Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Pellucidar VII-Vahşi Pellucidar
Pellucidar VII-Vahşi Pellucidar

Pellucidar VII-Vahşi Pellucidar

Edgar Rice Burroughs

Yeryüzünün 500 mil altında başka bir dünya yatmaktadır: Dinozorların hâlâ dolaştığı, mağara adamlarının avlandığı, ebedi bir güneşin kavurduğu ve dış dünyada çoktan tarihe gömülen…

Yeryüzünün 500 mil altında başka bir dünya yatmaktadır: Dinozorların hâlâ dolaştığı, mağara adamlarının avlandığı, ebedi bir güneşin kavurduğu ve dış dünyada çoktan tarihe gömülen yaratıkların hâlâ yaşadığı bir dünya.

***

Abner Perry her zamanki gibi ilkel iç dünya Pellcidar’a yenilikler getirme umuduyla çalışmaktadır. Fakat işler umduğu gibi gitmez ve yeni icadı, Güzel Dian’ı alıp uzaklara götürür. Bronz çağ insanlarının kucağına sürüklenen Güzel Dian, vardığı köyde yüce bir varlık olarak karşılanır.

Kıvrak zekâsıyla günü kurtarmayı başaran Dian’ı, eşi ve Pellucidar İmparatoru olan David Innes elbette uzaklarda bırakmaya niyetli değildir. Bu sırada Pellucidar İmparatorluğu koltuğuna gözler çevrilmiştir bir kez daha: Suvi kralı Fash, açgözlülüğüyle David Innes’in yerini istemekte ve ona meydan okumaktadır.

EDGAR RICE BURROUGHS HAYATI

Edgar Rice Burroughs, 1 Eylül 1875’te Binbaşı George Taylor Burroughs ve eşi Mary Evaline Burroughs’un dördüncü oğlu olarak Chicago’da dünyaya gelmiş, çeşitli işlerde çalışmış bir işadamı ve başarılı bir kurgu yazarıydı. Döneminin önemli isimleri arasında bulunan ve sonraki dönemlerde de birçok isme ilham olan Burroughs en çok macera, bilim kurgu ve fantezi türünde eserleriyle öne çıkmıştır. Bu alanlardaki başarıları sayesinde ölümünden sonra, 1975 yılında Inkpot ödülünü kazanmıştır. Oldukça geniş bir soy ağacına sahip olan Burroughs’un babası Amerikan İç Savaşı gazisi iken, yakın kuzenleri arasında Amerikan Bağımsızlık Bildirgesini imzalayan isimler olmak üzere, ek olarak Amerika’nın ikinci başkanı ve kurucularından olan John Adams bulunuyordu. Aynca Burroughs’un birçok atası da Amerikan Devrimi’nde savaşmıştı. Buradan da anlaşıldığı üzere Edgar Rice Burroughs oldukça savaşçı kökenleri olan önemli bir aileden geliyordu ve söylediği üzere, ailesinin bu savaşçı kesimine kendisini oldukça yakın ve bağlı hissediyor, onlara karşı büyük bir sevgi besliyordu.

Birkaç farklı yerel okulda eğitim gördükten sonra Phillips Akade misi’ne katılan Burroughs, ardından Michigan Askeri Akademi. si’nde eğitim almış ve buradan 1895’te mezun olmuştu. Amerikan Askeri Akademisi’ne giriş sınavlarını geçemeyen Edgar Rice Burroughs, sonrasında Arizona bölgesindeki 7. Süvari ordusuna gönüllü asker olarak katılmıştı; 1897’de ise kalp rahatsızlığından dolayı emekli olup askeriyeden ayrıldı.

Burroughs askeriyeden emekli olduktan sonra uzun bir süre birçok farklı işte çalıştı: 1899’da babasının fabrikasında çalışmaya başlayan Burroughs, 1900 yılında çocukluk aşkı Emma Hulbert ile evlendi. 1903 yılında Sweetser-Burroughs Madencilik Şirketinin ortakları olan iki kardeşi George ve Harry’nin yanına gitti ve burada Yilan Nehri’nde altin arama projesinin başına geçti. Bu madenin başarısız olmasının ardından kardeşleri Burroughs için Salt Lake şehrinde bulunan Oregon Kisa Hath Demiryollarında bir iş ayarladı fakat Burroughs buradan da 1904 yılında ayrıldı. Yedi yıl boyunca düşük bütçeyle kalemtraş toptancılığı yapan Edgar Rice Burroughs, 1911 yılında kurgu yazmaya; 1920 yılında ise pilotluk yapmaya başladı ve kendisine bir Security Airster S-1 aldı. Şüphesiz ki Burroughs’un bu karmaşık iş hayatının izleri yazdığı eserlerde karşımıza çıkıyor.

Mars Prensesi’nin baş kahramanı olan John Carter’in da Edgar Rice Burroughs’a olan benzerliğini göz ardı etmek neredeyse imkânsız. Kitabın başında, başkarakter John Carter, Mars’a götürülmeden önce, iç savaşın bitiminin ardından memleketine döner ve arkadaşı ile Arizona’da maden arar, Mars’a götürüldükten sonra orada, savaşçı Mars halkı arasında çok başarılı bir asker olur ve ardından Mars üzerinde bulunan başka bir şehre giderek burada da bir hava keşif eri olarak görev yapar, yani pilottur ve tek kişilik bir uçak kullanır. Dolayısıyla, buradan yola çıkarak Burroughs’un kişisel hayatının izlerinin eserlerine net bir şekilde yansıdığı söylenebilir. Özellikle de hayatının bir kısmında orduda askerlik yapmış olması Mars Prensesi’ni en çok etkileyen faktörlerden biridir. Romanın içinde hem baş karakter hem de genel olarak hikâye üzerinden çeşitli metaforlarla, birçok yende askeri hayatın onda bıraktığı izleri ve düşünceleri yansıtmıştır.

Burroughs’un yazarlık kariyerine başlamasına yol açan şey ise bos zamanlarında sık sık okuduğu, dönemin ucuz dergilerinde basılan meşhur kurgu hikayeleri idi. Zaman içerisinde kendisinin de başarıyla bu tarz şeyler yapabileceğine inanarak, ilk hikayesini 1912 yılında bu dergilerden biri olan The All Story’de Mars’in Aylan Alunda başlığıyla, seri halinde yayınladı. Mars’in Aylan Altında serisi ilk olarak A.C McClurg tarafindan, 10 Ekim 1917’de, roman türünde ve Mars Prensesi başlığı altında basıldı. Edgar Rice Burroughs’un en çok ses getiren serisi Tarzan ise yine ilk olarak 1912’de The All Story dergisinde basılmış, ardından da 1914’te roman haline getirilmişti. Burroughs’un en meşhur üç serisi Tarzan, Mars Prensesi ile başlayan Barsoom ve Amtor dizileridir, fakat bunlar haricinde yine popüler bilim kurgu, fantezi ve western türünde pek çok eser vermiştir. Özellikle Barsoom serisi ile kendinden sonra gelen birçok bilim kurgu yazarını etkilemeyi başarmıştır. Tarzan ise yazara dünya çapında ün ve zenginlik getiren eseri olmuştur. Filmlere, çizgi filmlere, tiyatrolara, video oyunlarına uyarlanan Tarzan, Burroughs’un ‘basit kurgu’ anlayışından kopmadan büyük sorular sorduğu ve hem insana hem de topluma kaçamak bakışlar atarak üstü kapalı göndermeler yaptığı tam yirmi dört kitaplık eseridir. Burroughs 19 Mart 1950’de geçirdiği bir kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti ve şu anda -bizzat satın alıp Tarzan karakterinin anısına ismini koyduğu California’nın Tarzana mahallesindeki mezarda yatıyor.

PELLUCIDAR ÜZERİNE
ÖNSÖZ

Antik Çağ’dan günümüze kadar insanlar; Dünya’nın merkezinde bir boşluk olduğuna inandılar. Bazıları ölülerin buraya gönderildi- ğine inanırken, bazılarına göre bu boş Dünyada bir medeniyet yer alıyordu. Yunan mitolojisinde Hades’in hüküm sürdüğü Ölüler Diyarı, İskandinav mitolojisinde Kara Elflerin yaşadığı Svartalfa- heim, Hristiyanlık inancında cehennem ve Yahudilik inancında Şeol, yaşayan canlıların hayatlarını kaybettikten sonra gittikleri bu dünyaya verilebilecek örneklerden yalnızca bazıları.

Yunan mitolojisine göre yeraltı dünyasına çeşitli mağaralar aracı- lığıyla ulaşılabilirken, Kelt mitolojisinde ise “Irlanda’nın Cehen- neme Açılan Kapısı” olarak da bilinen “Cruachan” adlı tek bir mağara bulunmakta. Yine Asya’daki Tibet efsanelerine göre ise yerin altında Mu ve Atlantis’ten göç eden üstün insanlar tarafından kurulan “Agarta” ve “Şambala” krallıklanı bulunuyor ve bu krallık- lara çeşitli mağaralar ve tüneller aracılığıyla ulaşılabiliyor. Kısacası, kültürden kültüre değişkenlikler gösterse de “Yeraltı Dünyası” konsepti, pek çok ortak nokta ile birlikte eski çağlarda oldukça yaygın bir inançtı.
Modern zamanlara geldiğimizde ise tarihin en büyük bilim adam- larından birisi olan Edmond Halley, dönemine göre oldukça tutar- li olan bir hipotez geliştirdi. Meşhur bir kuyruklu yıldıza adını da veren Halley, Dünya’nın manyetik alanının her yıl yer değiştiren çizgilerden dolayı tahmin edilemez olduğunu fark etmişti. Halley, bunun sebebini Dünya’daki dış kabuğun haricinde iç içe geçmiş üç farklı kabuk katmanının varlığına yordu. Oyuk Dünya Teorisi

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Geceyarısı Tutkusu ~ Tracy Anne WarrenGeceyarısı Tutkusu

    Geceyarısı Tutkusu

    Tracy Anne Warren

    Eliza Hammond huysuz, bakımsız ve içine kapanık biri olarak herkesin köşe bucak kaçtığı biriydi. Ne var ki teyzesinden kalan büyük miras sayesinde bir anda...

  2. Usher Evi’nin Çöküşü ~ Edgar Allan PoeUsher Evi’nin Çöküşü

    Usher Evi’nin Çöküşü

    Edgar Allan Poe

    Edgar Allan Poe polisiye, korku ve gerilim türünde yazdığı öykülerle hem Amerikan edebiyatının hem de dünya edebiyatının en etkileyici yazarlarından, gotik kurgu deyince ise...

  3. Yokuş ~ Nikos KazancakisYokuş

    Yokuş

    Nikos Kazancakis

    Kötülüğün tırnakları arasında çırpınan bütün dünyayı düşünüyordu; açgözlülük, inançsızlık, kin salıverilmişti; halklar açlık çekiyor ve üşüyordu, bitip tükenmişlerdi ve artık ölüm istemiyorlardı ancak onları...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur