Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Çikolatayı Kim Yiyecek
Çikolatayı Kim Yiyecek

Çikolatayı Kim Yiyecek

Ayla Çınaroğlu

Eve gelen koca bir kutu çikolata ve onları yemek için sabırsızlanan iki kardeş… Her biri değişik renklerde parlak kâğıtlara sarılı bu lezzetli çikolataları pay etmek…

Eve gelen koca bir kutu çikolata ve onları yemek için sabırsızlanan iki kardeş… Her biri değişik renklerde parlak kâğıtlara sarılı bu lezzetli çikolataları pay etmek ise başlı başına bir mesele! O da nesi, geriye sadece tek bir çikolata mı kaldı yoksa! Bakalım yeşil kâğıda sarılı bu çikolatayı kim yiyecek?

Çocuk edebiyatımızın usta kalemi Ayla Çınaroğlu, içtenlikle kaleme aldığı öykülerinde hayallerinin peşinde koşturan sekiz ayrı çocuğun renkli dünyasına konuk ediyor okurlarını. Yazarın düşlerinden kopup gelen öykülerinin bir araya toplandığı Çikolatayı Kim Yiyecek adlı kitabında karşımıza çıkan karakterler ise hayat kadar gerçek. Öyle ki, yeni kırmızı topuyla oynarken kendini unutan küçük çocuğu, kazara kolu kırılan akıllı uslu kızı ya da yeni sahiplendikleri evcil hayvanlarını terbiye etmek için didinip duran aile fertlerini sanki bir yerlerden tanıyor gibiyiz…

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK 

Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu, kırmızı kâğıtlılar fındıklı, beyaz kâğıtlılar hindistancevizli, yeşil kâğıtlılar da naneli… Ablamla karşılıklı oturmuş, haksızlık olmasın diye ikimiz de aynı anda kutudan birer tane çikolata alıyor, sonra da, tadını çıkara çıkara yiyorduk.

Sonunda bir de baktık ki kutuda yalnızca bir tek çikolata kalmış. Hem de yeşil kâğıtlı olanlardan, yani benim en çok sevdiklerimden… Ablam: – Hadi Onur, sayışalım. Önce kim çıkarsa o yesin, dedi ve parmağını bir bana bir kendine batıra batıra saymaya başladı hemen: – Pisi – pisi – mavv – dedi, Bir ka – şıkcık – yağğ – dedi, Yağ ol – mazsa – bal ol – sun, Senin – canın – sağ – ol – sun… Daha sayışmayı tamamlamadan ben: – Olmaz, diye atıldım. Çünkü ablam sayışmada çok ustadır. Bir oyun yapıp önce kendisini çıkarabilirdi. – Peki, o zaman kura çekelim, dedi. Kurada ya ona çıkarsa?.. Karşıma geçip güzelim naneli çikolatayı yediğini düşünmek bile istemiyordum. Bu yüzden gene: – Olmaz, dedim. – Off, dedi sıkıntıyla, peki Onur’cuğum, o zaman bıçakla ikiye keselim. – Olmaz, dedim gene. Yarıya bölünmüş minicik bir çikolatayı ne yapayım ben? Enfes naneli çikolatamın hepsini yemek istiyordum.

blam kızmaya başlamıştı: – Eee, ne yapacağız öyleyse beyefendi? diye beni haşlamaya başlarken: – Buldum! Saklamaca oynayalım, diye bağırdım. Oyun deyince ablamın da gözleri parlamıştı: – Nasıl? – Çikolatayı sen evde bir yere saklarsın. Ben bulursam ben yerim, bulamazsam sen yersin. Çikolatayı nereye saklarsa saklasın, bulacağımdan o kadar emindim ki… – Olur, dedi ablam, haydi banyoya gir, kapıyı kapat.

Banyoya girip kapıyı kapattım.
– Oldu mu?
– Dur, şimdi saklıyorum…
– Oldu muu?
– Acele etmesene…
– Oldu muuuu?!..
– Oldu, çık ara bakalım.

Doğrusu bu arama oyunu hoşuma gitmişti. Bir gizli polis gibi işe koyuldum. Önce salonda her yeri aradım. Sonra yatak odalarında bütün dolapları, çekmeceleri, yatakların altını, her yeri iyice gözden geçirdim. Daha sonra oturma odasındaki kitaplığın altını üstüne getirdim.

Girişteki ayakkabı dolabını, dolaptaki ayakkabıların içini bile bir bir aradım. Nasılsa ben içerdeyken banyoya girip saklamış olamazdı. Geriye bir tek koridorla mutfak kalıyordu. Koridorda zaten aranacak hiçbir yer yoktu. Mutfağı da iyice aradım. Buzdolabını, tabak ve bardak raflarını, çatal bıçak çekmecesini… Bir sandalyenin üstüne çıkıp bütün dolapların üstünü taradım. Fırını, boş tencerelerin içini bile tek tek gözden geçirdim. Ama yoktu işte, bulamıyordum. Ablam, nereye gitsem arkamdan geliyor, kıs kıs gülerek:

– Yaklaştın, çok yaklaştın, diye beni şaşırtmaya çalışıyordu. Artık iyice sinirlenmeye başlamıştım. Ne olursa olsun bulmalıydım. Yeniden aramaya koyuldum. Evi baştan başa yeniden didik didik aradım. Nereye saklamıştı acaba? Giysi dolabına mı? Televizyonun arkasına mı? Eski oyuncak kutusuna mı? Ne olur ne olmaz, banyoya gidip kirli çamaşır sepetine ve çamaşır makinesinin içine bile baktım. Artık ağlamak üzereydim. Ablamsa hâlâ gülüyordu. Tekrar mutfağa gittim. Ne de olsa mutfakta daha çok dolap vardı. Birden çöp kutusuna takıldı gözüm. – Buldum! Çöp kutusuna sakladın, değil mi? diye bağırdım. Çöp kutusunda, daha önce yediğimiz çikolataların renk renk kâğıtları parıldıyordu. Belki de onların arasındadır diye elimi daldırdım içine. Ama yoktu, yoktu işte.

Sebze ve yemek artıklarına bulanan ellerimi yıkarken artık kendimi tutamadım, ağlamaya başladım. – Bulamadım, bulamadım işte. Nereye sakladınsa sakladın, bana ne!.. İstemiyorum zaten. Otur kendin ye, istemiyorum işte!.. Doğrusu, çikolatayı yiyemediğim için değil, bulamadığım için, oyunda yenik düştüğüm için kızmıştım kendi kendime. – Bulamadın, tamam mı? dedi ablam. – Tamam, bulamadım, dedim. – Bak ama sonra mızıkçılık etmek yok, çikolatayı ben yiyeceğim.

– Tamam dedik işte. Otur kendin ye de sivilcelerin daha çok çıksın. – Zaten yedim, dedi ablam karnını göstererek, işte buraya, mideme saklamıştım onu. – Nee?!.. Hayır! Haksızlık bu ama!.. diye haykırdım. Yanıma geldi, yanağıma bir öpücük kondurdu. – Özür dilerim, dedi, birden aklıma gelince komiklik olsun diye, düşünmeden yiyiverdim. Ama doğrusunu istersen cezamı da çektim. Aceleden öyle çabuk yuttum ki tadını bile alamadım çikolatanın. Yüzümde çıkacak olan sivilceler de cabası. Daha sonra, annem eve geldiğinde cezamızı ikimiz birden çektik. Ev öyle bir dağılmıştı ki, işittiğimiz azarın yanı sıra ortalığı toplamak için birlikte epeyce uğraşmak zorunda kaldık.

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. En Büyük Takım Bizim Takım ~ Ayla ÇınaroğluEn Büyük Takım Bizim Takım

    En Büyük Takım Bizim Takım

    Ayla Çınaroğlu

    Kartalspor taraftarı bir baba, Bahçespor taraftarı kızı ve oğluyla beraber bir derbi maçına giderse ne olur? Üstelik maçı aynı tribünde izleyecekler… İki küçük Bahçespor...

  2. Altın Kanatlı Topçin ~ Ayla ÇınaroğluAltın Kanatlı Topçin

    Altın Kanatlı Topçin

    Ayla Çınaroğlu

    Mine ve gizemli arkadaşı küçük Topçin’in paylaştıkları sır neydi? Ormandaki o tuhaf günden sonra neden birdenbire bazı insanların alnında yeşil bir benek belirmeye başlamıştı?...

  3. Beyaz Benekli At ~ Ayla ÇınaroğluBeyaz Benekli At

    Beyaz Benekli At

    Ayla Çınaroğlu

    Demek ki bu küçücük renkli sevimli insancıklar, tıpkı şeker gibi, akide şekeri gibi eriyip yok olacaklardı. Çok duygulanmıştım. Onların böyle, küçük bebekler gibi ağlaşmalarına...

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

  1. Güz Nehri ~ John CheeverGüz Nehri

    Güz Nehri

    John Cheever

    “Hiçbir şeyimiz yok, hiçbir şeyimiz! Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?” Fabrikalar, işçiler, bahisler, hipodromlar, jokeyler, simsarlar, kumarbazlar, işsizler, otel odaları ve gece kulüpleri…...

  2. Perili Evin Gizemi ~ Henriette WichPerili Evin Gizemi

    Perili Evin Gizemi

    Henriette Wich

    Kim var orada? Gerçekle hayalin kesişme noktasında 100 küsur yıllık bir sırrı gün yüzüne çıkaran Perili Evin Gizemi, iki kardeşi zamana karşı yarıştıran “sihirli” bir serüven....

  3. Sessizlik Çağı ~ Sofya KurbanSessizlik Çağı

    Sessizlik Çağı

    Sofya Kurban

    “Arkadan bağladığın başörtün kayıp gitmiş, örgülü saçın savruluyordu rüzgârda… Hele gözden yitip gittiğin dağın yamacından dörtnala gelip duruşun, şaha kalkan atın yularını çekip yanımızdan...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur