Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

On Küçük Zenci
On Küçük Zenci

On Küçük Zenci

Agatha Christie

“Adresinizi iş bulma kurumundan referanslarınzla birlikte altım. İstediğiniz ücreti ödemeye hazırım. 8 Ağustosta işe başlayabileceğinizi ümit ederim. Saat 12.40 da Paddington’dan kalkan trene binecek…

“Adresinizi iş bulma kurumundan referanslarınzla birlikte altım. İstediğiniz ücreti ödemeye hazırım. 8 Ağustosta işe başlayabileceğinizi ümit ederim. Saat 12.40 da Paddington’dan kalkan trene binecek olursanız Oakbridge istasyonunda karşılanacaksınız. Yol masraflarınız için mektupla birlikte 5 sterlin postalıyorum.
Sevgilerimle
Una Nancy Owen.
Mektup kağıdının üzerinde şu adres bulunuyordu… Zenci Adası, Sticlehaven, Devon… (Kitap’tan sayfa:8-9)

Mektup kâğıdının üzerinde şu adres bulunuyordu… Zenci Adası, Sticlehaven, Devon…

Zenci Adası… Son zamanlarda gazetelerde bu ada hakkındaki dedikodulardan başka bir şeye rastlanmaz olmuştu. Vera Claythorne, bu dedikoduların çoğunun asılsız olduğunu biliyordu, ama, adadaki köşkün bir milyoner tarafından yaptırıldığı ve çok lüks bir köşk olduğu kesindi.

Yorucu bir okul devresi geçirmiş olan Vera Claythorne kendi kendine düşünüyordu. “Üçüncü sınıf bir okulda öğretmen yardımcılığı yapmak hiç de çekici bir iş değil. Daha iyi bir okulda iş bulabilsem…”

Sonra kalbinde soğuk bir ürperti ile düşündü: «Ama bu işi bulduğuma şükretmeliyim. Hakkında adli kovuşturma yapılmış birine hiç kimse iş vermek istemez. Sonunda suçsuz olduğu ortaya çıksa da…»

Hatırladığına göre, o olayda gösterdiği cesaret ve gayretten dolayı tebrik bile edilmişti. Bayan Hamilton da kendisine çok iyi davranmıştı. Yalnızca Hugo… Hugo’yu hiç düşünmese daha iyi olacaktı.

Kompartımandaki sıcağa karşın üşüdüğünü hissetti, sonra deniz kenarına gitmekte olduğunu düşünerek ürperdi. Gözünün önünde bir sahne canlanıvermişti. Cyril başı suya batıp çıkarak kayalığa doğru yüzmeye çalışıyordu… Kendi de düzenli kulaçlarla ona doğru yüzüyordu. Ama bu hızla ona vaktinde yetişemeyeceğini biliyordu.

Deniz… mavi ve sıcak derinlik… Hugo… Kendisine âşık olduğunu söyleyen Hugo… Sıcak kumlarda geçen sabahlar…

Artık Hugo’yu düşünmemesi gerekiyordu.

Gözlerini açtı ve karşısındaki adama baktı. Uzun boylu yanık tenli bir adamdı. Parlak gözleri birbirine oldukça yakındı ve zalim ifadeli bir ağzı vardı.

Kendi kendine, «Bahse girerim ki, bu adam dünyanın en ilginç yerlerini dolaşmış ve başından pek çok serüven geçmiştir,» diye düşündü.

III

Philip Lombard karşısında oturan genç kızı incelerken düşünüyordu: İlkokul öğretmeni kılıklı, ama oldukça güzel. Ne istediğini bilen bir tipe benziyor. Gittiğim yere onu da götürebilseydim keşke.

içinden kendi kendine azarlar gibi söylendi. Böyle şeyler düşünmemeliydi. İş için yola çıkmıştı. Aklını işten başka bir şeye vermemeliydi.

Acaba ne var? diye düşündü. Şu ulak telek Yahudi bilmece gibi konuşmuştu.

«Kabul edip etmemekte özgürsünüz Yüzbaşı Lombard,» demişti.

O da düşünceli bir sesle, “Yüz sterlin halletmişti.

Bunu sanki yüz sterlinin onca hiçbir değeri yokmuş gibi söylemişti. Oysa cebindeki son kuruşu bir gün önce yediği yemeğe harcamıştı. Takındığı tavrın Yahudiyi aldattığını pek sanmıyordu, zaten Yahudilerin en kızdığı yanı da para konusunda aldanmamalarıydı. Karşılarındakinin durumunu hemen anlarlardı.

Sonra daha uysal bir sesle sormuştu.

«Bu iş hakkında bana daha lazla bilgi veremeyecek misiniz?»

Isaac saçsız başını kesin bir ifadeyle iki yana sallamıştı.

«Hayır, Yüzbaşı Lombard. Size vereceğim bütün bilgi bundan ibaret. Söylediğim gibi, ününüz hakkında bilgi sahibi olduğu anlaşılan müşterim, işi kabul ederseniz size yüz sterlin ödemem için talimat verdi. O kadar. Oakbridge istasyonunda karşılanacak, oradan da otomobille sizi Zenci Adasına götürecek olan motorun beklediği Sticlehaven’e gideceksiniz. Zenci Adasında müşterimin emrinde olacaksınız.»

«Ne kadar zaman için?”

«İşin bir haftadan fazla süreceğini sanmıyorum.”

Philip bunun üzerine bıyığıyla oynayarak, “Kanunsuz bir iş ise kabul etmeyeceğimi tahmin edersiniz,» demişti sertçe.

Isaac Morris’in ince dudaklarında anlamlı bir gülümseme belirmişti.

«Size yasalara aykırı bir öneride bulunurlarsa geri dönmekte özgürsünüz.»

Kahrolası herif, böyle gülümsemekle Lombard’ın eskiden yaptığı işlerin hepsinde yasaları ön plana almamış olduğunu bildiğini ima eder gibiydi.

Bunları düşünürken Lombard’ın dudaklarında garip ve zalim bir gülümseme belirmişti.

Yasadışı davranışlar sonunda birkaç kez adaletin pençesine düşmek tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı, ama her seterinde tam zamanında geri çekilmeyi bilmişti.

Hayır, bu bakımdan endişe etmesi gerekmemişti. Zenci Adasında hoşça vakit geçireceğinden emindi…

IV

Aynı trenin başka bir kompartımanında Emily Brent her zamanki gibi, dimdik oturuyordu. Altmış beş yaşına gelmişti, ama yaşlılığı hâlâ kabul etmezdi. Eski terbiyeyle yetişmiş bir albay olan babası çok tutucu bir adamdı.

Ona göre yeni kuşak utanç verici ölçüde saygısızdı. Trende, sokakta, her yerde… Kızların, vücutlarının her yanını belli edecek elbiseler giymeleri, hele yazın deniz kenarında yarı çıplak dolaşmaları… Geçen yaz tatilini anımsayan Emily, dudak büktü. Bu yıl çok daha değişik bir tatil geçirecekti. Zenci Adasında.

Daha önce birçok kez okuduğu mektubu bir daha kafasından geçiriyordu:

«Sayın Bayan Brent,

Beni anımsayacağınızı ümit ediyorum. Birkaç yıl önce Belhaven konukevinde 1 Ağustosu birlikte geçirmiş ve birbirimizle gayet iyi anlaşmıştık.

Devon sahillerindeki Zenci Adasında bir konukevi açıyorum. Eski nesilden seçme konuklar ve iyi hazırlanmış yemeklerle hoş bir dinlenme yeri olacağını tahmin ediyorum. Civarda çıplaklar ve gramofon meraklıları da bulunmayacak. Tatilinizi Zenci Adasında geçirmek nezaketinde bulunursanız beni minnettar bırakacaksınız. Tabii, konuğum olarak. Ağustos başı sizin için uygun mu? Uygunsa, 8 Ağustosta gelmeye çalışın.

Saygılarımla. N. N. O……»

Mektubu yazanın adı neydi? imzanın okunması oldukça güçtü. “Herkes imzasını o kadar da okunaksız atıyor ki…» diye düşündü.

Belhaven’de tanıştığı kimseleri anımsamaya çalıştı. Oraya üst üste iki yaz gitmiş, birinde de orta yaşlı, hoş bir kadınla tanışmıştı. Adı neydi? Babasının subay olduğunu söylemişti. Yoksa Örmen miydi? Hayır, hayır, Oliver’di. Evet, Oliver’di kadının adı.

Zenci Adası. Gazetelerde Zenci Adası hakkında çok şey okumuştu. Bir sinema artisti hakkında… Yoksa Amerikalı bir milyoner hakkında mıydı okudukları. Ne önemi vardı, bedava bir tatil geçirecekti ya…

Geliri oldukça azalmış, buna karşılık Ödenmek için sıra bekleyen faturaların sayısı artmıştı. Şu Bayan Oliver hakkında bir şeyler hatırlayabilseydi keşke.

V

General MacArthur kompartımanın penceresinden dışarı bakıyordu. Tren aktarma yapacağı Exeter istasyonuna gelmek üzereydi. Şu lanet olası ara trenleri de ne kadar ağır gidiyordu. Aslında şu Zenci Adası denilen yer hiç de uzak bir yer değildi.

Eklendi: Yayım tarihi

“On Küçük Zenci” için bir yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Ölüm Çığlığı ~ Agatha ChristieÖlüm Çığlığı

    Ölüm Çığlığı

    Agatha Christie

    Miss Jane Marple ilk kez bu romanda okur karşısına çıkıyor. Albay Protheroe öldürülüyor. Köy halkı buna şaşırıyor fakat içlerinde Protheroe´nun ölmesini isteyen bir çok kişi var. Cinayeti Jane Marple çözüyor.

  2. Doğu Ekspresinde Cinayet ~ Agatha ChristieDoğu Ekspresinde Cinayet

    Doğu Ekspresinde Cinayet

    Agatha Christie

    Gece yarısından sonra artan şiddetli tipi yüzünden Doğu Ekspresi artık yoluna devam edemeyecek durumdadır. Yılın bu zamanlarında lüks tren tamamen doludur. Ertesi sabah yapılan...

  3. Büyük Dörtler ~ Agatha ChristieBüyük Dörtler

    Büyük Dörtler

    Agatha Christie

    Poirot’nun yatak odasının kapısında toza toprağa bulanmış bir adam durmaktadır. Zavallı adam Poirot’ya boş boş bakıp yere yığılır. Bir anda neye uğradığını anlamayan yaşlı...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. İlk Yılların Ekmeği ~ Heinrich Böllİlk Yılların Ekmeği

    İlk Yılların Ekmeği

    Heinrich Böll

    İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman yazarlarından Heinrich Böll, bu romanında, savaştan hemen sonra baş gösteren zor yıllardaki ekmek kavgasından bir kesit veriyor. Savaşın yıkıcı...

  2. Rüzgarı Dizginleyen Çocuk ~ William KamkwambaRüzgarı Dizginleyen Çocuk

    Rüzgarı Dizginleyen Çocuk

    William Kamkwamba

    YENİ BİR DÜNYA KLASİĞİ BU KİTAPTA BİR BAŞARI HİKÂYESİNDEN ÇOK DAHA FAZLASINI BULACAKSINIZ “Denersem yapabilirim, düşüncesiyle yola çıktığımda henüz 14 yaşındaydım. Yaşadığımız bölgedeki kıtlık...

  3. Şahane Hatalar – 2- Talih Kuşu ~ Heather McElhattonŞahane Hatalar – 2-  Talih Kuşu

    Şahane Hatalar – 2- Talih Kuşu

    Heather McElhatton

    Şahane Hatalar serisi hızlanarak devam ediyor; Bu kez başınıza yirmi iki milyon değerinde talih kuşu konuyor. Heyecan dozu artırılmış seçimler, eşsiz bilgiler, gizemli karakterler,...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur