Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Belleğin Anısına
Belleğin Anısına

Belleğin Anısına

Maria Stepanova

Belleğin Anısına, Maria Stepanova’nın halasının ölümü üzerine aile arşivinden yola çıkarak gerçekleştirdiği Yahudi-Rus aile kökeni araştırmasına dair belgesel niteliğinde felsefi bir anlatı. Halasının ölümüyle…

Belleğin Anısına, Maria Stepanova’nın halasının ölümü üzerine aile arşivinden yola çıkarak gerçekleştirdiği Yahudi-Rus aile kökeni araştırmasına dair belgesel niteliğinde felsefi bir anlatı.

Halasının ölümüyle solmuş fotoğraflar, eski kartpostallar, mektuplar, günlükler ve yığınla hatıra eşyasıyla dolu bir daireye adım atan Stepanova, sakin ve kararlı ellerle bu parçaları yeniden bir araya getirir ortaya çıkan, görünüşte sıradan bir ailenin zulüm ve baskısıdan nasıl kurtulduğunun hikâyesidir.

Roland Barthes, W.G. Sebald, Susan Sontag ve Osip Mandelştam gibi yazarlarla diyalog halindeki Belleğin Anısına, ender rastlanan entelektüel bir merak ve şiirsel bir sesle dolu.

*

“‘Ne işe yarar bir kitap?” diye düşündü Alisa, “Ne bir resim
ne bir konuşma varsa içinde?’”
Carroll

“Büyükanne şöyle dedi:
‘Görünen o ki bizimki artık büyümüş. Yaşayanlarla iç,
doldur kadehini ama ölmüşlerle içme!’
Anlamamıştım.
‘Ölülerle mi? Ölülerle nasıl içilir ki?’
‘Öyle bir içilir ki…’ diye yanıtladı büyükanne. ‘Hem zaten
çoğu zaman ölüleriyle içer insan. Ama sen içme! Bir kadeh
içersin, yüz senen gider. Bir kadeh daha, bir yüz sene daha.
Üçüncüyü mü içtin, gitti bir yüz sene daha. Bir de dışarı
çıkmışsın ki vay anasına, üç yüz sene yok olmuş! Hiçbir
şeyi tanıyamazsın; zaman artık o zaman değildir.’
Küçücük çocuğu korkuttuğunu düşündüm.”
Sosnora

“‘Olamaz!’ dedi hanımlar, “Ne buldunuz ki bunda bu
kadar şaşıracak?’”
Puşkin

İçindekiler
I. KISIM
1 Başkasının Günlüğü ……………………………………………….. 15
2 Başlangıca Dair………………………………………………………. 34
3 Bir Miktar Fotoğraf…………………………………………………. 58
4 Ölüler ve Seks……………………………………………………….. 73
BÖLÜM-SÜZ: LEONİD GURYEVİÇ 1942 veya 1943 ….. 88
5 Alef ve Sonuçları……………………………………………………. 93
6 Aşk Merakı………………………………………………………….. 104
7 Adaletsizlik ve Onun Fasetaları ………………………………. 118
BÖLÜM-SÜZ: NİKOLAY STEPANOV 1930……………… 132
8 İhlaller ve Sapmalar………………………………………………. 134
BÖLÜM-SÜZ: LÖLYA (OLGA) FRIDMAN, 1934 ……… 146
9 Seçim Sorunu………………………………………………………. 153
II. KISIM
1 Yahudicik Saklanıyor…………………………………………….. 171
BÖLÜM-SÜZ: SARRA GINZBURG, 1905-1915 ………… 186
2 Selfie ve Sonuçları………………………………………………… 201
3 Golstein Toplar, Woodman Çıkarır………………………….. 219
4 Mandelştam Bir Yana İter, Sebald Toplar ………………….. 239
BÖLÜM-SÜZ: LÖLYA (OLGA) GURYEVİÇ 1947 …….. 259
5 Bir O Yandan Bir Bu Yandan ………………………………….. 261
6 Charlotte ya da İtaatsizlik ……………………………………… 279
BÖLÜM-SÜZ: STEPANOV’LAR
1980, 1982, 1983, 1985 …………………………………………… 302
7 Yakup’un Sesi, Esav’ın Fotoğrafı ……………………………… 311
8 Lödik ya da Suskunluk ………………………………………….. 327
9 Jozepf ya da Dinleme……………………………………………. 371
10 Bilmediğim Şey ………………………………………………….. 395
III. KISIM
1 Kaderinden Kaçamazsın………………………………………… 425
2 Anaokulundan Küçük Lönya ………………………………….. 465
3 Oğlanlar, Kızlar ……………………………………………………. 504
4 Fotoğrafçının Kızı…………………………………………………. 538

