
Rockwood Okuluna gelen yeni kız Scarlet ve Ivy için çözülmesi gereken yeni bir gizem yaratır.
İlginç biri olan yeni kız Ebony, Scarlet ve Ivy’de büyük bir merak uyandırır ve yepyeni bir macera yaşamalarına yol açar.
Ebony gizemli olduğu kadar etkileyicidir de ve okuldaki kızların pek çoğunu peşinden sürükler. Hatta yaşı daha küçük olan kızların onun büyüsüne kapılmış olduğu bile söylenebilir.
Ama etrafa Ebony ile ilgili dedikodular yayılmıştır ve bu dedikoduların hepsi de iyi dedikodular değildir.
Cadılar Bayramı gecesinde işler ters gidince bütün suç Ebony’in üstüne kalır.
Scarlet ve Ivy suçlunun Ebony olduğundan emin değillerdir. Göz önünde olan kişi Ebony olsa da Ebony tehlikeli biri olmayabilir. Peki suçlu Ebony değilse suçlu kim?
Scarlet ve Ivy’nin yeni macerasını okumaya hazır mısnız?
*
BÖLÜM BİR
SCARLET
Hatırladığım en kötü doğum günümdü. Son doğum günümü akıl hastanesinde geçirdiğim düşünülürse bunun ne kadar kötü olabileceğini tahmin edersiniz. Koşarak eski odamıza girip kapıyı sertçe kapattım. Kendimi tozlu yatak örtülerinin üzerine attım. Yastığı yumruklayınca tozlar havada uçuşmaya başladı.
Kısa bir süre sonra merdivenleri tırmanan birinin nazik ayak seslerini duydum ve kapı gıcırdayarak açıldı. Gelenin ikizim Ivy olduğunu biliyordum.
“Scarlet,” diye fısıldadı kulağıma yakın bir yerden. “Hayır,” dedim kafam hålå yastığa gömülüydü. “Neye hayır?” diye sordu.
Doğruldum ve ona bakmaya başladım, kollarımı bağlamıştım. “Hayır, oraya geri dönmeyeceğim. Hayır, özür dilemeyeceğim.”
Yatağa, yanıma oturdu. “Bunu söylemeyecektim ama seni hiç suçlamıyorum. Bence o özür dilemeli ama asla dilemeyeceğini biliyorum.”
Zaten o yaz babamızın evine gitmek istememiştik. Tatillerimizin çoğunu kafası hep dağınık olan Phoebe teyzenin küçük ama sıcak evinde geçirirdik. Tatil desem de aslında zamanımız temizlik yapmak, etrafı toplamak ve yemek yapmakla geçerdi. Bırakın bizim için yapmayı, Phoebe teyzenin bunları kendisi için bile yaptığını pek hatırlamıyorum. Bu yüzden bu tür işleri yapmak bizim için sorun olmazdı. Phoebe teyzenin evi hep sevgi doluydu.
Babamın evindeyse bizden nefret eden üvey annemiz ve üç korkunç üvey kardeşimiz vardı. Buna dayanamıyordum. Bazen babamı ya da belki eskiden olduğu kişiyi özlüyordum. Evin geri kalanındakiler ise kâbus gibiydi. Buraya geri dönmeyi hiç istememiştim.
Babam nasıl olduysa bizim varlığımızı hatırlayıp doğum günümüzden bir gün önce Phoebe teyzenin evine gelip bizi eve götürmek istediğini söyledi. Phoebe teyze bunun “çok hoş bir sürpriz” olduğunu düşündü ve bizi buraya yolladı. Doğrusu buraya gelmektense veba olmayı tercih ederdim.
Maalesef seçme şansımız yoktu. Teyzemize hoşça kal deyip bu yolculuğun nasıl biteceğinden korkarak babamızın arabasına bindik.
Üvey annemiz Edith, babamızı çok sıcak bizi ise buz gibi soğuk bir şekilde karşıladı. Tipik Edith işte. Ivy üvey kardeşlerimize merhaba demeye çalıştı ama Ivy’yi görmezden gelip maket trenleriyle oynamaya devam ettiler.
Akşam yemeği de iyi geçmemişti. Üvey annemiz bize çok az yemek vermişti. Daha fazla yemek var mı, diye sorunca bana aç gözlü dedi. Oğullarının tabağındaki yemekler ise dağ gibi üst üste yığılmıştı. Bir de üstüne ikinci tabağı yediler. Onlara sırayla ters ters baktım ama tıkınmakla o kadar meşguldüler ki bakışlarımı fark etmediler bile.
Eski yataklarımızda soğuk bir gece geçirdik. Ne kadar çok uyanık kalabilirsem sabahın gelişi o kadar geç olur diye umarak perdenin aralığından karanlık gökyüzünü izledim. Sonunda gözlerim kapandı. Uyandığımda zayıf soluk bir güneş on dördüncü doğum günümüzü aydınlatıyordu.
Ivy uykulu bir şekilde yatağında döndü. “Doğum günün kutlu olsun,” diye mırıldandı.
Ben de ona “Doğum günün kutlu olsun,” dedim duygusuzca. Gün ışığında uçuşan tozların arasından ona dikkatle baktım. Gülümsüyordu. “Ne oldu?”
“Şey…” Yatağa oturdu ve dizlerini kollarıyla kucakladı. “Bunu senin ağzından duymanın benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsin.”
“Özür dilerim,” dedim yere bakarak. “Ölmediğim için daha mutlu olmam gerekirdi ama değilim. Akıl hastanesine bırakılmış olduğum için hâlâ kızgınım.” İğrenç müdire herkese öldüğümü söylerken akıl hastanesinde kapalı kaldığım zamanı unutamıyordum. “Bu doğum günüyle ilgili içimde kötü bir his var.”
Bu kötü his mideme oturmuş beni aşağı doğru çekiyordu. Yataktan kalktım, çıplak ayaklarım eski tahta zeminde ağır ağır harekete ediyordu.
Ivy omzunu silkti. “Geçen yıldan daha kötü olma ihtimali yok,” dedi.
Umarım haklıdır, diye düşündüm ama ikna olmamıştım. Üzerimize aynı koyu mavi elbiseleri giydik ve aşağı indik. Saat erkendi ve ağustosun son günleri olmasına rağmen ev henüz ısınmamıştı.
“Sanırım doğum günü kahvaltısı hazırlanacağını beklemek fazla safça olur.”
Evet, safçaydı. Soğuk mutfağa girdiğimizde üvey anne…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye-Roman-Masal Roman (Yabancı)
- Kitap AdıScarlet ve Ivy 5 / Mum Işığında Lanet
- Sayfa Sayısı360
- YazarSophie Cleverly
- ISBN9786257371346
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviEksik Parça Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Anahtar ~ Juniçiro Tanizaki
Anahtar
Juniçiro Tanizaki
Yirmi yılı aşan birliktelikte karısının vücudunun güzelliğini ilk kez görerek şaşıran bir koca için, evlilik hayatı yeni başlamış sayılır. Şu güçten düştüğüm yaşlarımda bile,...
- Şeytan ve Genç Kadın ~ Paulo Coelho
Şeytan ve Genç Kadın
Paulo Coelho
Paulo Coelho, Şeytan ve Genç Kadın’da insanların değer yargılarını temelden sarsmanın hiç de zor olmadığını gösteriyor. Gözlerden uzak, kuytu bir dağ köyü ve bu...
- On Üç Yıl Sonra ~ Jasper Kent
On Üç Yıl Sonra
Jasper Kent
Yıl 1825. Rusya on yıldır barış içinde, Bonaparte çoktan ölmüş, istila tehlikesi kalkmış. Albay Aleksey İvanoviç hâlâ Çar I. Aleksandr’ı korumakla görevli ama korkacak...