Seth Quinn beş yıllık ayrılıktan sonra, Avrupa’dan ünlü bir ressam olarak evine dönmüştür. Kendisini sevgiyle yetiştirmiş olan (hepsi Quinn ailesi tarafından evlat edinilmiş) üç ağabeyinin yaşadığı koya yerleşmek niyetindedir. Güzel ve özgür ruhlu çiçekçi Druscilla ile karşılaştığında, hayatın kendisine bir ödül verdiği duygusuna kapılan genç adam, sonunda çocukluğunun acıklı gölgesinden kurtulduğuna inanır ve yüreğini dolduran mutlulukla ‘Aşkın Resmi’ni yapmaya karar verir. Ancak geçmişi ona şantaj yapmaya başlayacaktır…
Bir
Eve geliyordu.
Maryland’in Doğu Sahili bataklıklar, çamurlu alçak düzlükler, asker gibi dimdik, sıra sıra ekinlerle kaplı tarlalardan örülü bir dünyadır. Keskin dönüşler yaparak, bu çamurla kaplı alçak düzlüklerin içinden geçen nehirlerin, suların alçalıp yükselmesinden doğan küçük kolları ve bunların oluşturdukları vadiler vardır. Balıkçıllar buralarda beslenir.
Yengeçler, körfez ve onlardan hayatını kazanan deniz insanları.
Otuzlu yaşlarının sonuna geliyordu. Hayatının o sefil ilk on yılında ya da son birkaç yıl boyunca, nerede yaşamış olursa olsun, ev deyince aklına sadece Sahil
gelirdi.
Bu yuvanın sayısız özelliklen, sayısız anıları vardı. Hepsi de Chesapeake’nın sularına yansıyan güneş kadar parlak ve canlıydı.
Köprünün üzerinden geçerken, sanatçı gözü o anı yakalamak istedi masmavi sular ve üzerine serpiştirilmiş tekneler, hareketli beyaz dalgalar ve doymak bilmeyen martıların havada sürekli dönüp durmaları. Suyun kenarından karanın kıyıp gidişi ve kahverengileri, yenileriyle, geri geri kaçışı. Sık yapraklı sakız ve meşe ağaçları ve ilkbaharın sıcağında .ıralarından fışkıran rengarenk çiçekler.
O şimdi, gelecekte, bu anı da. Doğu Sahili’ne ulaşmak için körfezi ilk geçişini hatırladığı gibi hatırlamak istiyordu. O gün, korkular içinde, asık suratlı küçük bir çocuk olarak, bir arabanın içinde, şoförün yatımdaki koltukta oturuyordu ve yanında ona bir hayat vaat eden adam vardı.
Öylesine sinirliydi ki midesi kaskatı kesilmişti. Canı sıkılmış görünmeye çalışıyor ve pencereden dışarıyı seyrediyordu.
Bu ihtiyar adamla birlikte yaşarsa ötekinin yanında olmayacaktı. Bu yeterliydi.
Üstelik, ihtiyar hiç de fena görünmüyordu.
Gloria’nın, oturdukları izbenin kirasını karşılayabilmek için eve getirdiği serseriler gibi içki ya da likor kokmuyordu. Ve her iki buluşmalarında da ona ya pîzza ya da hamburger almıştı.
Ve kendisiyle konuşmuştu.
Onun deneyimlerine göre, büyükler çocuklar!» konuşmazlardı. Onlara bir şeyler söyler, çevrelerinde dolaşarak söylenir, onlar hakkında konuşurlardı. Ama onlarla konuşmazlardı.
Ray konuşuyordu. Dinliyordu da. Seth’e küçücük bir çocuk olduğu halde kendisiyle yaşamak isteyip istemediğini açıkça sorduğunda, o çok iyi tanıdığı korku ve dehşete kapılmamıştı. Belki, diye düşünmüşü; sadece belki, bir çıkış noktası yakalamış olabilirdi.
Ondan uzak olacaktı. İşin en güzel yanı buydu. Araba yolları aştıkça, Setli ondan uza ki aşıyordu.
İşine gelmezse kaçabilirdi. Bu adam gerçek bir ihtiyardı. İriyarı olmasına öyleydi ama ihtiyardı. Bembeyaz saçları, buruşuk geniş bir suratı vardı.
Ona yan gözle sık sık bakarken zihninde resmini çizmeye başlamıştı.
Gözleri masmaviydi. Bu biraz tuhaftı çünkü kendi gözlen de aynı renkti.
Gür bir sesi vardı. Ama konuştuğunda bağırıyormuş gibi gelmiyordu. Sakin, hatta belki biraz yorgun bir sesti bu.
Zaten şu anda kesinlikle yorgun görünüyordu.
Köprüye yaklaşırken, Ray, “Eve geldik sayılır,” demişti. “Aç mısın?”
“Bilmiyorum. Evet, sanırım.”
“Deneylerime dayanarak oğlan çocuklarının daima aç olduklarını söyleyebilirim. Üç tane dipsiz kuyu büyüttüm.”
Gür sesi neşeliydi. Ama zoraki bir neşeydi bu. Çocuk daha tam on yaşında bile değildi ama sesteki yapmacığı tanıyordu.
Ondan yeterince uzaklaştık artık, diye düşündü eğer kaçmak zorunda kalırsa yani. İşte kartlarını açmış, başına gelecekleri bekliyordu.
“Beni niçin evine götürüyorsun?”
“Çünkü bir eve ihtiyacın var.”
“Gerçekçi ol. İnsanlar böyle halılar yemezler.”
“Bazıları yer. Karım Stella’yla ben, birlikte böyle haltlar yedik.”
“Ona beni eve getireceğim söyledin mı?”
Ray gülümsemişti ama kederli hır gülümsemeydi hu. “Kendimce söyledim. Stella bir süre önce öldü. Onu tanısaydın severdin. Sana şöyle bir bakıp kollarını sıvardı.”
Ne cevap vereceğini bilememişti. “Oraya vardığımızda ne yapacağım?”
Ray ona, “Yaşayacaksın,” demişti. “Herhangi bir oğlan çocuğu gibi yaşayacaksın. Okula gideceksin, yaramazlık yapacaksın. Sana yelken kullanmayı öğreteceğim.”
“teknede mi?”
O zaman Ray gülmüş, gök gürültüsünü andıran bir kahkaha arabayı doldurmuş ve her nedense Seth’in mide kasları yumuşamıştı. “Evet, teknede. Sonra beyinsiz bîr yavru köpeğim var beyinsiz köpekler hep beni bulur zaten. Onu eve alıştırmaya çalışıyorum. Bu konuda bana yardımcı olabilirsin. Bazı görevlerin olacak. Bunların neler olacağına karar vereceğiz. Kuralları birlikte koyacağız, sen uygulayacaksın. İhtiyarım diye beni parmağında oynatacağım sanma.”
“Ona para verdin, öyle değil mi?”
Ray bir an için gözlerini yoldan ayırıp Seth’in kendisininkilerle aynı renk olan gözlerinin içine bakmıştı.
“Evet doğru. Görebildiğim kadarıyla o sadece bundan anlıyor. Seni hiç anlamadı, öyle değil mi, oğlum?”
İçinde bir fırtına kopmak üzereydi sanki. O, bu fırtınanın adının ümit olduğunu bilmiyordu. “Bana kızarsan, ya da benden bıkarsan, ya da fikrini değiştirirden beni geri yollarsın. Ama gitmem.”
Artık köprünün üzerindeydiler. Ray arabayı yolun kenarındaki cebe çekti. İri vücuduyla ona doğru döndü. Şimdi yüz yüzeydiler. “Sana kızacağım elbet,” dedi. “Benim yaşımdaki hır adamın zaman zaman sıkılması da doğaldır. Ama sana şu anda söz veriyorum. Seni asla geri göndermeyeceğim.”
“Eğer o….
Ray onun ne söylemek istediğini anlamıştı. “Onun seni geri almasına izin vermem,” dedi. “Bunu engellemek için elimden gelen her şeyi yaparım. Sen artık benimsin. Benim ailemin bir parçasısın. İstediğin sürece de öyle kalacaksın. Bir Quinn verdiği sözü daima tutmuştu.
Ona elini uzatmıştı.
Seth, kendisine uzatılan ele bakmış, “Bana dokunulmasından hoşlanmam,” demişti.
Ray başını sallamıştı. “Tamam. Ben yine de söz veriyorum.” Sonra tekrar arabayı çalıştırıp ana yola çıkarken, oğlana bir kere daha bakmıştı. Sonra yine, “Eve geldik sayılır,” demişti.
Ray Quinn birkaç ay sonra ölmüş ama verdiği sözü, daha önce evlat edinmiş olduğu üç genç vasıtasıyla tutmuştu. Bu üç erkek, cılız, şüpheci ve ürkek bir oğlan çocuğuna yeni bir hayat verdiler.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıAşkın Resmi
- Sayfa Sayısı448
- YazarNora Roberts
- ISBN9944823111
- Boyutlar, Kapak10,5x17 cm, Karton Kapak
- YayıneviEpsilon / 2010
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Şilili Şair ~ Alejandro Zambra
Şilili Şair
Alejandro Zambra
“Dünya parçalanıyor, her şey kötüye gidiyor, neredeyse daima sevdiklerimize zarar veriyoruz ve onlar da onulmaz biçimde bize zarar veriyor, belki de herhangi bir umut...
- 1. Manga ~ Walter Dean Myers
1. Manga
Walter Dean Myers
‘Büyük büyükannemin bu saçmalığa kafası yatmayacak,’ dedi Darcy. ‘Benim de kafam yatmıyor ki. Burada oturmuş, kim olduğunu bilmediğimiz düşmanlar ve kim olduğundan emin olmadığımız...
- Hikaye Hırsızı ~ Jean Hanff Korelitz
Hikaye Hırsızı
Jean Hanff Korelitz
Hikâyeler bize kim olduğumuzu söyler, peki ya biri o hikâyeyi çaldıysa? Jake ilk kitabıyla dikkate değer bir çıkış yapmış, ancak ikinci kitabının fiyaskosunun ardından...