I. KISIM

1
Başkasının Günlüğü

Halam öldü. Seksenini biraz geçiyordu. Çok yakın sayılmazdık; temelinde ise aile içi karşılıklı yanlış anlamalar ve kalp kırıklıklarına dayalı hikâyeler vardı uzayıp giden… Annem ve babamın kendisiyle hani nasıl derler, zor bir ilişkisi vardı; bu yüzden de pek sık görüşmezdik. Dolayısıyla aramızda neredeyse hiçbir şey oluşmamıştı. Ara sıra telefonlaşırdık, derken giderek daha az görüşür olduk. Yıllar geçtikçe telefonu fişinden çekip (“Kimseyi dinlemek istemiyorum!”) bizzat kendi elleriyle ördüğü duvarların gerisine, eşyaları ve ıvır zıvırlarıyla tıka basa doldurduğu küçücük dairesine giderek daha çok kapanmaya başlamıştı.

Galya1 Hala hep bir güzellik hayali içinde yaşıyordu: Eşyalar kesin ve nihai bir biçimde yerleştirilecek, duvarlar boyanacak, perdeler asılacak… Bir vakitler, yıllar önceydi bu, evde büyük bir temizlik kararı vermişti, işi bütün evi elden geçirmeye kadar vardırdı. Durmaksızın bir şeyler silkeleniyor, bir şeyler gözden geçiriliyordu; dairede ne var ne yok sökülmeli, ayrılmalı ve tasnif edilmeliydi; her bir fincan üzerinde uzun uzun düşünmeyi gerektiriyordu; kâğıtlar ve kitaplar artık kendileri olmak tan çıkıp tomarlarla, yığınlarla dairede barikatlar halinde yer kaplayan birer gaspçıya dönüşmüşlerdi. İki odası vardı. Eşyalar boşlukları işgal ettikçe Galka yanına en gerekli şeyleri alıp bir odadan diğerine taşınıyordu. Ancak orada da elden geçirme ve değerlendirme süreci herhangi bir kesintiye uğramadığı içindir ki ev, içindekileri dışarı döken, fakat döktüklerini geri toparlayamayan bir varlık olarak sürdürüyordu yaşamını. Önemli ya da önemsiz diye bir şey yoktu artık, öyle veya böyle her parça mühimdi; özellikle de onlarca yıldır biriktirilmiş ve artık sararmış gazeteler ile bunlardan kesilmiş, duvarları ve yatağı payanda misali tutan uzun kolonlar halinde yığılmış kupürler… Bu karmaşada ev sahibesine kala kala arada sıkışmış bir divancağız kalmıştı. Belleğimde çok açık bir biçimde yer etmiş bir an vardı, kartpostalların ve televizyon dergilerinin azgın dalgaları arasında işte o divancağızda yan yana oturuyorduk. Birtakım kabaklarla karnımı doyurmaya, konuklar için ayrılmış epeyce pahalı çikolataları ağzıma tıkıştırmaya çalışıyordu. Utanarak reddediyordum. En yakınımdaki gazete kupürü sütununun en üstünde “Burcunuza Hangi İkona Uygundur?” başlığı okunuyordu; üst kısmına tutturulmuş ölgün bir kâğıtta ise mavi mürekkeple gayet düzgün, hatta ideal bir elyazısıyla gazetenin adı ve tarihi not edilmişti.

* * *

Hastabakıcının telefonundan yaklaşık bir saat sonra gelmiştik. Merdivenler loştu ve sanki kendi kendine bir uğultu çıkarıyordu. Basamaklarda ve sahanlıkta ölüm haberini bir biçimde aldıktan sonra adeta uçarcasına gelmiş tanımadığım insanlar oturuyorlardı; belli ki yardım ritüelleri için buradaydılar, evrak işinde yardımcı olmak için, “götürelim-onaylatalım-halledelim” işleri için hazırdılar.

Kim bildirmişti ölüm haberini onlara acaba, polis mi, doktorlar mı? İçlerinden biri bizimle birlikte odaya girmiş, gocuğunu bile çıkarmadan öylece dikilip kalmıştı. Galya Hala 8 Mart günü, mimozalar ve ördek yavrusu desenli kartpostalların damgasını vurduğu bir Sovyet bayramında akşama doğru ölmüştü; ailemizin zamanında bir araya gelmeyi alışkanlık haline getirdiği, genişçe portatif bir konuk masasının açıldığı, koyu renk yakut kadehlere gazozların doldurulduğu, asla değişmeyen dört adet salatanın –cevizli havuç salatası, sarmısaklı kırmızı pancar salatası, peynirli salata ve büyük dengeleyici Rus salatası– masadan eksik olmadığı önemli günlerden biriydi. Ancak bütün bunlar otuz yıldır, ailemin Almanya’ya göç etmesinden bu yana yapılmıyordu. Geride Galka öfkesiyle kalakalmıştı. Gazeteler ise heyecan verici şeyler yazıyordu: yemek tarifleri, burçlar, ev yapımı ilaçlar… Hastaneye yatmak istemiyordu, elbette kendince bir gerekçesi de vardı. Annesi babası hastanede ölmüştü, benim büyükannem ve büyükbabam yani… Sonra halamın da kendine ait devlet hastanesi deneyimi vardı. Ama yine de iş “ambulans” çağırmaya kadar varmış. Ancak hafta sonuna denk gelmesi ve pazartesine kadar beklenme kararı alınınca olan olmuş, halam da sırtını dönmüş ve uykusunda ölme fırsatı bulmuş. Hastabakıcının kaldığı yan odada satranç tahtası usulünce babamın fotoğrafları ve resimleri asılıydı; hem de bir sürü, bütün duvar boyunca… Kapıya en yakın olan yerde ise benim çok sevdiğim veteriner kliniği serisinden siyah-beyaz, babam tarafından altmışlı yıllarda çekilmiş bir kare vardı. Çok iyi bir fotoğraftı bu; duvarın dibine oturmuş veterineri bekleyen bir köpekle sahibi; on dört yaşlarında, asık suratlı bir oğlan çocuğu ve omzuyla ona yaslanmış bir boxer.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Anı - Anlatı
  • Kitap AdıBelleğin Anısına
  • Sayfa Sayısı560
  • YazarMaria Stepanova
  • ISBN9789750765520
  • Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviCan Yayınları / 2025

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Zulamdaki Şiir – Parça Parça Anılar ~ Fethiye ÇetinZulamdaki Şiir – Parça Parça Anılar

    Zulamdaki Şiir – Parça Parça Anılar

    Fethiye Çetin

    “Kendisini içinde yeniden kurduğu bir deneyim olarak okuyorsunuz anıları, ‘biz ne acılar çektik!’ haykırışı olarak değil. Fethiye Çetin’in şiddetin nesnesi yapılan, yapılmak istenenlerin yanında,...

  2. Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi ~ Kahraman TazeoğluÖlü Bir Kentin Morg Alfabesi

    Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi

    Kahraman Tazeoğlu

    yağmurlarla inseydin içime içim senden yanaydı yüzümdeki işgaller senden karaydı seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi sana yazacaklarım sil sil bitmezdi ve ben sende...

  3. Vasiyet İbret ve Gözyaşı ~ Halit ErtuğrulVasiyet İbret ve Gözyaşı

    Vasiyet İbret ve Gözyaşı

    Halit Ertuğrul

    VASİYET, her okuyucumuza ısrarla tavsiye ettiğimiz, yaşanmış bir eserdir. VASİYET bu toplumda yaşayan herkesin özlemleri, hayalleri ve acılarıdır. VASİYET, işledikleri hataların kurbanı olarak, hayatlarını...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur