Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Tek Adam – Cilt 3
Tek Adam – Cilt 3

Tek Adam – Cilt 3

Şevket Süreyya Aydemir

“Kuşaklar yetiştiren bir eser… Yeni sunumuyla ve dizin ekiyle…” Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam’da, değişen bir dünyada çöken bir dinsel-geleneksel imparatorluktan ve Sevr’i imzalamış…

“Kuşaklar yetiştiren bir eser… Yeni sunumuyla ve dizin ekiyle…”

Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam’da, değişen bir dünyada çöken bir dinsel-geleneksel imparatorluktan ve Sevr’i imzalamış olan bir kalıntıdan, yepyeni bir ulusun, yepyeni bir devletin doğuşunu anlatıyor.

Tek Adam, sadece Türk Devrimi’ni değil, aynı zamanda, Mustafa Kemal Atatürk’ün kişiliğinde, bir devrimciyi de çok iyi çözümleyen ve okuyucuya aktaran bir başyapıt… –EMRE KONGAR

TEK ADAM
Mustafa Kemal
Üçüncü Cilt
1922-1938

İÇİNDEKİLER
BİRİNCİ KISIM
I. İzmir ve Sonrası…………………………………………………………..11
Selânik’teki Gibi, 17; Bir Rüya Gibi, 19; Yerimiz Yoktur!,
22; Moloh Kurban İster, 24; Gazi Mustafa Kemal, Müttefiklerle Karşı Karşıya, 29; Gazi’nin Dönüşü, 33; Mudanya’nın
Hikâyesi, 34
II. Zaman Çok Şeylere Gebeydi …………………………………………37
Mesafeler Açılıyor, 43; Sahnedeki Kişiler, Şahsiyetler, 45
III. Padişahlığın Sonu………………………………………………………..47
Senden Şüphe Ediyorlar!, 53; Son Sadrazamın Son Gayreti,
56; “Bazı Kafalar Kesilecektir!”, 61; Son Padişah Memleketi
Terk Ediyor ve Son Halife!…, 63; Arkadan Atılan Ok!, 66;
Perde Arkasında Mücadele Devam Ediyor, 69; Bir Geziden
İzlenimler, 71; Annesinin Mezarı Başında, 74; Balıkesir
Camii Minberinde, 77; Ankara Gene Kaynaşıyor, 79; Şuursuzca Bir Cinayet, 81; “Gazi Meclis” Dağılıyor, 83; Kadrolaşmak, 86; Seçimlerin Sonucu, 90
IV. Büyük Hesaplaşma………………………………………………………91
Lozan’ın Kronolojik Hikâyesi ve İkinci Adam, 97; İsmet
Paşanın Beş Vasfı, 100; Konferans, Çalışmalarına Başlıyor
ve Beklenmeyen Bir Çıkış, 103; Batı Trakya, 105; Boğazlar
Meselesi, 106; Azınlıklar Meselesi ve Patrikhane, 107; Musul
Sorunu, 109; Karanlık Günler, 118; Lozan Konferansında
İkinci Safha ve Çatışmalı Günler, 119; Neler Getirdi?, 125;
Yollar Ayrılıyor, 129; Barış Devri Meclisi, 131
V. Cumhuriyet……………………………………………………………….129
Ankara Başkent, 135; Doğum Ağrıları, 137; Rejimin Temel
Yapısında Gelişmeler, 138; Buhran, 141; İstanbul’daki Arkadaşlar, 144; Hızlı Gelişmeler, 145; Doğan Çocuğun Adı, 148;
Gazi Mustafa Kemal Reisicumhur, 151; İsmet Paşa Başvekil,
152
VI. Laik Devlete Doğru…………………………………………………….149
10 Yıl Süren Seferberlik, 155; Eski Arkadaşlar Arasında, 156;
Hilâfet Meselesi Sahnede, 159; Hilâfet Tarihe Karışıyor, 161;
İnkılâpçı Uygulamalar, 163; Teokrasi ve Laisizm, 165; Laik
Devlet ve Dinî Hizmetler, 169; Yeni Anayasa, 170; Anayasa
Yapısında Çelişen Yollar, 172
VII. İhtilâflar ve Önder Kadro …………………………………………..171
İhtilâllerin Değişmez Kanunu, 177; Türk Millî Kurtuluş
Mücadelesine Gelince?, 178; İnkılâpçılık Çabası ve Demokrasi Eğilimi, 180; Lozan Antlaşmasının Tek Pürüzü Musul
Meselesi, 182; Bir Harp Meydanında Sulh Söylevi, 185;
Buhran Başlıyor, 188; Mecliste Olup Bitenler, 193; Devrim
Rüzgârı İçinde Bir Demokrasi Çabası: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 197; Toprak Yağmura Kanmayınca, 199;
Doğuda İsyan ve Kürtler, 201; Ankara’da Hareketler, 205;
“Doğu Ateşler İçinde”, 209; Ankara, 213; Diyarbakır’da, 214;
Önemli Hamleler, 215; Ölü Mazi, Gelenek Demek Değildir,
217; En Cüretli Hareketi, 221; Bir Utancın ve Bir Özentinin
Hikâyesi, 222; En Renkli Gezisi, 224; Nihayet Kanun, 234
VIII. Batı Kanunlarına, Batı Düzenine Yöneliş…………………….233
İnkılâpçının Görevi, 239; Doğu Hukukundan Ayrılış, 239;
Medenî Kanun, 241; Medenî Kanun Neler Getirdi?, 243;
Kadın Hakları ve Kadının Cemiyet Hayatına Girişi, 244; İlk
Adımlar, 246
IX. Pusu………………………………………………………………………….245
Kahramanların Yakasını Bırakmayan Bir Kanun, 251; Bir
Gezinin Hikâyesi, 253; İşin Hikâyesi, 255; Beni Öldürürlerse?, 258; Hüküm Veriliyor, 260; İttihatçılığın Tasfiyesi, 262
X. Tur Tamamlanıyor! ……………………………………………………267
Boğaz’dan Geçen Yolcu, 273; Manevî Engeller, 275; İstanbul
Bizans’tır, Bizans İstanbul’dur, 277; Nihayet İstanbul, 280;
Dolmabahçe’de, 282; Saray Kimindir?, 284
XI. Tek Adam Konuşuyor!………………………………………………..283
Tek Parti, Dikta ve Diktatör, 289; Büyük Nutuk Nedir?, 290;
Gazi, Mücadelesini Anlatıyor, 292; Mallarım, Milletin ve
Partimindir, 294
XII. Harfler Değişiyor……………………………………………………….293
Harflerimizi Değiştirmek Lazım, 299; Latin Harfleri Kabul
Ediliyor, 305; Türk Harfleri ve Türk Dili, 306
XIII. Yeni Devletin Dış Münasebetleri (Dünyaya Açılış) ……….305
Dünyaya Bakış (1923-1930), 311; Dünyaya Açılış, 312; Türkiye-Sovyetler, 313; Yunanistan, 314; Ortodoks Kilisesi (Patrikhane) Meselesi, 315; Diğer Memleketler, 317; İtalya, 317;
Fransa, 318; Doğu Devletleri ve Gelecekten Haber, 319; Öbür
Memleketler, 319
XIV. Yarı Sömürge Ekonomisinden Millî Ekonomiye Yöneliş ..317
Hem Son, Hem Başlangıç, 323; Bir Yarı Sömürgenin Hikâyesi,
324; Bir Kongre, 329; 1923-1930 Arasında Ekonomik Çabalar,
332; Sanayie Gelince, 334; Ulaştırma, 335; Sanayi Alanında,
338; Ulaştırma Alanında, 339; Dış Ticaret, 339
İKİNCİ KISIM
XV. 1930 ve Sonrası………………………………………………………….337
Parçalanmış Bir Dünya Ortasında, 339; Ekonomik Buhran
Nedir?, 340; Reaksiyon, 341; Türkiye’nin İktisadî Siyasetinde
Yeni Gelişmeler, 342; Devletçi Bir Ekonomiye Yöneliş ve İlk
Planlamalar, 344; Plan ve Programa Yönelen İlk Ülke: Türkiye, 347; “İşte Bu Bir Musikîdir!”, 349
XVI. İç Siyasette Dalgalanmalar…………………………………………355
Halk Homurdanıyor, 357; Bir Partileştirme Tecrübesi: Serbest Fırka, 359; Parti Kuruluşu Olarak Serbest Fırka, 360;
Program Açısından Serbest Fırka, 364; Halkın Tepkisi, 366;
Bir Kurban, 367; Serbest Fırkanın Sonu, 370; Mızrağa Takılan Baş, 372; Gazi Seyahate Çıkıyor, 372
XVII. Yurtta Barış Cihanda Barış…………………………………………377
Bir Dünya Harbi Olacaktır, 379; Balkan Birliği, 383; Doğu
Ülkeleri, 386; Türk-Sovyet İlişkileri, 387; Batı Devletleri ile
Münasebetler, 389; Hatay Meselesi, 389; Dünyanın Geleceği
İçin Büyük İnancı ve Bir Önsezi: Dünya Vatandaşlığı, 391;
Bir Uzak Görüş, 392
XVIII.İnsanlığın Kaynaklarına Yöneliş…………………………………395
İnsanlığın Kaynakları, 397; İnsan’ın Hikâyesi, 400
XIX. Altı Ok’un Hikâyesi……………………………………………………407
Değerler Değişiyor, 409; Parti Millet, 410; Doktrin Yoksunluğu, 411; Parti ve Reisliği, 413; 6 Ok Nedir?, 415; Cumhuriyetçilik, 417; Milliyetçilik, 417; Halkçılık, 418; Devletçilik, 421;
Laiklik, 425; İnkılâpçılık, 426; Kadro Hareketi, 428
XX. Kemal Atatürk …………………………………………………………..435
Atatürk’ün Soyadı, 437
XXI. Şahsiyeti……………………………………………………………………439
Şahsiyetin (Kişiliğin) Oluşu, 441; İhtiras Adamı, 442; Kendi
Mihveri (Ekseni) Etrafında Bir İnsan, 447; Kadın ve Aşk, 448
Evliliği, 451; Din Duyguları, 460; Ben Luther Olmayacağım,
462; Din ve Dogmatizm, 464; Doktrin Adamı Değildi, 465;
Aksiyon Adamı ve Lider, 466; Liderdi, Fakat Diktatör Değildi, 467; En Büyük Başarısı, 468; Büro ve Hükümet Adamı
Değildi, Ama Devlet Adamıydı, 469; Atatürk’ün Nöbet Defteri ve Son Sofra, 471; Askerdi, Fakat Militarist Değildi, 474
Atatürk ve Hürriyet Anlayışı, 476; Şansa İnanır mıydı?, 477
Tipide Kaybolan Yol, 478
XXII. Son Topraklarda Son Türkler ve Bozkurt……………………..481
Üç Unsur, 483; (1) Coğrafyanın Emri, 483; (2) Irk-Millet,
484; (3) Teşkilâtçılık ve Devlet Kurmak Geleneği, 485; Bozkurt, 487; Çağı ve Çağın Problemleri, 488; İnkılâpçılığı, 492
İnsan ve Dünya Vatandaşı, 497
XXIII. Dönüşü Olmayan Yol!………………………………………………..499
İniş Yolu, 501; Hastalığı, 505; Son Makedonyalı, 510; Ölümü
İstemek veya İstememek, 513; Hükümet Hazırlanmalıdır,
516; Orman Hasreti, 518; Dünya Karışacaktır, 520; Son…,
521; Toprağa Veriliş, 525
XXIII. Dizin ………………………………………………………………………..529

BİRİNCİ KISIM

İzmir ve Sonrası

Yolculuklar vardır, bitti sanılan yerde tekrar
başlar. Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da
Samsun’da başlayıp, 9 Eylül 1922’de İzmir’e
ulaşan yolculuğu böyle bir yolculuktu.

Samsun’da Anadolu karasına bir asker
olarak ayak bastı. İzmir’de Akdeniz’e varınca
silahını bıraktı.

Ondan sonra Gazi Mustafa Kemal’in yolu, bir
sıra aksiyon, fikir ve yeni kuruluşlar davaları
içinden geçer. Bu davalarla örülen yapıya,
O’nun, hayatına sığdırabildiği eseri diyoruz.

İşte bu kitap, bu eserin hikâyesidir…

I

SELÂNİK’TEKİ GİBİ

Ege denizinin doğu kıyısındaki İzmir, Ege’nin kuzey sahillerindeki Selânik’e benzer. İzmir de Selânik gibi bir körfeze açılır. Gerçi İzmir’in Kordonboyu’nda, Selânik kordonunda olduğu gibi, Latin stilinde bir Beyaz Kule yoktur. O Beyaz Kule ki, Mustafa Kemal’in biraz haşarı gençliği Selânik’te onun çevresinde geçmiştir. Olimpos, Kristal, Jünyo gazinolarında, yahut ayın sonlarına doğru daha iç sokaklardaki ikinci sınıf yerlerde, örneğin Yorgo’nun meyhanesinde o, o günlerde kendi “tûl-i emel”lerini(1) etrafındakilere, dilediği gibi dile getirebilirdi.(2) Hani o zamanlar Enver’in (Enver Paşa) düpedüz ahlaksızlık saydığı, İttihat ve Terakki hücrelerinde ise, biraz daha hoşgörürlükle çekiştirilen o akşam toplantıları… O toplantılar ki, etrafındaki arkadaşlarına ileride vakit gelince, kimisini nasıl kumandan, kimisini nâzır (bakan), kimisini de sadrazam (başvekil) yapacağını söylerdi(3)… Mustafa Kemal, Beyaz Kule gecelerinin daima özlemini çekmiştir.(4) Hem de hayatının sonuna kadar. Bu özlem aynı zamanda bir gençliğini özleyiştir. Biraz kendinden geçtiği zamanlar sofrasındakilere, harp hatıralarını değil, Selânik gecelerini anlatmıştır. Çünkü o gecelerde onun hayali, kayıtsız kanatlanabilirdi. Kendini hayalinin ve ihtirasının kanatlarına kaptırdığı zaman –ki, kendi öyle anlatmıştır– ya bir başkumandan ya bir devlet yenileyicisi, reformatörü gibi konuşurdu. Mesela gelecekte bir gün, kendi planlarına göre idare edilmesi gereken bir Balkan Harbi tasvir ederdi. Sonra sanki bu harp patlamış ve kendisi onu idare ediyormuş gibi coşardı. Rumeli’yi böler, parçalar, küçültür, büyütür ve elindeki kuvvetleri doğudan batıya, batıdan doğuya aktarır dururdu. Ya padişah? Ya hükümet? Ama onun için bunlar zaten yoktu ki. Yahut da bütün bunlar hep kendisi olacaktı… Nitekim bu uğursuz Balkan Harbi bir gün ve Mustafa Kemal’in Başkumandan olmasını beklemeden patladı. Harp daha başlamadan çıkan ilk fırtınaları, orduyu da devleti de allak bullak etti. Fakat o sıralarda Mustafa Kemal, Rumeli’de değildi. Kuzey Afrika’nın Derne kıyılarında, küçük bir cepheye kumanda eden gönüllü bir binbaşıydı. Orada birkaç arkadaşı ve bir avuç mücahidi ile, Rumeli’de her gün biraz daha derinleşen yenilginin haberlerini ya Mısır, yahut ele geçebilen İtalyan gazetelerinden izlerlerdi. Kendi gençlik hayallerini beslemiş olan Manastır’ın, Üsküp’ün, Selânik’in, sessiz sedasız, direnişsiz, hem de tam bir ruh yıkılışı içinde düşman eline düştüklerini öğreniyorlardı. Önce biraz kurmay yorumları ile kendisini ve arkadaşlarını oyalamak istedi. Ordular şuradan gelecek, şuraya yöneleceklerdi. Şurada oyalama savaşları verilecekti. Burada kesin sonuç alınacaktı. Ama bundan çabuk vazgeçti. Yıkılış o kadar tam ve o kadar açık ve hızlıydı ki, hiçbir yoruma, hiçbir ümide yol bırakmıyordu.(1) Böylece bir ülkeyle beraber, kendi altın gençliğinin hayal âlemi de yıkılıp gidiyordu. Kuzeyden güneye, güneyden kuzeye, doğudan batıya, batıdan doğuya harekete getirip, hepsinin üstünde bir gün, kendisinin şanlar, şerefler halesi, yahut çelengi içinde bir yıldız, bir güneş gibi parlayacağını sandığı Rumeli orduları daha ilk ateşte erimiş, gitmişlerdi… Sonra devlet için de, ordu için de, kendisi için de ne çetin imtihanlar başladı. Kendisinin de üyelerinden biri olduğu İttihat ve Terakki Cemiyetini elinde tutan genç subayların, bin bir ümit ve heyecanla alevlendirdikleri 23 Temmuz 1908 ihtilâlinin üstünden ancak dört yıl geçmişti ki, imparatorluğun en güçlü kanadı olan Rumeli parçalanmıştı. Osmanlı Afrikası tamamen gitmişti. Düşman orduları İstanbul’un kapılarına dayanmıştı. Gerçi Birinci Dünya Harbinde o, Çanakkale’de ve henüz 35 yaşında genç bir albayken, bir ara 100.000 kişiye kumanda ederek, yüz binlerin katıldığı muharebelerde, devrin en güçlü ordularını yenmişti. Ama bu zaferler, imparatorluğu çökmekten kurtaramadı. Birinci Dünya Harbinin bizim için sonu olan 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ile devlet parçalandı ve padişahlık can çekişmeye başladı. Halbuki şimdi İzmir’dedir. Aradan ancak dört yıl geçmiştir. Muzafferdir. Bir ordunun Başkumandanı ve bir devletin Başı’dır. Hem de henüz 43 yaşında… Dünya yeni bir söz sahibinin doğuşunu görmektedir. Bu söz sahibinin, bu dünyaya söyleyeceği bazı sözler olacaktır. İşte bu hava içindedir ki 10 Eylül 1922’de Mustafa Kemal, İzmir kıyılarından Ege denizi ufuklarına bakar, bakar ve der ki:

“— Bir rüya görmüş gibiyim!” (1)

***

BİR RÜYA GİBİ

Evet, bir rüya görmüş gibidir. Sonu güneşli bir sabaha açılan, fakat inişleri, çıkışları, çileleri, varışları ile nefes kesici, başdöndürücü, korkulu bir rüya… Bu trajik rüyanın hikâyesi daha önceki ciltte verilmiştir. Ama bazı dönemeçlere gene de kısaca değinelim: İstanbul’dan Samsun’a varabilmesi bile nice endişeler içinde geçmişti. Samsun İngilizlerin işgalinde ve Pontus çetelerinin kontrolündeydi. Sonra Samsun’da geçirdiği o sahipsiz geceler? Bunlara, sabahı nasıl açılacağı belli olmayan ümit kırıcı geceler de diyebiliriz. Saray onu buraya, asayişi korumak ve eşkıyalığı kaldırmak için göndermiştir. Hatta açıkça ifade edilmese bile sarayın beklediği, Karadeniz Rumlarının emniyeti, huzuru sağlanarak işgal kuvvetlerinin şikâyetlerinin önlenmesidir. Halbuki Pontusçular, bir ordu gibi teşkilâtlanmaktadır. Pontus liderleri, Paris’teki müttefikler konseyine bile muhtıra verebiliyordu. Samsun sokaklarında Rum eşkıyası, işgal kuvvetleri gibi gezerler. Halbuki Samsun hükümet teşkilâtının elinde, gümrük muhafaza motorunu kıyılarda, gösteriş için dahi olsa gezdirecek benzin parası yoktur. Bir avuç benzin işi, mutassarrıflık, ordu ve İstanbul arasında yazışma konusu olur durur… Havza’daki günlere gelince? Bunlar sanki boşluğa sesleniş günleridir.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Suyu Arayan Adam ~ Şevket Süreyya AydemirSuyu Arayan Adam

    Suyu Arayan Adam

    Şevket Süreyya Aydemir

    Bu kitap, ilkokul öğretmeni olarak yetişmek üzereyken, Birinci Dünya Harbinde savaşa katılan ve sonra Büyük Turan’ı kurmak yolunda Kafkas, Hazer ülkelerine koşan bir Türk...

  2. Enver Paşa – Cilt 1 ~ Şevket Süreyya AydemirEnver Paşa – Cilt 1

    Enver Paşa – Cilt 1

    Şevket Süreyya Aydemir

    Enver Paşa, yenileşme çağının getirdiği uluslaşma sürecinde kahramanlaşan bir öncüdür. “Hürriyet kahramanı” olarak tarihe geçmiştir. Şevket Süreyya Aydemir, bu kahramanın trajik öyküsünü anlatırken Osmanlı’nın...

  3. Enver Paşa – Cilt 3 ~ Şevket Süreyya AydemirEnver Paşa – Cilt 3

    Enver Paşa – Cilt 3

    Şevket Süreyya Aydemir

    Enver Paşa, yenileşme çağının getirdiği uluslaşma sürecinde kahramanlaşan bir öncüdür. “Hürriyet kahramanı” olarak tarihe geçmiştir. Şevket Süreyya Aydemir, bu kahramanın trajik öyküsünü anlatırken Osmanlı’nın...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur