Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Komadan Notlar
Komadan Notlar

Komadan Notlar

Mike McCormack

JJ O’Malley yalnız yaşayan bir babanın yetimhaneden evlat edinilmiş tek oğludur. İrlanda’da küçük, kırsal bir bölgede sorunlu bir çocukluk geçirerek büyüyen JJ, en yakın…

JJ O’Malley yalnız yaşayan bir babanın yetimhaneden evlat edinilmiş tek oğludur. İrlanda’da küçük, kırsal bir bölgede sorunlu bir çocukluk geçirerek büyüyen JJ, en yakın arkadaşını kaybettikten sonra “Somnos Projesi”nin deneklerinden biri olmaya karar verir. Proje gelecekte AB hapishaneleri için bir fırsat oluşturacağı düşünülen, üç aylığına derin komaya sokma yöntemi üzerine çalışmaları içermektedir.

Birçok edebiyat ödülüne sahip, bilimkurgu yazarı Mike McCormack, yedi yılda tamamladığı romanı Komadan Notlar‘ı sıra dışı bir şekilde kullandığı dipnotlar sayesinde iç içe geçmiş sarmal bir örgüyle inşa ediyor. Sarmalın bir ucunda, romanın baş kahramanı JJ O’Malley’nin hikâyesi, onu yakından tanıyan beş önemli karakterin söyledikleriyle anlatılıyor. Koma öncesi olanları bu kısa notlar sayesinde öğreniyoruz. Sarmalın diğer ucunda ise hikâyeyle paralel yürüyen dipnotlardan oluşan “Olay Ufku” yer alıyor. Dipnotlar sayesinde bir anda içinde bulunduğunuz âna dönüp deneyin soğuk gerçekleri ile yüzleşmeniz mümkün. Psikolojik kurgu romanı Komadan Notlar sayesinde JJ ile “beyin çürütme meditasyonu”na hazır mısınız?

frank lally

O gün Anthony için üzüldüm, yalan değil. Neredeyse yirmi yıl önceydi ama geçen haftaymış gibi hatırlıyorum.

Arabalar ve sığır kamyonu yolda karşılaştığında öğleden sonra saat iki civarıydı. Onları takip ettim, avluya vardığımda kamyon arka kapağını ambar kapısına yanaştırmıştı, veteriner ile kâhya ise sürüyü halen yüklüyorlardı. Anthony, yakasını yukarı kaldırmış, evin arkasında ayakta dikiliyordu. Yanına gidip arkasında bekledim, hiçbir şey söylemedim. Ne söyleyebilirdim ki?

Pis bir gündü yine, bütün gün şakır şakır yağmur yağıyor ve avluda yüzünüzü kesercesine bir rüzgâr esiyordu. Kimse bir şey söylemedi ama bütün sürüyü –-sekiz Frizye sığırı, bir çift yavru ve iki buzağıyı– kamyona yüklemek yirmi dakikadan fazla zamanlarını almadı. En ufak bir kargaşaya yol açmadan hayvanlar birer birer o rampayı çıktı. Pazartesi sabahı iki ya da üç hayvanı pazara götürüp yüklerken çoğunlukla çok daha fazla sıkıntı çekiyorduk diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Kamyonun arka kapağını takıp hareket ettiler. Komiser Jimmy Nevin’i gördüm, Anthony’e doğru geliyordu. Fakat aklında her ne varsa fikrini değiştirdi ve kamyonun çıkması için kapıyı açarak durdu. Anthony tek bir kelime etmeden eve döndü. Kamyonu tepeden aşağı inerken izledim ve ana yola doğru döndüğünü gördüm. Jimmy Nevin kapıyı kapattı ve bana doğru yürüdü.

“Gitmeden önce” dedi, “bunu ona verin.” Kahverengi bir zarf verdi bana. “Karantina emri. Altı ay.”

Anthony o geceden sonra Thornton’un yerinden uzaklaştırıldı ve orda tekrar bir içki içebilmesi yıllar aldı.

Anthony boş bir odada bile kavga edebilmekle ünlüydü bir zamanlar; çabuk öfkelendiği ve yumruklarıyla işi bitirdiği günlerdi. Birkaç kez onu Londra’da ve başka bir yerde kavga ederken görmüştüm. Karşı karşıya gelmek isteyeceğiniz biri değildi. Fakat bunların hepsi geçmişte kaldı ya da öyle olduğunu düşündüm. Her şey o gece Thornton’ın yerinde Anthony için geri döndü.

Öğleden beri içiyordu ve saat onbir olduğunda fazlasıyla içmişti artık. Barın arkasında içki hazırlayan Ger -o zamanlar henüz gençtiAnthnony’e artık içki vermeyecekti. Bardan çıkıp onu kapıya kadar geçirmeye çalıştı. Anthony elbette buna izin vermedi. Kendi başına içeri girdiği gibi aynı şekilde dışarı çıkacaktı. Öyle de yaptı. Daha fazla içemediğini fark etti ve birkaç dakika sonra çıktı.. Fakat hikâyenin tamamı bu değildi. Bu hikâyeyi benden daha iyi anlatan Eilee Flynn’dan dinlemeyi tercih ederdiniz, Flynn o gece ordaydı. Sonrasında olan biten için güldü ama o gece ölmediği için şanslıydı. Pat! Kapının büyük camı içeri doğru patladı ve bu sarı gaz tüpü Flynn’ın masasından aşağı inerek tezgâha kadar savruldu. Anthony, kollarını kıvırdığı gömleği, arkasından yere doğru sarkan ceketiyle dışarda şakır şakır yağan yağmurun altında bekliyordu. Adamın biri yüksek sesle adeta kükrüyordu, lanet!

O geceyi barakada geçirdi, uzun süre kalmadığı için şanslıydı. Thornton’ın yeri suçlamada bulunmadı. Eğlenceden haberleri vardı. Bir masanın ve yeni bir camin ücretine razı oldular ancak Anthony’ye başka bir yerde içmesi gerektiğini söylediler. Ertesi sabah Jimmy Nevin beni aradı ve Anthony’yi eve getirmek için barakaya indim. Bütün kasaba o zamandan beri elbette onu konuşuyordu. O gün arabayla birlikte eve dönerken, Anthony’nin kasabadakilere onun hakkında konuşmaları için o gün olandan çok daha fazlasını üç ay içinde vereceğini hiç düşünmemiştim. JJ hayatına girdiğinde bunu başardı.

anthony o’malley

*

Orada onu yatarken düşünmeden ne bir gün nede bir saat geçti, Killary’de, o gemide. Ve hatırladığım şey eskiden yaptığımız tartışmalardı. Şu an oturduğun yerde, işte o sandalyede günün işini bitirdikten sonra, mazot ve çimento içinde nasıl oturacağı konusunda yaptığımız tartışmalar. Muhtemelen işten sonra ve büyük ihtimalle birkaç kadeh içecekti onunla. Ve her zaman yaptığı gibi aynı şekilde başlayacaktı.

“Bir beyaz eşyayı satın almak gibi Anthony, öyle değil miydi?

“Yatağına git, JJ. Yemeğini yedin mi?”

“Yemeği boş ver, bana hikâyeyi anlat. Pazarlık sürecini, tekrar anlat bana.”

Ona yemesi için bir şeyler hazırlayacaktım, sandviç ya da bir tabak çorba çünkü büyük ihtimalle akşam yemeğinden bu yana midesinde bir şey kalmamıştı. Fakat yemekle ilgisi yoktu. Duymak istediği tek şey hikâyeydi, hikâyesiydi.

“İki yüz dolardı, değil mi?”

“Yemeğini bitir, JJ, saat gece yarısını geçti.”

“Bu para o zamanın değeriydi, değil mi?” Üç yüz Alman markının üstünde ya da bin yüz pound, eğer sterlin almak isteyen birilerini bulabilirsen tabi?”

Bütün gece sürebilirdi. Orada her ayrıntıyı didikleyip oturabilirdi, defalarca dinledikten sonra ve halen, geçen tüm yıllardan sonra, bu durum karşısında şaşkındı.

“Ve teklif fiyatı neydi, Anthony, başlangıç neydi? Alnımın üzerine damgalanmış mıydı yoksa ayak başparmağımdan sarkan küçük bir etiket mi vardı?”

“Öyle değildi.”

“Öyleyse açılış teklifin neydi? Az, az ve aşırıya kaçmadan geldiğini söyleyebilirim. Elini erken göstermek istemedin sekiz yüz pound, bu muydu? Pek emin değil misin yoksa?”

“Yatağına git, JJ, şimdi zamanı değil.”

“Anlaşma yapmak için bir sığır satıcısı gibi el sıkışmadan önce eline tükürdün mü?

“Böyle olmadı ve bunu biliyorsun sen.”

“Elbette bu şekilde değildi fakat gerçek bu, değil mi?” Ve aynı zamanda satıcı pazarında da olduğu gibi öyle değil mi? Taleplerle baş edemediler. Hepimiz tahtadan ağılımızda, alt alta üst üste orada.”

“Tahtadan bir ağıl değildi, JJ, bir yetimhaneydi orası. Yüce İsa, sen her şeyin bundan ibaret olduğunu biliyorsun. Yüzlerce kez anlattım sana. Neden halen bu ayrıntılarla uğraşmaya devam ediyorsun?”

“O bir hikâye, Anthony, bir uyku öncesi masalı. Masaldaki kötü cadıyı tekrar anlat bana.”

Bundan sonra, anlatmaya razı olacaktım. Belli bir yere kadar sorgulayıp kurcalayacaktı, en iyisi mümkün olduğunca hızlı bir şekilde anlatmak ve bitirip yatağa gitme noktasına varmaktı.

“Adi Dragana’ydı değil mi?”

“Evet, JJ, adi Dragana’ydı.”

“Ve kasap gibi hazır bekleyen bir çift kolu ve üzerinde siğil bulunan kanca bir burnu vardı. Süpürgesi köşede duruyordu.”

“Her ne diyorsan sen, JJ.”

En sevdiği bölüm olan, koltuğunda iki büklüm gülmeye başlayacağı yer burasıydı.

“Ama ondan hiçbir şey almadın, bu doğru değil mi?” “Evet bu doğru, JJ, ona nasıl davranması gerektiğini öğrettim.”

“Cadi ya da değil, kimin patron olduğunu gösterdin ona.”

“Evet, JJ, ayıkladım onu.”

“Onunla sıkı pazarlık ettin, bu değil miydi yaptığın şey?”

“Evet, JJ, onunla pazarlık ettim.”

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Görünmez Mürekkep: Yazmayı Okumak / Okumayı Yazmak ~ Toni MorrisonGörünmez Mürekkep: Yazmayı Okumak / Okumayı Yazmak

    Görünmez Mürekkep: Yazmayı Okumak / Okumayı Yazmak

    Toni Morrison

    Görünmez Mürekkep: Okumayı Yazmak / Yazmayı Okumak, kaleme aldığı kurgularla dünya edebiyatında çığır açmış usta bir yazarın, Nobel ve Pulitzer Ödüllü Toni Morrison’un düşünsel...

  2. Birbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey ~ Marc LevyBirbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey

    Birbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey

    Marc Levy

    Düğününden birkaç gün önce, Julia babasının sekreterinden bir telefon alır. Önemli bir iş adamı olan babası Anthony Walsh törene katılamayacaktır. Her zaman mesafeli ve sorunlu bir ilişkileri olduğundan, Julia bu habere pek de şaşırmaz, ancak bu kez babasının mazereti haklıdır: Anthony Walsh ölmüştür.

  3. Koloni ~ Audrey MageeKoloni

    Koloni

    Audrey Magee

    Diller, konuşanlar o dilden vazgeçtiği için ölür. İrlandalı gazeteci, yazar Audrey Magee’nin 2022 Booker Ödülü’ne aday gösterilen lirik romanı Koloni, tutkularının peşinden giden iki yabancıyı isimsiz bir...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur