki yaşındaki çocuk bile rahatlıkla görebilir.

Bu pasaj çağdaş yazında karşımıza sık çıkan bir başka çelişkiyi – bir yandan doğa bilimlerinin, özellikle de biyolojinin insan doğası hakkında söyleyebileceklerini abartırken diğer yandan bilimin bir hakikat kaynağı ve (elbette) ilerlemenin itici gücü olduğu iddiasına aşırı şüpheyle yaklaşma eğilimini – de örneklendiriyor. Bu çelişkiler bazı yazarlarda daha da keskin (gerçi Gray insanın kusurlarını giderme iddiası olan teknolojileri ve insanlık durumunu iyileştirmeye dönük tüm girişimleri küçümsüyorsa da bu yazarlardan biri değil): Bir yandan artık yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını çünkü kusurları ve kötülükleri gidermeye yeltenenlerin doğasının değişmez olduğunu, yani insanların iflah olmaz hayvanlar olduklarını savunurken nasıl oluyorsa bir şekilde bu düşünceyi hukuk, ekonomi ve siyaset konusunda kaba, bilimci bir yaklaşımla bağdaştırabiliyorlar. Özgür irademizin olmadığı varsayımı – ki bunun da güya bilimsel kanıtlara dayandığını düşünüyorlar – ile temellerinin nörobilme dayandığı iddia edilen her türden ilerici sosyal politikayı kaynaştırıyorlar. Bu konuya birazdan geri döneceğiz.

Gray’in tezinde on iki yaşındaki bir çocuğun bile gözünde kaçmayacak başka sorunlar da var. Örneğin diğer hayvanlardan farklı değilsek farklı olduğumuz fikrini nasıl edindik? Hatta kendimiz hakkında bir fikre nasıl ulaştık? Bildiğim kadarıyla kırkayaklar bir “kırkayak” kavramına sahip değiller. Bu kavramı “böcek” gibi daha genel bir kavramla da ilişkilendirmiyorlar. Kendilerini diğer kırkayaklarla kıyaslamadıkları gibi, kırkayakları diğer böceklerle de kıyaslamıyorlar. Biyolojik kapı komşularımız olan şempanzeler bile bunu yapmıyor. Hatta ben eminim ki on iki yaşındaki arkadaşımız da “Bilginin ilerleyişi bizi diğer hayvanlardan farklı olduğumuza inandırsa da tarihimiz öyle olmadığımızı gösteriyor” iddiasından etkilenmezdi.9 Etkilenmek şöyle dursun, kayda geçirilmiş ve hâlâ hararetli tartışmaların konusu olan ortak tarihimizin, Nietzsche’nin ifadesiyle “hep ‘şimdide’ ve tarihsiz yaşayan, sadece bir sayıdan ibaret olup ardında iz bırakmadan ortadan kaybolan” şu “hayvan”dan bizi temelden farklı kılan hayati veçhelerimizden biri olduğunu söylerdi.

Saman Köpekler’i burada hedef seçmemin bir başka nedeni daha var: Birçok kusuruna ve hatasına rağmen bu kitap kamuoyunda coşkuyla karşılandı. Gray’in sonraki çalışmaları da aynı şekilde başarılı oldu. Saman Köpekler onu uluslararası bir üne kavuşturdu, hatta deyim yerindeyse “insan düşman

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Çağdaş Felsefe Felsefe
  • Kitap Adıİnsanı Maymunlaştırmak - Nöromani, Darwin Humması ve Bilimciliğin Sefaleti
  • Sayfa Sayısı504
  • YazarRaymond Tallis
  • ISBN9786256584808
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2025

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur