Çocuklar kadar yetişkinlerin de beğeniyle okudukları Ateş Hırsızı serisinin yazarı Terry Deary’den yepyeni bir seri: Madrabaz Usta’nın Suç Akademisi.
Toplamda dört kitaptan oluşan Madrabaz Usta’nın Suç Akademisi’nin ilk kitabı Yeni Başlayanlar İçin Soygun, adından da anlaşılabileceği üzere son derece eğlenceli bir okuma deneyimi sunuyor genç okurlarına.
Çok çok eskilere gidiyoruz. Yıllardan 1837. Viktorya Devri’nin ihtişamı tüm İngiltere topraklarını sarıp sarmalarken, Wildpool kasabası sefaletten ve yoksulluktan kırılmaktadır. Kahramanımız Smiff Smith, annesi ile büyük zorluklara meydan okuyarak içler acısı bir yaşam sürerken, kısacık hayatı boyunca yaptığı en iyi şey hırsızlıktır. Wildpool esnafı ve ahalisi de bu tarz küçük yolsuzluklara alışmış olmalı ki, kasabada kimin malına kimin el koyduğu belli değildir. Ama belediye başkanı buna bir son vermek niyetindedir. Nitekim, kasabanın ilk polis kuvvetinin kurulması için hazırlıklar tamamlanmaktadır. Gerçi polis memuru olarak göreve atanacak Liddle ve Lark’ın kariyerleri de hırsızlığa dayanmaktadır ama olsun. Hırsızın halinden en iyi hırsız anlar demişler!..
Günlerden bir gün küçük Smiff yine iş üstündeyken aniden yakalanır. Durun, korkmayın! Polislere değil. Usta hırsız, suç öğretmeni Bay Samuel Dreep’e. Bu tesadüf Smiff Smith’in kaderini değiştirecek büyük bir fırsatın kapılarını aralar: Dünyanın ilk suç akademisi olan Madrabaz Usta’nın Suç Akademisi’ne kabul edilmiştir. Smiff için yepyeni bir hayatın başlangıcıdır: Yeni okul arkadaşı çok bilmiş Alice, emekliye ayrılmayı bekleyen yaşlı soyguncu Bert, Bay Samuel Dreep ve Madrabaz Usta’yla sıra dışı bir hırsızlık eğitimi onu beklemektedir. Madrabaz Usta’nın Suç Akademisi’nin tek bir felsefesi vardır: Zenginlerden alıp fakirlere vermek… Peki bu felsefe, iki acemi kafadarın ilk görevleri olan Belediye Başkanı Twistle’ın evini soymak için de geçerli olacak mı dersiniz?..
200’ü aşkın kitabı 40’tan fazla dile çevrilen ve dünya çapında 25 milyonu aşan satış rakamlarıyla dikkat çeken Terry Deary, birçok ödülün de sahibi. Çocuklar tarafından büyük ilgiyle okunan bu serisinde mizahi bir üslupla yoğurduğu komik hikâyesinin satır aralarına serpiştirdiği minik bilgiler ve anekdotlarla, hayalden gerçeğe uzanan geçişler yaratan bir tarz yakalayarak, çocukların bir solukta okuyacakları matrak bir dünyaya göz kırpıyor…
Bölüm 1
ANNEANNEMiN
SON SÖZLERi
“Asla unutma,” dedi Bayan Smith. “Anneannenin son nefesinde ne söylediğini asla unutma.” “Neydi o anne?” dedi dağınık siyah saçlı çocuk. “Anneannen ölüm döşeğinden başını kaldırıp baktı…” “Onun bir çöp arabası tarafından ezildiğini sanıyordum,” diye sözünü kesti çocuk. “Ezildi, Smiff.”
Evet, bu doğruydu. Çocuğun adı Smiff Smith’ti.
Doğduğu zaman annesi onun adını kilisede kütüğe
kaydettirmek zorunda kalmıştı. Papaz çocuğun adını
sorduğunda annesi soyadının sorulduğunu zannedip,
“Smith” dedi. Sizin de tahmin edebileceğiniz
gibi, papaz söyleneni deftere çocuğun ismi olarak
kaydetti, üstüne üstlük yanlış yazmayı da başardı…
Olayda biraz bit yeniği sezdiğinden yazdığı ismi
karalamayı ya da değiştirmeyi istemedi. Böylece
çocuğun adı Smiff Smith oldu.
Dogum Kaydi 1827
Adı: Smiff Smith,
Baba: Silas Smith, Mesleği “Kaptan (merhum)”
Anne: Belinda Smith, Mesleği “Kömür işçisi”
Dogum yeri: Aşağı Sokak 71, Wildpool.
Kadının gözleri yaşardı. “Onu eve taşıyıp mutfak masasına yatırdık,” dedi Bayan Smith ve üzüntüyle burnunu çekti. “Yani ölüm döşeğinde değildi?” Bayan Smith hafiften kızgın bakmaya başlamış, dudakları incelip beyazlaşmıştı. “Tamam. Anneannen ölüm masasında başını kaldırıp baktı ve ‘Asla unutma Belinda… Fazla paspas kovası göz çıkarmaz!’ dedi.” “Fazla paspas kovası göz çıkarmaz mı? Bu da ne demek oluyor?” diye sordu çocuk.
Bayan Smith omuz silkti. “Bilmiyorum Smiff. Bize anlatamadan öldü. Ah, nasıl da ağladım!” “Anneannem öldüğü için mi?” diye sordu çocuk nazikçe. “Hayır, bir cenaze töreni yapacak paramız olmadığı için!” diye çıkıştı annesi. “E, ne yaptın?” Bayan Smith yine omuz silkti. “Onu ezen çöp arabasıydı hatırlarsan, onu kasaba çöplüğüne götüren de çöp arabası oldu. Anneannen buna aldırış etmedi. Zaten ölüydü.” Smiff içyağından mumun çıtırdayan ışığında annesine dikkatle baktı. “Anne, yalan mı söylüyorsun?” Annesinin yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. “Tüm ailemiz yalan söyler Smiff. Yalan söylemek en iyi becerdiğimiz şeydir. Bunu biliyorsun. Ama anneannenin son sözlerini asla unutmadım ve asla paspas kovasız kalmadım. Git bana bir paspas kovası al gel oğlum.” Smiff içini çekti. Ocaktaki kömür sıcacık yanıyordu. Parke taşlı sokaklar buz tutmuştu ve Smiff’in kendisine göre ayakkabısı yoktu.
Böyle söylemek size de tuhaf gelmez mi? “Kendisine göre” ayakkabısı yok. Niçin insanlar, “Ayağıma göre ayakkabım yok,” demiyor? Ya da “Ayak numarama göre ayakkabım yok!” Bilmiyorum. Sizin bilebileceğinizi düşündüm. Sorduğum için beni affedin.
Smiff bir sıçanın kuyruğu kadar inceydi ve soğuk havanın kemiklerine işlemesini engelleyecek hiç yağ yoktu vücudunda. “Of, anne ya!” diye sızlandı. Bayan Smith yakasından tutup sarı dişlerinin arasından tıslar gibi konuştu. “Ölmüş anneannenin son dileğini reddetmeyeceksin herhalde, değil mi?” “Hayır anne,” diyerek iç çekti çocuk ve omuzlarının etrafına bir battaniye sarıp ateşe sevgi dolu son bir bakış attı, kapıyı itip çıktı. Battaniyeyi ve ince gömleğini delip geçen rüzgâr bir kasap bıçağından daha keskindi. “Niçin annem beni hiç işe yarar bir şey çalmak için dışarı yollamıyor,” diye mırıldandı takırdayan dişlerinin arasından.
Sokakta çene çalacak başka kimse olmadığı için dişler birbirlerine vurarak çene çalıyorlardı bir nevi. Ama en azından yalnız değildiler . Çene çalacak biri olmazsa insan çok yalnız kalır. Anneannenin ölmeden önce yalnız bir dişi vardı. Ağzının ortasında tek bir diş. Ön dişiyle yemek yiyen ülkedeki ilk kadındı.
“Mesela sıcacık yün bir palto için?” Ama annesi onu asla böyle şeyler için göndermezdi. At pisliklerinin üzerinden atladı ve yeşil ışık yayan gaz lambasının yanından yolun karşısına geçti. Aşağı Sokak’ın dik yokuşunu tırmanırken rüzgâr vücuduna bıçak gibi saplanıyordu. Tepeye vardığında Ana Cadde’ye doğru döndü. Karanlık, dar sokakları aceleyle geçti. Sarsak bir çöp arabası sürücüsü az kalsın onu ezecekti… Smiff adamın bunu kasıtlı yapmış olabileceğini düşündü. “Annem kendi cenazeme artık senin arabanla gönderirdi beni!” diye bağırdı adama, ama soğuk parke taşları üzerinde takırdayan toynakların ve tıkırdayan tekerleklerin sesinden dolayı adam onu duymadı. Sonunda sıra sıra dükkânlara vardı. İçlerinde kırmızı, mavi ve sarı sıvıların bulunduğu ışık saçan cam fanuslarla dolu eczaneden kaldırıma gökkuşağını andıran renkler düşüyordu. Smiff eczanenin önünden hızlı adımlarla geçti. Dükkânın sahibi pörsümüş büyücü, kuduz bir sıçan kadar korkutucu ve ondan iki kat çirkindi. Teneke kaplar, çamaşır mandalları, porselen fincanlar ve kalaylı maşrapalar satan hırdavatçıya ulaşıncaya kadar bakkalı, manavı ve fırını, şapkacıyı ve rehinci dükkânını hızlı hızlı geçti. Smiff ip, kalbur, mum, araba yağı, kova, süpürge, çatal, bıçak, çekiç ve testerelerin oluşturduğu labirentin içinden kayar gibi geçti.
Çocuk bir çekiç aldı. Bir paspas kovası aldı. Etrafına bakındı. Bir şeyin kendisini izlediğini hissetti. Ortada kimse yoktu… ya da böyle düşündü. Çekici kovanın kenarına sertçe çarpıp tezgâha yürüdü. Çocuğun battaniyesi kadar ağarmış saçlı, zayıf bir ihtiyar, orada dikilmiş dikkatle onu süzüyordu. “Annem delirdi,” dedi Smiff. “O zaman bir doktora git,” dedi ihtiyar, gıcırdayan bir döşeme tahtasını andıran sesiyle. “Öfkeden delirdi demek istiyorum. Ona bu kovayı sattın ve kenarında bir göçüğü var!” Smiff az önce yaptığı göçüğü adama gösterdi. “Bir yenisini istiyor, yoksa…” “Yoksa ne?” “Yoksa ıslak paspasını getirip burnuna sokacakmış…
Öyle diyor yani!” “En iyisi yenisini al evlat,” diyerek iç çekti dükkân sahibi. “Bu bana pahalıya patlayacak ama…” dedi başını iki yana sallayarak. Smiff az kalsın adam için üzülecekti. Ama ihtiyar tezgâhın arkasından dışarı adım attığında çocuk onun çizme giydiğini gördü. Zengin olmalı, diye düşündü. Çocuk kahverengi kâğıda sarılı, pırıl pırıl yeni bir kovayla ayrıldı dükkândan. Eski püskü silindir şapkalı bir adam köşe başında dikiliyordu. Bektaşiüzümü yeşili gözleri gaz lambası ışığında parladı. Parmakları asma sürgünleri kadar inceydi. Adam konuşurken parmaklar hafifçe dalgalanıyordu. Smiff önünden yürüyüp geçerken adam ellerini hafifçe birbirine vurdu.
“Aferin, benim küçük hırsızım,” dedi. “Az daha bu işten yakanı sıyıracaktın.” Çocuk ürperdi ve de bunun soğukla bir ilgisi yoktu. “Bekçi misin?” diye sordu. Adam gülümseyince fildişi rengi dişleri, koyu renkli gür bıyığı altında parladı. “Hayır. Bekçi değilim. Ben Samuel Dreep, bir öğretmenim.” “Öğretmenlerden bahsedildiğini duymuştum,” diyerek ürperdi Smiff. “Zengin çocukları okullara kapatıp öğreninceye kadar dövüyorlar.” “Ben o tür bir okulda çalışmıyorum,” diyerek güldü Dreep. “Seninle birlikte Aşağı Sokak’a, evine kadar yürüyüp açıklayacağım…” “Evimi biliyorsun ha?” “Ah, evet, genç Smiff. Senin hakkında çok şey biliyoruz. Yeni okulumuzda çok başarılı olacak türden bir delikanlısın.” “Ama annem bana okuyup yazmayı öğretti,” diyerek böbürlendi Smiff. “Ah, hayır!” dedi Dreep başını iki yana sallayarak. İkisi Aşağı Sokak’tan indiler ve adam, deri çizmelerinin buz tutmuş arnavutkaldırımlarında kaymaması için adımlarını dikkatlice atıyordu. “Ünlü Madrabaz Usta’nın Suç Akademisi’nde öğretmenim ve sana yardım edebileceğime inanıyorum. Benimle gel.” “Madrabaz Usta’nın Suç Akademisi mi? Hiç duymadım.” “Gizlidir… ama adı şehrin bazı kısımlarında ünlüdür. İstersen göstereyim.” Üzerinde güzel bir ev resmi olan düzgün kesilmiş bir karton parçası çıkardı. Çocuk üzerinde yazanları okumak için kartı parlak gaz lambasının ışığı altına tuttu.
MADRABAZ USTA NIN SUÇ AKADEMiSiİ
Zenginden alıp fakire vermek ister misiniz?
Yakalanmaktan mı korkuyorsunuz?
O halde neden dünyanın ilk suç akademisinde eğitilmeyesiniz?
En iyi hocalardan öğrenin;
suç işlemenin inceliklerinde uzmanlaşın!
Unutmayın: Ustaya takılın, alınmayın!
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çocuk Kitapları Roman (Yabancı)
- Kitap AdıMadrabaz Usta'nın Suç Akademisi - Yeni Başlayanlar İçin Soygun
- Sayfa Sayısı184
- YazarTerry Deary
- ISBN9789944696371
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviTudem Yayınevi /
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Avignon Beşlisi 4: Sebastian ya da Güçlü Tutkular ~ Lawrence Durrell
Avignon Beşlisi 4: Sebastian ya da Güçlü Tutkular
Lawrence Durrell
Çocuklar! Hepimizin yaptığı gibi siz de ana babalarınızı hayal kırıklığına uğratmak için doğdunuz, çünkü ana babalarımız, bize içinde sonsuza kadar mutlu yaşayacağımız, yumuşak minderlerle...
- Therese Raquin ~ Emile Zola
Therese Raquin
Emile Zola
Özellikle halk kitlelerini betimlemede eşsiz bir yetenek olan yazar ünlü yapıtı Therese Raquin’de kahramanları Therese, Camille ve Laurent aracılığıyla toplumsal bir trajediyi aktarır. Camille’le...
- Limit Yok ~ Alan Glynn
Limit Yok
Alan Glynn
“Hızlı, zeki ve dehşet verici…” DAILY MAIL Yazamamaktan muzdarip New Yorklu bir yazar… Dahası yakın zamanda kız arkadaşı tarafından da terk edilmiş… Kendi çaresizliğinde debelenirken...