Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Başkanın Adamları
Başkanın Adamları

Başkanın Adamları

Mustafa Kutlu

Kim bu adamlar? Türk edebiyatının usta ismi Mustafa Kutlu altı yıllık aranın ardından yeni hikâye kitabıyla okurlarıyla buluşuyor. Başkanın Adamları’nda bir belediye başkanının ve…

Kim bu adamlar?

Türk edebiyatının usta ismi Mustafa Kutlu altı yıllık aranın ardından yeni hikâye kitabıyla okurlarıyla buluşuyor. Başkanın Adamları’nda bir belediye başkanının ve başkanlarına gönülden bağlı birkaç adamın bir festival düzenleme hikâyesine tanık oluyoruz.

Diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da Kutlu, ilk defa misafiri olacağınız bir evin ahalisiyle beraber bir sofraya oturtuyor okurlarını, kitap boyunca ilk defa gördüğünüz bu insanları yıllardır tanıyormuş hissiyle bir yandan gündelik hayatlarının koşturmacasına dalacak, siyasetin zalimliği üzerine düşünecek, bir yandan da büyük kalabalıkların coşkusuna şahitlik ederken yalnız kalanların da arzularına, ihtiraslarına eşlik edeceksiniz.

Mustafa Kutlu’nun ellinci kitabı olan Başkanın Adamları festivaller mevsiminde bir festival hikâyesi…

Ilık bir ilkyaz akşamı. Yağmur yağmakla yağmamak arasında mütereddit. Rüzgâr yağsın diye onu mütemadî okşuyor, toprak bağrını açmış, birkaç damla dökülürse hepimiz ferahlayacağız diyor. Anlaşılan havada bir miktar sıkıntı var.

Çamlıpınar Belediye Başkanı Şemsettin Bilen’in evi. Bu arkadaşı hatırladınız umarım.
‘Tufandan Önce’ adlı kitabımızın önde gelen simalarından biri idi. Sadece o mu? Kaymakam Çetin, İdiris Güzel, Zabıta Kemal ve başkaları da yeri gelince sahneye çıkacak. Peki bu nedir? Eski köye yeni âdet mi? Yoo! Tanıdık bir kadronun bir sonraki macerası. Elbette kasaba dahil pek çok unsuru değişmiş bulacaksınız. Eh, o kadar olur.”

*

llık bir ilkyaz akşamı.

Yağmur yağmakla yağmamak arasında mütereddit. Rüzgâr yağsın diye onu mütemadi okşuyor, toprak bağrını açmış, birkaç damla dökülürse hepimiz ferahlayacağız diyor. Anlaşılan havada bir miktar sıkıntı var.

Çamlıpınar Belediye Başkanı Şemsettin Bilen’in evi. Bu arkadaşı hatırladınız umarım.

“Tufandan Önce” adlı kitabımızın önde gelen simalarından biri idi. Sadece o mu? Kaymakam Çetin, İdiris Güzel, Zabıta Kemal ve başkaları da yeri gelince sahneye çıkacak. Peki bu nedir? Eski köye yeni âdet mi? Yoo! Tanıdık bir kadronun bir sonraki macerası. Elbette kasaba dahil pek çok unsuru değişmiş bulacaksınız. Eh, o kadar olur.

Şemsettin Bilen karşımızda. Evinin salonunda. Başkan yemek masasını çalışma masasına çevirmiş. Defterler, kâğıtlar, evraklar, faturalar arasında.

Telefonu hesap makinası gibi kullanıyor; bir evraktan ötekine, faturadan faturaya geçiyor; numaralı gözlüğünü bir çıkarıp bir takıyor.

Sıkılmış, terlemiş, “Ulan bu nasıl bir hesaptır ki, ipe-sapa gelmiyor” diye homurdanıyor.

Arada şimşek gibi bir düşünce zaten karışık olan hesapları iyice karıştırıyor.

Kasabanın meydanına bir umumi hela. Yok. Kimse yaptırmamış. Kendisi de teşebbüs etmemiş.

Acaba neden?

Herhalde “Helâ Başkanı” olarak dile düşmemek için. Olmaz kardeşim. Hizmetin büyüğü küçüğü, kıymetlisi kıymetsizi, güzeli çirkini olmaz.

Çirkin hizmet hiç olmaz.

Yerli yabancı sıkışan her vatandaş önüne gelen ilk esnafın dükkân kapısını omuzlayarak “Efendi, buralarda bir helâ var mıdır acep, çok sıkıştık” diye sorup duruyor.

Esnaf da bize sataşıyor: “Yahu Başkan koca kasabayı abad ettin, şu meydana bir umumi helâ yaptırmadın. Çok műhim çok” diyorlar ki, baştan ayağa haklılar.

Bakınız efendim, geçenlerde güzide bir şehrimizin göbeğinde bir umumi helâ açılışı yapıldı.

Bayağı bir merasim. Vali, Belediye Başkanı, mülkî âmirler, daha kimler, kimler.

Nedir arkadaş, ne oluyor, demeyin. Hani altı üstü bir hela deyip geçmeyin.

Restorasyonu yapılarak açılan helâmız Osmanlı’dan kalma bir âsâr-ı atîka’dır. Bayağı büyüktür. Harap iken åbad edilmiş, şöhretli bir mekândır.

Adını Osmanlı koymuş: “Sık dişini.” Aynı adla hizmete girdi. Güzel isim ama.

Başkan “yetti gari” deyip gözlüğü bir yana, kalemi bir yana bıraktı.

Derin bir nefes boşaltıp, geriye yaslanarak gerindi. Masaya baktı.

Hesap kitap, evrak, fatura denizi.

Bir yanda muhasebe, öte yanda helâ. Neyin muhasebesi demeyin, adamın özel evrakı.

“Arkadaş ter topuktan çıktı, yok mudur bir bardak su”, diyen bakışlarla bir karısına, bir kızına baktı.

Karısı Şadiye dalgın, önündeki tepside fasulye ayıklıyor. Arada kırılan fasulyelerin “pit, pit” sesleri. Kızı Songül koltuğa gömülmüş çekirdek çitliyor.

Televizyon açık.

Bu televizyonu kim seyrediyor?

Songül.

Televizyona o kadar dalmış ki; babasının “Kızım şurdan bir su ver, dilim damağım kurudu” diye seslenmesini dahi duymadı.

Şemsettin Bilen bir daha aynı cümleyi tekrarlayınca; önce şaşkın bir “Ha!” dedi, sonra toparlayıp “Duymadım babacığım affet” diyerek fırladı, suyu kapıp getirdi.

Yaman kız ama.

Başkan su dolu bardağı alırken ekrana şöyle bir bakarak: -Ne var televizyonda? Bu kadar dalmışsın.

– Festival babacığım, festival.

-Ne festivali?

– Kiraz.

Şadiye fasulye yığınından başını kaldırıp bakar. Kısa bir süre üçü de ekrandan fışkıran şamataya dalar.

Şemsettin:

-Ee! N’apalım yani? Her yerde bu. Her yerde bir festival. Memleket toptan kafayı yemiş, kendini eğlenceye vurmuş.

— İyi işte babacığım. Sen de yapsan bir festival.

– Sebep?

– Bu işin zahirinde bir eğlence var, doğru. Lâkin altında başka şeyler var. Festival asıl onlar için yapılıyor.

– Nedir?

– İşler açılsın. Alış-veriş olsun. En önemlisi tanıtım. Ardından turizm geliyor. Yatırımlar falan.

Başkan kızına hayranlıkla bakar. Ulan ne iyi ettik de şu kızı okuttuk. Bak ağzından cevahir dökülüyor. Songül:

– Daha da önemlisi var.

Şemsettin ve Şadiye birlikte:

– Neymiş o?

-Sensin babacığım. Kim yapıyor festivali? İlk defa hem.

Şemsettin Bilen.

“Çamlıpınar Festivali”. Vay be!

Bu seni Meclis’e bile taşır babacığım.

-Hadi ordan! Sen git akranın ile eğlen.

Şadiye kararlı bir sesle:

-Kız doğru söylüyor Reis Bey. Yap bir festival, şan olsun memlekete.

Şemsettin yeniden televizyona döner. Bir beldenin ana caddesinden festival konvoyu geçmektedir. Bayraklar, afişler, flamalar, balonlar. Bando-mızıka. Yer yerinden oynamakta. İki yana birikmiş halk sanatçıları, sanatçılar halkı selâmlamakta. Alkış, kıyamet. Şemsettin yeniden kızına, sonra karısına döner. Durgun, neredeyse mânasız bir yüz ve teslim olmuş bir sesle:

-İyi! Yapalım bir festival.

-Yapalım be baba. Ne dedi annem? Şan olsun memlekete.

Başkan sandalyesinde geriye yaslandı. İki elini ensesinde kilitleyip gerindi. Sonra dönüp masadaki evrak denizine baktı. Yok! İşin içinden çıkamıyor.

– Kızım şu hesaplara bir baksan diyorum.

Hep böyle olur. Songül alışkın. Bakışları televizyonda. Başını dahi çevirmeden:

– Olur baba, sıkma canını, sen şu festival işine kafa yor.

Şemsettin ekşi bir surat, bıkkın bir sesle:

-Yoralım bakalım.

Bir daha bakıyor televizyona. Kasalarda kirazlar. Kiraz festivali. Sonunda bir “Kiraz Güzeli” de seçilecek.

Yurdun dört bir yanını sardı bu festival merakı. Halka bir eğlence oldu elbet. Eh, Çamlıpınarımıza da uğrasın bakalım. Fışkırsın bir “Çam Güzeli”.

Kanısına baktı.

Şadiye işini bitirmiş tepsi koltuğunda neredeyse kalkacak. Bakışıyorlar. Şadiye başıyla işaret ederek “Haydi mutfağa” diyor sessizce.

Şemsettin aldı işareti. Kalktı mutfağa yöneldi. Şadiye biraz bekledi, kız çakmasın diye. Sonra o da doğru mutfağa.

Songül’e sökmez bu numaralar.

Çok uyanık, çok.

İktisadi ve İdari Bilimler’de oluyor.

Hem kariyer hem çocuk yaparım diyebilen cinsten.

Görücü gelecekmiş.

İsteyeceklermiş.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Hikaye
  • Kitap AdıBaşkanın Adamları
  • Sayfa Sayısı192
  • YazarMustafa Kutlu
  • ISBN9786256839830
  • Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDergah Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş ~ Mustafa KutluKalbin Sesi ile Toprağa Dönüş

    Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş

    Mustafa Kutlu

    “Gün gelir hakikate giden yola barikatlar kurulur. Bu defa sorulan soru şudur: ‘Ne yapmalı?’ Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç...

  2. Yokuşa Akan Sular ~ Mustafa KutluYokuşa Akan Sular

    Yokuşa Akan Sular

    Mustafa Kutlu

    Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte yaşanan maddi-manevi toplumsal sorunların Karslı bir işçi olan Cevher Bican ve çevresindekilerin başından geçen olaylarla irdelendiği Yokuşa Akan Sular...

  3. Beyhude Ömrüm ~ Mustafa KutluBeyhude Ömrüm

    Beyhude Ömrüm

    Mustafa Kutlu

    Çukurdaki tarlayı biçiyorduk. Tarla kasabaya giden yolun kıyısında idi. Yoldan geçen davar-mal girmesin diye taşını ayıklayıp bir yığma duvar çekmiştik. Duvarın üzerini zamanla karamuklar,...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Daktilo Nebahat ~ Suat DervişDaktilo Nebahat

    Daktilo Nebahat

    Suat Derviş

    “Bugün çocuğu cephede bulunan bir anne de çocuğu canavarlar tarafından parçalanmış tarih öncesi bir anne gibi kuduz bir acı hissetmiştir. Biz kadınlar hangi yaştan,...

  2. Bir Sonbahar Akşamı Seçme Öyküler ~ Sait Faik AbasıyanıkBir Sonbahar Akşamı Seçme Öyküler

    Bir Sonbahar Akşamı Seçme Öyküler

    Sait Faik Abasıyanık

    Sait Faik öykülerinden özel bir seçki gençler için Doğan Kardeş Seçme Öyküler dizisinde… Yağmurun içindeki her günkü dünya: “Hadi çabuk ol. Yeter artık. Gel...

  3. Gündüz Düşleri ~ Işık GürerGündüz Düşleri

    Gündüz Düşleri

    Işık Gürer

    Ansızın oluverdi, birden bire… Çalan telefonun sesiyle, sağ taraftaki kaburgama doğru, öyle bir savruldu ki yüreğim, kırıldı sandım. İşte başladık, harekete geçti artık. Ona...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur