Soyut resimler gibiydi Jaklin. Uydurmak isteyene mana doluydu, gönlü olmayan içinse deli saçmasıydı. Şimdi, tam tamına otuz yaşındayken komodinin gözünde uzun zamandır kullanmadığı bir jilet gizliydi ve kolundaki yara izlerinin üzerinde kocaman, uçuk pembe bir opium çiçeğiyle dalları çiziliydi. Jaklin, Bahariye Caddesi’nin kalabalığında, garsonluk yaptığı bara doğru adımlarını peş peşe dizerken bir roman kahramanı olacağından henüz habersizdi.
“Aşağılık bir yazar”, bir sandalye, bir halat, incecik bir jilet… Jaklin’in tek arzusu hayat hikâyesini kitaplaştırmak. Doktorlar ne derse desin eksik parçayı bulup çıkaracak. Çetin nerden bilecek neler olup bittiğini… Belki, Ringo, o da ne kadar bilirse artık… Bir gece… Her şey çığırından çıkıyor. Ya da zaten çoktan çıkmıştı da biz daha önce neler olmuş bilmiyorduk…
Tuhaf Hikâyeleri Sever misiniz? gençliğin ve deliliğin tuhaf renkleriyle dolu. Tek mekânda çığlık çığlığa, kurmaca içinde kurmaca… Roman içinde roman… Barlar, hastaneler, Kadıköy’de sokaklar, daracık evler…
Ece Erdoğuş, iştahlı bir yazar, dizginsiz ve muzip.
1
“Bir kalem, bir kâğıt yeter!” demişti tanıdığım biri, “Sen anlat yeter ki…” Psikiyatrım mıydı? Böyle biri var mıydı sahiden? Böyle iğrenç bir laf etmiş, sen anlat yeter ki filan demiş miydi? Yoksa kendimi ve anlatacaklarımı fazla önemsediğim belli olmasın diye suçu yıkacak birilerini mi arıyorum? Elbette mümkün. Benden her şey beklenir. İyi bir başlangıç uğruna olmadık işlere girişebilirim mesela. Sırf hikâyemi çekici kılmak için yalan üstüne yalan söyleyebilirim. Ortaya bir cinayet, gözü dönmüş, kıskançlıktan kuduran manyak bir sevgili, diğer yanda duvarın dibine dizilmiş bekler gibi mahzun bir grup mağdur koyabilirim. Kendimden bahsetmekten başka her şeyi yapabilirim sonra. İnsanlığın ne kadar kokmuş duygusu varsa, daha solunacak halleri kalmadıysa da onları sömürebilirim. Kokmuş duyguları sever insanoğlu. Bu duygularla sarmalanınca kendini rahat ve güvende hisseder. Hareketsizliğin verdiği mesutluk. Her neyse. Aslında masallara öykünüp bir varmış bir yokmuş diye başlamam en iyisi olurdu. Atalarına güvenmeli insan. Onca yüzyıllık insanoğlunun bildiği bir şey vardır. Hem böylece ilk cümleyi uzun uzadıya düşünmek derdinden kurtulur, hem de kendinden önceye hürmette kusur etmeyen saygı kumkuması yazarlar gibi masalların binlerce yıllık varlığına şapka çıkarırdım. Yazacağım her tür saçmalığın, kahramanlarıma yedireceğim her bir haltın yükünü hafifletir, hayat kurgusunun masallardan daha mantıklı olduğunu sananları bir çırpıda eler, romanımda kurgu hatası arama gafletine düşecek kimi aptalları da acımasızca aşağılama fırsatı bulurdum. Buna gerek kalmamalıydı ama bazen kendini aptallara açıklamak öyle zordu ki, karşı tarafın silahını su tabancasına çevirmenin yolu yazık ki kendini düşürmekten geçiyordu. Demem o ki eğer biri çıkıp da bu kitabı yerin dibine batıracaksa, o kişi de kesinlikle ben olmalıyım. Çünkü kendi canımı yakmayı en iyi ben bilir, ben beceririm.
Şimdi sakin olalım ve sadede gelelim. Seni biriyle tanıştırmak istiyorum. İsmi Jaklin. Elinin sana uzandığını hissettiysen onu boşta bırakmamalı ve beni son sayfaya dek dinlemelisin. Üstelik elini uzatması sadece tanışmak için değil -çok sıcakkanlı biri olduğunu söyleyemem-, aynı zamanda aramızda bir anlaşma kurulmak üzere. İçeriğini sırf üçümüzün bileceği bir anlaşma. Belki böylece beni bulunduğum yerden kurtarabilirsin. Çünkü bir cinayetin nesnesine dönüşmek üzereyim ve beni ancak hikâyemi okuyup sesimi duyan, anlayan, oyunu bozma cesaretine ve becerisine sahip biri hayata döndürebilir. Anlaşma lafını duyduğundan beri bu işten ne çıkarın olacağını kendine soruyor olabilirsin, şaşırmam, hiç şaşırmam. Aşağılık insan tabiatı, tiksinç… Sen de öylesin işte, benim gibi. Kendini bazen tiksinç buluyorsun kabul et. Günahkârsın. Neler düşündün, neler yaptın, yapmak istedin şu vakte değin. Ne çok günah ve suç biriktirdin. Zihnin bir aydınlansa, yaşamayı bırakıp da bir düşünsen olup biteni, dakikalarını ve anlarını tek tek düşünsen, affedilmek yahut daha çok suç işlememek için hareketsiz kalmak isterdin.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıTuhaf hikâyeleri sever misiniz?
- Sayfa Sayısı219
- YazarEce Erdoğuş
- ISBN9789750519925
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2016
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Serseri Standartları Sempozyumu ~ Vecdi Çıracıoğlu
Serseri Standartları Sempozyumu
Vecdi Çıracıoğlu
Dostlar… Çalışma ahlâkına karşı öncü isyan hareketinin temellerini oluşturan bu sempozyumda, insanın materyalizmden arındırılmasıyla ucuz yemek yemenin yolları gibi konuları gündeme getirerek ele alınmasını...
- Aşk-ı Lâl ~ Sebahattin Ceylaner
Aşk-ı Lâl
Sebahattin Ceylaner
Yana yakıla arayışlardan geçip yanmak derdine düşen iki yarenin hayatı… Yanmak , ancak tek bir ateşle mümkün. Peki; yanmak mıdır çare, yoksa yana yakıla...
- Sineklerin Kanadı Yoktur ~ Murat Aydın
Sineklerin Kanadı Yoktur
Murat Aydın
Oysaki her şeye güvenim tamdı. Her şey elle tutulurken, her şey somut bir hâldeyken yaşamaya karşı hep bir özlem doluydum. Uyuyup, uyandığım her gün....