Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Zarlar
Zarlar

Zarlar

Ahmet Altan

1900’lerin başlarında, yıkılmakta olan imparatorluğun başkenti İstanbul’da en çok saygı gösterilen kabadayılardan biri olan Arif ’in gölgesinde güvenle yaşayan iki kardeşin intikam hikâyesi Zarlar….

1900’lerin başlarında, yıkılmakta olan imparatorluğun başkenti İstanbul’da en çok saygı gösterilen kabadayılardan biri olan Arif ’in gölgesinde güvenle yaşayan iki kardeşin intikam hikâyesi Zarlar.
Ziya, koyu karanlığı içinde taşıyarak doğan bir ruh; Hakkı’ysa korkak olmadığını kanıtlamaya çalışan küçük ağabeyi… Arif ’in katledilmesiyle başlayan olaylar hükümete el koyma planlarına varacak, iki kardeşi Mahmut Şevket Paşa suikastında rol almaya kadar götürecektir.

Gerilim ve merak öğeleri sayesinde dinamikliğini son sayfasına kadar koruyan Zarlar, tarih sahnesinde sergilenen bir Ahmet Altan romanı.

Bir gün önce hayal bile edemeyeceği parlak bir gelecek ihtimali açılmıştı önünde, bir gecede her şey değişmişti, ölmeyi ve öldürmeyi kabul etmesi karşılığında talih ona özlediği hayatın kapısını açıyordu, kendisini reddeden herkesten daha önemli biri olacak, kendisini reddeden herkesi reddedecek bir güce erişecekti.

“Bazı bölümler Stendhal’i ya da Nietzsche’yi kıskandıracak bir ahlaki nüfuza sahip.”
–Transfuge Magazine

“Coşku dolu, var olmanın en uğursuz kıyılarından hiç
uzaklaşmayan Zarlar, mutlak bir edebi zevkle okuru büyülüyor.”
–Les Echos

*

Gerçek olaylardan esinlenilmiştir.

Ziya gibi koyu bir kararlığı içinde taşıyarak doğan bir ruhu şekillendirmek için, sıradanlığın çok dışına taşan bir kişilik, sınırları kanla ve şiddetle belirlenmiş bir hayranlık ve sert darbeler gerekiyordu. Bir kalıba sokulması çok zor olan bu ruhu, kendi doğasına uygun biçimde eğitmek ağabeysi Arif Bey için kolay oldu. O, Ziya’nın hayran olduğu ve peşinden kendi rızasıyla gittiği kahramandı. Henüz dört yaşındayken kapaklanıp düştüğünde, daha ağlamadan ama sanki ağlayacakmış gibi yüzünü buruşturduğunda, ruhuna kazanan uyarıyı kararlı ve keskin bir sesten duydu: “Bir erkek ağlamaz…”

Arif Bey’in söylediği bu kadardı ve Ziya bir daha ağlamadı. Henüz anlamını bile kavramadığı bu “bir erkek” sözcüğünün söylenişinde öylesine esrarengiz ve çekici bir güç vardı ki daha küçük bir çocukken bunun hayatının en önemli sözcüğü olduğunu kabullenip erkeklik kavramının istekli kölesi oldu. Bu kavram onun bütün hayatına yön verecekti.

İki üç yıl sonra “bir erkek” kalıbına bir sözcük daha eklendi: “Gururlu bir erkek…”

O katı ve karanlık ruhu biçimlendirmeye bu üç kelime, Arif Bey’in kanlı efsanesinin yarattığı hayranlık yetti. Ziya’nın ruhu, doğasına uygun ve tarihe geçecek kadar ölümcül bir biçim aldı.

Daha sonra, sadece kendisinin değil, ailesinin ve dahil olduğu Çerkez kavminin gururunu korumanın da görevleri arasında olduğunu öğrendi.

Evlerinin biraz arkasında akan, gökyüzünün rengiyle birlikte sürekli renk değiştiren dere, beş yüz metre ileride İstanbul Boğazı’nın güçlü sularına karışıyordu. İki katlı ahşap evin meyve ağaçlarıyla dolu bahçesinin önünde geniş bir çimenlik uzanıyordu, bir ucu denize varan çimenliğin diğer ucunda, küçük ama çocuklara daima esrarlı gözüken bir koruluk yer alıyordu. Suyun değişik tonlardaki sesine, kuşların ötüşüne, meyvelerle çimenlerin kokusuna ve bütün bunları saran güvenli sessizliğe alışkındılar.

1900’lerin başlarında, yıkılmakta olan bir imparatorluğun başkentinde, korku ve yoksulluk içinde yaşayan bir halkın arasında güvenle ve sıkıntısız yaşıyorlardı. Uzun boylu, yakışıklı, her zaman şık giyinen Arif Bey, korkanlardan değil, korkutanlardandı. Padişaha itaat etmek şartıyla gücü yetenlerin her türlü suçu işleyebildiği İstanbul’da silahlı kabadayıların sayısı oldukça fazlaydı, onların arasında en çok tanınan, en çok çekilen, en çok saygı gösterilenlerden biriydi. Bilek gücü, yeraltı dünyasında destansı bir dille anlatılırdı. Bütün büyük kabadayılar gibi çok az kavgaya girerdi ama bir kavgaya karıştığında genellikle silahını çekmeye bile gerek duymaz, sadece tek bir tokatla rakibini bir daha kalkamayacak biçimde devirirdi.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıZarlar
  • Sayfa Sayısı208
  • YazarAhmet Altan
  • ISBN9786253693015
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
  • YayıneviEverest Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Aldatmak ~ Ahmet AltanAldatmak

    Aldatmak

    Ahmet Altan

    “Onunla bir kere daha buluşması, yaşadıklarını bir kaçamak olmaktan çıkaracak, kendisini bir labirent gibi içine alıp bu yaşananları bir daha kolay kolay dışına çıkılamayacak...

  2. Son Oyun ~ Ahmet AltanSon Oyun

    Son Oyun

    Ahmet Altan

    Daha orada, o anda onun en tehlikeli yanının, istediği anda şefkat uyandırabilmesi olduğunu anlamıştım. Tanrı, hep aynı emri verdi, “Şehvetten sakının,” bu emre uyamadık,...

  3. İsyan Günlerinde Aşk ~ Ahmet Altanİsyan Günlerinde Aşk

    İsyan Günlerinde Aşk

    Ahmet Altan

    Aldatanlar aldatmakla yetinmezler; onlar, ihanete uğrayandan bunun için üzülmemesini, kahırlanmamasını, dertlenmemesini, sevdiğinin bir başkasıyla yaşadığı hazzın üstüne kendi acılarının gölgesinin vurmasına izin vermemesini de...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. 05.45 İstanbul ~ Gökçe Bilgin05.45 İstanbul

    05.45 İstanbul

    Gökçe Bilgin

    “Ben bir katilim, o bir tutsak. Benzeyen ve benzemeyen yönlerimiz var. İkimiz de zamanın içine hapsolmuş, zamanın önümüze çıkardığı seçeneklere körlemesine dalıp duruyoruz. Plana,...

  2. Tahta At ~ Bahadır YenişehirlioğluTahta At

    Tahta At

    Bahadır Yenişehirlioğlu

    Sinema ve televizyon ekranlarının sevilen yüzü Bahadır Yenişehirlioğlu yeni romanı TAHTA AT’la bir aile öyküsü üzerinden insanın kendi içindeki iyi ve kötüyle ilişkisini etkileyici...

  3. Avukatı Mısın? ~ Ergün KazanırAvukatı Mısın?

    Avukatı Mısın?

    Ergün Kazanır

    rgün ilkokul yıllarından beri, gördüğü her haksızlığa karşı çıkmaktadır. Ama arkadaşlarını savunurken aldığı yanıt hep “Avukatı mısın?” olmuştur. İşte o günden beri avukatlık, Ergün’ün...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur