Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Tosun Bank
Tosun Bank

Tosun Bank

İsmail Saymaz

1980’lerden beri Türkiye’de kurulan saadet zincirlerinin son halkası, “Tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın’ın kurduğu Çiftlikbank oldu. İsmail Saymaz, ”Tosun Bank“ diye adlandırdığı bu saadet zincirinin…

1980’lerden beri Türkiye’de kurulan saadet zincirlerinin son halkası, “Tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın’ın kurduğu Çiftlikbank oldu. İsmail Saymaz, ”Tosun Bank“ diye adlandırdığı bu saadet zincirinin yükselişini ve Aydın’ın binlerce kişinin parasını çarparak yurtdışına kaçışını anlatıyor. Gelir dağılımının bozulmasıyla birlikte, emek harcamadan servet edinme hevesiyle başı dönmüş insanların bazen ilahiler, bazen milli marşlar eşliğinde dolandırılmasının kırk yıldır süren öyküsü bu.

“Nasıl ki Banker Yalçın, 12 Eylül’ün gardırop Atatürkçülüğünü, Titan Kenan 28 Şubat iklimini, Jet Fadıl’sa İslâmcı kıpırdanışı sermayeye çevirdiyse, imam hatip lisesinden terk olan Tosuncuk Mehmet de bu dönemin milliyetçi ve muhafazakâr kimliğine büründü. Çiftlik Bank’ı 15 Temmuz’a karşı verilen direnişle özdeşleştirmekten tutun da, Osmanlı’yı anlatan bir dizinin oyuncusunu reklam yüzü yapmaya, tesis açılışlarında Kudüs’e selam göndermekten, Aydın’ı Fatih Sultan Mehmed’e benzetmeye kadar her türden hamasete başvuruldu. Liyakatsiz bir bürokrasinin, kamu ihaleleriyle semirtilmiş işadamlarının ve partizanlaşmış memurların elinde kalan Türkiye’nin Tosuncuk Mehmetler üretmesi kaçınılmazdır. Gelir adaletsizliği, işsizlik ve yoksulluk var oldukça bir Tosuncuk gidecek, bir başka umut taciri gelecektir.”

İÇİNDEKİLER
Saadet Zincirinin Dört Halkası………………………………………………………………………..7
Barış Kafe’de Bir Garson…………………………………………………………………………………..23
Egoman Sahnede…………………………………………………………………………………………………..27
Ponzi’den Yüzyıl Sonra………………………………………………………………………………………31
Dokuz Ayda % 800 Büyüdü……………………………………………………………………………..35
Kıbrıs’taki Posta Kutusu…………………………………………………………………………………..41
117 Şarküterilik Zincir………………………………………………………………………………………43
Bir Zamanlar Fakir Ama………………………………………………………………………………….49
Uruguay’da Balayı………………………………………………………………………………………………..51
Özel Jette Sigara Keyfi İçin Servet Ödedi………………………………………………53
Tek Kalemde 1,7 Milyon TL…………………………………………………………………………….57
Tosuncuğun Ferrari’si…………………………………………………………………………………………59
Dubai’de Kahvaltıcı Bile Açamadılar…………………………………………………………63
Gurbetçi Çarpma Seferi…………………………………………………………………………………….67
İlk İhbar: “Titan Gibi Olacak”………………………………………………………………………69
MASAK: “Vergi Kaçırıyorlar”………………………………………………………………………73
“Ayşe, Fatma, Fatoş / Çiftlik Bank’a Koş!”………………………………………….77
Mavi Yumurtlayan Tavuk………………………………………………………………………………….83
Devlet El Koyar mı?……………………………………………………………………………………………..89
Londra, Çiftlik Bank’ı Tehdit Ediyormuş!………………………………………………93
Konya’dan Kudüs’e………………………………………………………………………………………………99
Tosuncuğu Fatih’e Benzettiler……………………………………………………………………103
Koruma Cafer’i CEO Yaptılar………………………………………………………………………107
SPK: Piramit Satışa Benziyor……………………………………………………………………..111
Sanayi Sitesinde Bitcoin Tesisi…………………………………………………………………..113
Çiftlikte 132.222 Kişi………………………………………………………………………………………119
3 Milyon TL Hesapta Kaldı……………………………………………………………………………123
Bavullar İçinde Para Taşıdı…………………………………………………………………………..127
Türk İnterpolü: Brezilya’nın Güneyinde Yaşıyor………………………………131
3.762 Vatandaşı Çarptılar……………………………………………………………………………..137
Biterken…………………………………………………………………………………………………………………141

SAADET ZİNCİRİNİN DÖRT HALKASI

Charles Ponzi milyonlarca yoksul İtalyan gibi yüzyılın başında zengin olma hayaliyle Amerika’ya göçtü. Bir süre işçilik yaptıktan sonra posta kuponu ticaretini keşfetti. O tarihte ülkelerarası gönderilen mektuplara yanıt kuponu konuluyordu. Bu kupon nakde çevrilebiliyordu. Ponzi, kuponların her ülkede farklı bir değere denk düştüğünü fark etti. Yani, kupon ABD’de 1 dolar ise İspanya’da 10 dolardı. Ponzi, kuponu ucuza alıp pahalıya satmak için büro açtı. Her 100 dolara doksan gün sonra 150 dolar vereceğini vaat ederek, yirmi bin kişiden 10 milyon dolar topladı. Ağustos 1920’de sistem çöktüğünde elinde yalnızca 30 dolarlık kupon kalmıştı.1 Ponzi hapis cezasına çarptırıldı ama adı dolandırılıcılık tarihine geçti. Ponzi Satış Sistemi, “yasal gibi görünen yatırım aracına katılımla kısa sürede yüksek oranda getiri sağlanacağı vaadine” dayanıyor. Dolandırıcı, topladığı paranın bir kısmı nı sisteme daha önce katılanlara ödemede kullanıyor. Ponzi ile benzer nitelikteki Piramit Satış Sistemi de katılımcı eklenmesine dayanıyor. Ponzi’de bir yatırım yapıldığı varsayılırken, Piramit’te üye katılımı esas alınıyor.2 İki dolandırıcılık türü “Saadet Zinciri” olarak biliniyor.

24 Ocak Kararları

Saadet Zinciri’nin Türkiye’de bilinen ilk örneği ise 1980- 1982 arasında patlak veren bankerler skandalıdır. Bu skandalın arka planında 24 Ocak 1980’de ilan edilen ekonomik kararlar yer alıyor. Türkiye açısından bu tarih, sosyal devlet ilkesinden vazgeçildiğinin duyurulduğu gündü. O gün Başbakan Süleyman Demirel, Ekonomi Müsteşarı Turgut Özal’ın hazırladığı, karma ekonomiden serbest piyasaya geçiş paketini açıkladı. “24 Ocak Kararları” diye anılan paketin en can alıcı maddesi ise devalüasyondu. Yani, Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değerinin düşürülmesi… 1 dolar 36 TL’den 70 TL’ye çıktı. Türkiye’de döviz alışverişi ve bulundurulması yasaktı. Cebindeki paranın değeri bir gün içerisinde yarı yarıya azalan insanların, % 100’ü geçen enflasyon karşısında faizden başka çaresi yoktu. Hükümet 4 Haziran 1980’de Resmî Gazete’de yayımlanan 8/909 Sayılı Kararname’yle 1 Temmuz 1980’den itibaren faizi serbest bıraktı. Bankaların altı ay ile iki yıla kadar mevduat sertifikası çıkarmasına izin verdi.3 Mevduat sertifikası, faiz için para yatıran kişiye verilen, hesabındaki tutarı ve alacakların vadesini gösteren kıymetli evraktı. Mevcut otuz sekiz bankadan otuz biri mevduat sertifikası çıkardı. İşte bu düzenleme, banker canavarını uyandırdı. Doğrusu, bankerler 1960’tan beri vardı. 27 Mayıs’tan sonra iktidar, kamu yatırımlarına kaynak yaratabilmek için iç borçlanma yoluna gitmeye karar verdi. Bu amaçla 1961’de 223 Sayılı “Yatırımlar Finansman Teşkil ve Tasarruf Bonoları İhracı Hakkında Kanun” çıkarıldı. Ücretler ve kazancın % 3’üne karşılık tasarruf bonosu verildi. Tasarruf bonoları % 4-7 arasında faizin uygulandığı, on yıl vadeli ve nama (isme) yazılı kıymetli bir evraktı. Beş yıldan sonra bonolar hamiline çevrilebiliyordu. Yani, adına yazılan değil, bonoyu elinde bulunduran her kimse, o da kullanabiliyordu. Yasadaki bu hüküm bankerler çağını açtı. Türkiye, bonoları vadesinden önce ve düşük fiyata satın alan bankerlerle tanıştı.4 Ancak düşük faizden ötürü sınırlı kazanç elde edebiliyorlardı. Ta ki 1978’de, MEBAN Yatırım’ın Yatırım Fonu’nu hayata geçirdiği güne kadar…5 İstanbul Tahtakale’deki Vakıf Han’da, adı duyulmamış bir banker olan Cevher Özden, nam-ı diğer Banker Kastelli, büyük koku alma yeteneği ile Yatırım Fonu’nu geliştirdi ve 1979’da MENTAŞ, BİMTAŞ ve Banker Kastelli ile sektöre girdi. Üç şirketin 1979’daki satışı 900 milyon TL iken, 1980’de 7 milyar TL, 1981’de ise 60 milyar TL oldu.6 Faiz serbest bırakılınca Çukurova Grubu Genborsası’nı, Çavuşoğlu-Kozanoğlu Grubu Eko Yatırım’ı, Eczacıbaşılar ise Eczacıbaşı Yatırım Holding’i kurarak bankerlik piyasasına girdi. Birçoğunun bankası vardı.

Örneğin Çukurova’nın Pamukbank ve Yapı Kredi Bankası, Çavuşoğlu ve Kozanoğlu’nun Hisarbank’ı vardı. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Yatırım Finansman Anonim Şirketi’ni kurdu. Bağbank ise FİBAN’ı… FİNTAŞ Yatırım’ın sahibi, Has Ailesi’ne ait olan İstanbul Bankası’ydı. Bankanın son genel müdürü, 1993-1996’da başbakanlık yapan Tansu Çiller’in eşi Özer Çiller’di. Bu gruplara, tahvil ve hisse senedi sattıkları için “borsa bankeri” adı veriliyordu. Bir zaman sonra satacak evrak kalmadığı için mevduat sertifikasına akın ettiler. Sistem şu şekilde işliyordu: Paraya sıkışan Akbank, Pamukbank, Yapı Kredi Bankası, Hisarbank, İstanbul Bankası, Bağbank, İşçi Kredi Bankası veya Ortadoğu İktisat Bankası bir gecede milyonlarca TL’lik mevduat sertifikası basıyordu. Bankerler sertifikaları satın alıp yüksek faizle vatandaşa pazarlıyordu. Sonradan “piyasa bankerleri” türedi. Yani yüksek faizle para toplayanlar… Banker olmak için valiliğe dilekçe vermek yeterliydi. Levhayı asan banker, parasına kıyıp gazetelerde ilan yayınlayarak, telefonun çalmasını bekliyordu. Faizin miktarına göre kuyruklar uzuyordu. Gelsin, ayda % 8-12, yılda % 120-144 faizle milyonlar…7 O tarihte Milliyet gazetesinden Emin Çölaşan’a konuşan banker Habip Küçükaslan’a göre yıkım kapıdaydı:

Yasal açıdan biz bankerlerin para toplama yetkimiz yoktur. Ancak kimse karışmadığı ve ortam başıboş olduğu için para da topluyoruz, para da satıyoruz. Okuma yazma bilmeyen, imzasını atamayan bankerler tanıyorum. Piyasa üçkâğıtçılarla doldu. Gazetelere büyük boy birkaç ilan verdiğiniz zaman ayda 100 milyon götürüyorsunuz. Ben vatandaşın yerinde olsam para yatırmam.

Sayıları o kadar arttı ki, Bankerler Birliği Derneği bile kuruldu. Derneğin Danışma ve Araştırma Birimi Başkanı Ayhan Aybar’a göre Ankara’da bin banker vardı:

Üçkâğıtçılar ve iflas eden tüccarlar banker olmuştur. Bir bankerden birkaç yüz bin lira borç alan, iki sekreter tutup gazeteye ilan veren herkes banker oldu. Şimdi bankerleri de dolandıran bankerler ortaya çıktı. Bizim saptamalarımıza göre sadece Ankara’da bin dolayında banker var. Bunların elinde çuvallar dolusu para var.

“Kumar” açıklaması batırdı

Hükümet gidişe dur diyebilmek için 11 Eylül 1981’de Ödünç Para Verme Kanunu’nu değiştirdi. Bakanlığın ödünç para verme işlerinde faiz oranını belirleme yetkisi olacaktı. Bankerlerin ilan ve reklamları Merkez Bankası’nca denetlenecekti. Bankerler çek ve bono ile para toplayamayacaktı. Maliye Bakanlığı’ndan ruhsat alacaklardı. Ruhsat için başvuran banker sayısı 278’de kaldı.10 İkinci hamle Maliye Bakanı Kaya Erdem’den geldi. Erdem’in 22 Eylül 1981’de Emin Çölaşan’a yaptığı “Vatandaş üç beş kuruş için kumar oynamıştır” açıklaması bankerler açısından sonun başlangıcı oldu. Bakanlık 17 Kasım 1981’de bankerlerin mevduat sertifikası satışını yasaklayınca saadet zinciri, en zayıf halkasından koptu. Ankara’da 600 milyon TL toplamış olan Banker Servet, 19 Kasım 1981’de ortalıktan kayboldu. “Banker Hitit” lakaplı….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Esas Duruşta Cinayet ~ İsmail SaymazEsas Duruşta Cinayet

    Esas Duruşta Cinayet

    İsmail Saymaz

    Baba Kenan Polat: “Asker ölüsü, tavuk ölüsü gibi… Hani bir asker ölmüş, onların umurunda mı ki? Onların çocukları askerde yok ki, ölsün. Çocukları dünyanın...

  2. Şehvetiye Tarikatı ~ İsmail SaymazŞehvetiye Tarikatı

    Şehvetiye Tarikatı

    İsmail Saymaz

    Günümüzde Türkiye’de otuz tarikat silsilesinin ve bunlara bağlı dört yüz civarında kolun, sekiz yüz civarında medresenin faaliyette olduğu tahmin ediliyor. Çoğu holdinge dönüşen tarikatlar...

  3. Kimsesizler Cumhuriyeti ~ İsmail SaymazKimsesizler Cumhuriyeti

    Kimsesizler Cumhuriyeti

    İsmail Saymaz

    “Diyarbakır’ın Karaağaç Köyü Kuran Kursu’nda can veren altı çocuk; tarikat şeyhleri tarafından kutsanmış ‘imansız’ bir piyasanın ve bu kuralsız piyasada bozdurulmuş kör bir inancın...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur