Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Türklerin Tarihi 2 – Anadolu’nun Bozkırlarından Avrupa’nın İçlerine
Türklerin Tarihi 2 – Anadolu’nun Bozkırlarından Avrupa’nın İçlerine

Türklerin Tarihi 2 – Anadolu’nun Bozkırlarından Avrupa’nın İçlerine

İlber Ortaylı

“Türkler tarihin her safhasında görünen, tarihi inşa eden kavimlerden biridir. Bugünkü medeni dünyada hiçbir eski dünya kavmi ve ülke yoktur ki Türkler olmadan tarihini…

“Türkler tarihin her safhasında görünen, tarihi inşa eden kavimlerden biridir. Bugünkü medeni dünyada hiçbir eski dünya kavmi ve ülke yoktur ki Türkler olmadan tarihini yazabilsin. Mutlaka, Türkleri ve Türk tarihini bilmek zorundadır ki kendi tarihini anlayabilsin.”

İlber Ortaylı

Türklerin Tarihi kitabında Marmara’da küçük bir beylik olarak doğan, gelişen ve kuruluşunun üzerinden 150 yıl geçmeden Balkanlar’da ve Ege’de hâkimiyet tesis eden, Akdeniz dünyasının son muhteşem imparatorluğu olan Türk İmparatorluğu’nun üç kıtaya yayılmasına şahitlik edeceksiniz.

Sultanü’l-Berreyn ve Hakanü’l-Bahreyn (İki Karanın ve İki Denizin Hükümdarı) olan Fatih Sultan Mehmed gibi bir Rönesans hükümdarının dünyasına eşlik ederek; Türk tarihinin büyük asrı, dünya tarihinde birçok değişime neden olan 15. yüzyılın bilinmeyenlerini öğreneceksiniz…

Bugün Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da, sayıları yirmiyi aşan çeşitli dil, din, ırk ve siyasal rejime sahip ülkenin ortak tarihini okuyacaksınız.

Hepsi birbirinden değerli Türk sultanların başarılarını görecek; harp teknikleri Rönesans kadar Asyai Türk tekniklerine de dayanan dünyanın en güçlü ordusunu tanıyacak ve kısa sürede Üçüncü ve son Roma İmparatorluğu’nun nasıl kurulduğuna şahitlik edeceksiniz.
Anadolu’nun bozkırlarından Avrupa’nın içlerine, İlber Ortaylı’nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okurun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı…

*

ÖNSÖZ

Türklerin Tarihi serimizin ilk kitabı okurlar tarafından iltifat gördü. Türklerin Asya’dan Ortadoğu’ya gelişine ve burada tarihi değiştirmelerine tanıklık ettik. Selçuklular devri ve kısa zamanda cihana hükmedecek Devlet-i Aliyye’nin bugünlerde çok tartışılan kuruluş dönemini anlattığımız kitap birçok üniversitede ve okulda yardımcı ders kitab: olarak okutulmaya başlandı. Okurların gösterdiği bu ilgi serinin ikinci kitabını çalışmak için ayrı bir tembih oldu.

Türklerin Tarihi serisinin ikincisinde Marmara Bölgesi’nde (Bitinya) küçük bir beylik olarak doğan, gelişen ve kurulduğu ilk yılların üzerinden 150 yıl geçmeden Balkanlarda ve Ege’de hakimiyeti tesis eden, Akdeniz dünyasının son muhteşem imparatorluğu olan Osmanlı-Türk İmparatorluğu’nun Rumeli’yle başlayan fetihlerinden sonra üç kıtaya yayılmasına şahitlik ediyoruz. Sultanü’l-Berreyn ve Hakanü’l-Bahreyn (İki Karanın ve İki Denizin Hükümdarı) olan Fatih Sultan Mehmed gibi bir Rönesans hükümdarının dünyasına eşlik edeceğiz. Türk tarihinin büyük asri, dünya tarihinde birçok değişime neden olan 15. yüzyıl bu kitapta büyük bir yer kaplıyor.

Modern Türkiye idaresinin oluşumu altı yüzyıllık ömrü olan Türk İmparatorluğu’nun yani Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihini incelemekle anlaşılabilir. Bu isimden sadece Osmanlı Devleti’nin bürokratik örgüt şemalarının ve fonksivonlarının öğrenileceği bir sonuç da çıkarılmamalıdır. Çünkü Osmanlı teşkilatı kendlerin, kırsal bölgelerin, yani ülkenin tüm iktisadi sosyal sisteminin incelenmesini içeren bir kavramdır. Bu nitelik, kuşkusuz sırf Osmanlı tarihine özgü değildir. Her ülkenin tarihini incelemek için böyle yapmak gerekir.

Elimizdeki kitapta üzerine konuşacağımız dönem, Türkive’nin ve Türklerin tarihinin ötesinde bir anlama sahiptir. Bugün Balkanlar, Tuna boyu, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki sayıları yirmiyi aşan çeşitli dil, din, ırk ve siyasal rejime sahip ülkenin ortak bir mirasın sahipleri olarak birtakım ortak sorunlarla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Bu sorunlar bir ölçüde Osmanlı’nın yaşayan tarihidir. Akdeniz dünyasında üç tane Roma İmparatorluğu vardı. Bu üç Roma, yeni çağların ulusçu imparatorluklarından farklı, kendilerine özgü geleneksel yapıları ve ideolojileri olan siyasal toplumsal sistemlerdi. Bu geleneksel Roma imparatorluklarının üçüncüsü ve sonuncusu Turklerin imparatorluğu olan Osmanlı’dır. Onun içindir ki bu imparatorluğun kurumlarını ve yapısını incelemek, Türklerin tarihini incelemenin ötesinde bir anlam taşımaktadır, diyoruz. Bu tarihi olgu. Akdeniz bölgesindeki insanların ortak kaderi ve ortak geçmişidir.

Yakın zamanlara kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi. Türk aydınlarının ulusalcılık duygularını ve tarihî romantizmlerini açığa vurdukları bir konuydu. Balkan ülkelerinin aydınları da aynı anda komşularına karşı duydukları nefretin feryadıyla kalem oynatıyorlardı. Osmanlı tarihi nefret edilen müstevliye karşı kusulan kinin, Balkan halklarının geçmi şindeki karanlık ve felaketin hikâyesi olarak naklediliyordu. Memnuniyetle belirtilmelidir ki tarih anlayışındaki değişmeler ve gerçek bilimsel yönteme geçiş çabaları artık bu dönemi kapatmaktadır. Bugün üç kıtadaki insanlar sorunlara daha akılcı bir gözle bakmaya başlamışlardır.

Türklerin yani Üçüncü Roma Imparatorluğu’nun tarihi bütün bu halkların, bazen felaketlerle, bazen onurlu olaylarla ördükleri ortak geçmişlerinin anıtıdır. Osmanlı ülkelerindeki halkların her biri modern dünyada yerlerini aldıkça bu ortak mirastan edindikleri özellikleri ve hastalıkları birlikte gözden geçirip tedbirini arayacaklardır.

Türkçemizde sadece Arapça ve Farsça deyimler değil, İtalyanca, Rumca. Aramca (Süryanilerin dili), Macarca, doğu ve güney Slav dillerinden gelip yerleşen bir yığın kelime vardır. Aynı şekilde bu dillerde birçok Türkçe söz ve deyime rastlanır. Bu durum bile gösterir ki, Akdeniz-Ortadoğu bölgesinde özgün kalan bir uygarlık yoktur. Türkiye tarihi ve toplum düzeni de bir Akdeniz sentezidir. Bu nedenlerdir ki Türklerin tarihini konuşurken Sâsânîler, Bizans, Araplar ve İtalyanların da tarihlerini ele alıyoruz.

Çünkü günlük hayatımızın her evresinde bu sentezin içinde yaşarız. Türk mutfağı bir Balkan-Ortadoğu sentezidir. Macarların gulaşını, Rumeli`nin sebze yemeklerini Mezopotamya’nın sıcak vilayetlerine, Suriye’nin tatlıların uzak Balkan halklarının sofrasına götüren, 16. yüzyılın Türk düzenidir. Balkan devletlerinden Basra Körfezi’nin şenliklerine kadar bu yönetimin kalıntılarını her yerde görmek mümkündür. Arap dünyasını meydana getiren cumhuriyetlerin sınırları bir ölçü de eski Osmanlı vilayet sınırlarıdır. Bazen tam öyle olmadığı için de sınırı eski sancaktır. Özel mülkiyet rejiminin görül düğü ülkelerde Osmanlı toprak düzenin kalıntıları sorunlar yaratmaktadır. Mecelle yakın zamanlara kadar Avrupa ülkelerinde yürürlükteydi.

Osmanlı’yı Türkçü olmamakla suçlamanın hiçbir tarihi realiteyle alakası yoktur. İmparatorluklarda çağdaş ulusçuluk aranmaz, mümkün de değildir. Padişahların anneleri Türk değilmiş diyor bazıları, yani Fransız, İngiliz krallarının anneleri aynı milletten mi? Mühim olan yaşadıkları ülkenin diline ve kültürüne sahip olmalarıdır. Bu memlekette Hürrem Sultan şairelerdendir. Muhtemelen Ukraynalı veya Polonyalıdır ama Türk şiirine şairedir. Bâkî’nin ve Fuzûlî’nin yaşadığı çağda gölgede kalmayacak bir şaire hem de. Sokollu Mehmed Paşa gibi İstanbul’u yaptırdığı eserleriyle güzelleştiren kaç kişi var? Öyle söylendiği gibi “sadrazamların çoğu başka milletlerdendir” sözü de doğru değildir. İsteyen Hadikatü’l-Vüzera ve zeyllerine bakarak kaç tane Türk sadrazam var sayabilir. Öyle 4-5 kişi falan değil, bir haylidir. Bu devlet Türk devletidir ama devlet başkalarının da devletidir, çünkü imparatorluktur. Çağdaş Türkiye’yi de bu imparatorluk oluşturdu. Osmanlı Türklerin en uzun yaşayan imparatorluğuydu. Düşünün Orta Çağlarda kurulup zamanımıza kadar gelen bir imparatorluktan bahsediyoruz. Bu imparatorluğu kısa süreli yaşayan devletlerle, imparatorluklarla mukayese etmenin imkânı yok. Devletin geleceği ve tarihin akışını ordu ve bürokrasideki hakim dil ve arkaik âdetler tayin eder. Başka dillerin bu alanda yer alması ana karakteri değiştirmez.

Osmanlı, Türklerin hâkim olduğu bir imparatorluktur. Orduda Türklük hâkimdir. Yönetici sınıf Türk eğitimi almıştir. Kançılaryanın dili Türkçedir. Milletler arasında Türk dili hâkimdir. Harp teknikleri Rönesans kadar Asyaî Türk tekniklerine de dayanır. İdarede de temel aktör Türklerdir. İmpara torluğu kuran ve yöneten bir Türk aşiretidir, başka unsurlarla gelişmiştir. 14.-19. asırlar arasında Türklerin imparatorluğu Avrupa’nın merkezindedir. Osmanlı yeni dünya şartlarına…

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Osmanlı Toplumunda Aile (Ciltli) ~ İlber OrtaylıOsmanlı Toplumunda Aile (Ciltli)

    Osmanlı Toplumunda Aile (Ciltli)

    İlber Ortaylı

    Geçmişi karanlık temel kurumlarımızdan biri olan ailenin, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki konumu, büyük tarihçimiz İlber Ortaylı’nın kaleminden değerlendiriliyor. Ortaylı, eşlerin birbirine karşı sorumlulukları, aile hukuku, çocuğun...

  2. Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı (1923- 2023) ~ Prof. Dr. İlber Ortaylı,İsmail KüçükkayaCumhuriyet’in İlk Yüzyılı (1923- 2023)

    Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı (1923- 2023)

    Prof. Dr. İlber Ortaylı,İsmail Küçükkaya

    “Türklerin son iki asrı bütün Doğu dünyasında ve Balkanlar’da dikkatle gözden geçirilmesi gereken büyük bir tarihî yolculuktur. Bu nedenle de Dünya Tarihi’nin önemli bir...

  3. Türkiye’nin Yakın Tarihi ~ Prof. Dr. İlber OrtaylıTürkiye’nin Yakın Tarihi

    Türkiye’nin Yakın Tarihi

    Prof. Dr. İlber Ortaylı

    “Osmanlı İmparatorluğu gürültüyle ve aniden ortadan kalktı. Büyük imparatorluklar artlarında üç-beş yıllık değil, yüz yıllık sancılar bırakır.” “İttihatçılar vatanseverdi, bu onların hem gücüydü, hem...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur